Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Seni salak! Yazmak istedin, yazmaya da çalıştın ama yazacak hiçbir şeyin yoktu. İçinde ne var senin? Bazı çocukça kavramlar, birkaç az pişmiş duygu, çokça sindirilmemiş güzellik, koskoca ve kapkara bir cehalet, aşkla yanan bir yürek ve aşkın kadar büyük, cehaletin kadar nafile bir tutku. Yazmak istedin! Neden, çünkü hakkında yazabileceğin bir şeye başlamak üzeresin. Bir güzellik yaratmak istedin, ama güzellik hakkında hiçbir şey bilmezken nasıl yapacaksın bunu? Hayatın temel nitelikleri hakkında bir şey bilmeden hayat hakkında yazmak istedin. Dünya senin için bir Çin bulmacasıyken ve varoluş mücadelesi hakkında yazabileceğin tek şey, onu hiç bilmediğinken, sen tutmuş dünyayı ve varoluş düzenini yazmak istiyorsun."
Vicdanınızı rahatlatmak için ortaya attığınız bir iddia değil mi bu aslında? Bize yapılan kötülükleri sen de gördün. Tiksinmiştin, hatırlıyor musun? Öy­ lesine tiksinmiştin ki o dünyadan kaçıp göl kıyısının huzuruna sığınmak istedin. Ancak böyle sakin ve huzurlu yerler hayalden başka bir şey değil, gerçeklerden kaçarak her şeyi daha da berbat ediyorsunuz. Çünkü gerçekte hiçbir şeyi değiştirmiyor­ sunuz. Bunu sizin yerinize biz yapmak zorunda kalacağız. Ve siz olmadan yapacağız bunu!
Reklam
bu bağdan yine de şikâyetçi değilim. bir tarafım senden kopuk ve güvendeyken öbür tarafım sana düğüm dügüm bağlı, yerden yere çalınıyor ve mahvoluyorken. değilim. çünkü bu ne biliyor musun, içinde yine de yalnız olmadığını bilmenin sevinci. orada benden başka biri daha var, bunu bilmenin. yalan yanlış, çarpık çurpuk, olmaması gereken bile olsa bi bağ kurabilmiş olmanın o tuhaf, hastalıklı sevinci. kafamın içinde hep zikzaklar, çemberler, labirentler çizip duruyorum. hiçbirinin içinden çıkıp da bir kapı çizerek ondan içeri girip kapıyı üstüme örtüp güvende ve iyi hissedemiyorum. yapamıyorum. bu hep böyleydi, her şeyin sırtıma yüklediklerinin altında ezilmenin bedeli. ama bu bir bahane değil, tembelliğime, zayıflığıma bir özür değil. kendime gösterdiğim tüm o anlayış ve merhametin içinde gerçeklik gözlüğünü bir kenara fırlatıp atamıyorum. hayır, atmıyorum. atmamalıyım. ne istedin bunca zaman? yaşamak mı, sevmek mi? yaşarken sevmek. severken yaşamak. çünkü senin için hep ikisi birdi. dokunmak, görmek, yürümek. bu çukurdan çıktığımda bile yalnız etrafında dolaşmaya devam etmemek. kendime bi başka çukur seçebilme özgürlüğü. oraya çiçek ekmek yahut orada boğulmak. ama sonra içinden çıkabilmek, uzaklaşabilmek. verilmedi sana hiçbiri, hiçbir şey. yalnız istemek verildi sana, çok istemek, isterken ağrımak, parçalanmak. sonra istemenin de çürümesi. sana yalnız ağrının, yalnız parçalanmanın kalması. verilmedi evet, sen de almadın. ne iyi. aferin. bir daha, en başa ve en sona. yaşamın ölü cenini
600
600.gün... Zamanı tutamıyorum sevgili durduramıyorum. Son günümüzde bana "dursun mu zaman?" demiştin. Dursun artık sevgili, dursun artık, hayır zaman akıp gitmesin. Yarın, dün olsun. Zaman artık geriye aksın istiyorum. Merak etmiyorum geleceği, istemiyorum geleceği. Gözlerimin ışığının sönmesini izlemeyi değil, ışığını geri kazanmasını
Benim aşkıma özne olma şansını kaybettin. Sümsük bir herifle hayatını geçireceksin. Tüketeceksin kendini. Mutfakta sürüneceksin. Sana bir tek gece şiir okumayacak. Bunu sen istedin.
Doğan KitapKitabı okudu
Kendime o kadar çok odaklanıyorum ki ne hissettiğime ne düşündüğüme duyduklarım umrumda bile olmuyor. Rol yapamıyorum. Neysem o oluyorum bunu göstermekten çekinmiyorum. Denedim olmuyor. Ben dürüstüm en çok da kendime. Bu yüzden noluyorsa olsun. Ama senin tepkinin bu olacağını beklemiyordum hatta canımı yaktı öyle ki şoktan bir süre acı hissetmedim. Pişman değilim umarım sen de olmazsın ve buna değer. Vazgeçemediklerin buna değer. Sen çok iyiydin. Çok iyi bir arkadaştın. Madem gitmek istedin gitmek istediğin kadar yolun var.
Reklam
umarım iyilerdir.
bugün yılın son günü. bu son günde yoksun. ben bu seneyi de beraber kapatırız diye düşünmüştüm. yine hayatımda olursun ve aramız iyi olur diye düşünürdüm. nasıl oldu, nasıl bu hale geldik bilmiyorum. bu beni çok üzüyor. seni çok seviyorum ben. bunu hep dile getirirdim, biliyorsun. ben senin hiç kötülüğünü istemedim, hep en iyisi seninle olsun
İnsana yeni bir hayat anlamı getirme ödevi ile karşı karşıya kalmıştır Batı. Yani, hal diliyle insanlık Batıya bunu söylemektedir ve: “Dünyaya hâkim olmak istedin. Pekâlâ, işte oldun. O halde, kader senden, hepimizin asgari mutluluğu veya hiç olmazsa hayatın yaşanmaya değer olduğunu kabul edebilmemiz için yeni bir inanç, varoluş, yorum ve anlamı istemektedir. Bu sorumluluğa hevesli olan sendin. Bunu sen kendin yüklendin. Şimdi cevap ver bakalım” demektedir.
440 syf.
1/10 puan verdi
Spoiler içerir! Sağlıklı olmayan bir ilişki, acil tedavi görmesi gereken psikolojik sorunları olan bir erkek karekter ve ondan kurtulup asla arkasına bakmaması gereken kadın ,gördüğü psikolojik ve fiziksel şiddete rağmen sonunda çocuk sahibi olacaklar çok kötü.
Bunu Sen İstedin
Bunu Sen İstedinVefa Enver · Ephesus Yayınları · 201374 okunma
anlamını yitirdi bazı şeyler farkındasın biliyorum bunu sen istedin şimdi ağırına gitmesin yaşanmaz eskisi gibi hatırla bizi.
Reklam
Bir sabah uyandığımda beni terk eden sensin o meşhur fotoğrafla! Ne halde olduğumu biliyor muydun o esnada?! Sonrasında neler yaşadım? Neler oldu?! Sonra karşıma deniz kenarındaki fotoğrafınız çıktı. Ben bunlara rağmen seni bekledim evet sen bekleme demene rağmen. Benj sevdiğini düşündüm hep çünkü. Bir şekilde her şeyi yoluna koyarız dedim beraber her şeyi asarız. Neler geldi başımıza yıkılmadık. Diğerleri haklo değil benim yanımda dedim beni seviyor dedim! Sana ne kötülüğüm oldu be benim. Her dediğine evet dedim. Onu yapalım evet dedim bunu yapalım evet dedim. Sadece sen istedin diye değil. Ama olmamış demek ki. Yanımda olman için yetmemiş. Her şeyi geçtim ya her şeyi geçtim sen nasıl böyle bir şey düşünürsün. Deliriyorum yüzüne karşı haykırmak istiyorum. Ya ben ne bedeller odedim neler yaşadım yine senin yanından ayrılmadım. Nasıl düşünürsün böyle bir şeyi Allahını belası ya
Seninle bir masaya oturduk. Sen, satranç oynamak istedin. Ben, şahımı çıkartıp sana verdim. Al, sen kazandın mat. Bunu kötüye kullanırsan, elinden şahı alır, masayı bozar, oyunu kapatır giderim. Masaya otururken, beni yenmek için oturdun. Bilmediğin bir şey vardı, ben senin hamlelerini düşünüp, kendi hamlelerimin üç adım sonrasını biliyordum. Kazanamayacaktın. Ben, sana beni mağlup etme fırsatını kendi ellerimle verdim. Bunu senden, yine kendi ellerimle alırım.
Onu rahatlatmaya kesin kararlı bir şekilde yanına yaklaşıyorum: Damien ben iyiyim. Az önce yaşadığımız şey neydi bilmiyorum ama kesin olarak bildiğim şey Ü2gün olduğundu. Beni istedin. Beni istemeni istedim. Seni kullandım. Evet. Bağıra bağıra bunu söylemek istiyorum ve bu umurumda bile değil Damien sen sokaktaki adam değilsin. Sen benim...
Sayfa 156
1.202 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.