Bir duygu, anlaşılamıyorsa duygu değildir zaten.
...
Böylece güçsüzlüğün ve silikliğin ne olduğunu öğrenme fırsatı buldum. Aynı zamanda gücün ve her türlü iktidar tutkusunun da be kadar büyük bir erdemsizlik olduğunu da bu sayede gördüm.
Bugüne kadar birçok tarihi roman okudum. Kemal Tahir’den, Tarık Buğra, Orhan Pamuk, Reha Çamuroğlu, İskender Pala’ya kadar. Her bir yazarın romanlarından ayrı ayrı tat aldım. Her bir yazar olay ve hadiselerin geçtiği tarihleri, o tarihlerde şehirlerin yerleşim şekilleri, binaları, okulları, hastaneleri; toplumların ekonomik, sosyal, siyasi,
İsa da gelmişti
Arkasında bir fosfor çizgisi
Musa da gelmişti
Mermer levhalar dikilmişti
İbrahim de gelmişti
Çevresi ateş bir çemberdi
Zeytindi sağı Kudüs’ün
Solu volkandı
Yusuf da gelmişti
Sağ yanında Bünyamin’di
Süleyman da gelmişti
Gelişini kadim bir karınca bildirmişti
Dâvud da gelmişti
Yankılanmıştı
Gür bir demir sesiyle
Mescid-i Aksâ’da
Ayak sesi
Eyyûb da gelmişti
Kudüs iyileşmişti
Öncelikle Kaan Murat Yanık'ın kitaplarını gerçekten çok beğenerek okudum Bu kitap da ayrı bir güzeldi Kitap günümüzde başlıyor Bünyamin edebiyat fakültesini okuyor üniversitede Eylül adında bir kızla tanışıyor ve ilerleyen zamanlarda evlenmeyi düşünüyor tam evlenecekken üzücü bir olayla karşı karşıya kalıyor Eylülü arıyor ve telefonu polis açıyor ve hemen gelmesi gerektiğini söylüyor gittiğinde ise Eylülü bir evde 2 erkekle ölü bir şekilde buluyor ve mahvoluyor daha sonra zencefil adında bir papağanı var ve bu papağan gülbadem ile ipek böceğinin acıklı hikayesini anlatıyor ve Bünyamin bu hikayeyi bir roman yapmak istiyor Bu kitabı okurken iki yerde ben üzüldüm birincisi Eylülün olayına ikincisi ise ipekböceği ile gülbademin kavuşamayışı ve gülbademin kayboluşu Bu kitabı herkese tavsiye ederim
Uzakların ŞarkısıKaan Murat Yanık · Everest Yayınları · 20172,936 okunma
Oysa Büyük Efendi hissettiği sıkıntıyı biraz deşseydi, iktidarın acizlik, güçsüzlüğün ise dirim çağrışımlarıyla yüklü olduğunu farkedecek ve Bünyamin’in kendisine karşı taşıdığı üstünlüğü biraz olsun anlayabilecekti.
Bu belirsizlikler bir akşam Bünyamin'in yüreğini o kadar daralttı ki, düşüncelerinden kurtulup rahatça uyuyabilmek için babasının uyku şerbetinden içmeye karar verdi.
Onlara İbrahim, İsaak ve Rebeka’nın menkıbelerini, Yakub’un Lavana’ya giderken uykuda Tanrıyla nasıl mücadeleye girip “Korkunç yerdi burası!” dediğini anlatır, saf halk üzerinde büyük bir etkisi olur bunların. Özellikle çocuklara; kardeşlerinin rüya habercisi ve büyük peygamber Yusuf’u nasıl sattıklarını, babalarına onu vahşi hayvanın parçaladığını söyleyerek kanlı elbisesini gösterdiklerini anlatan hikâyeyi okumalı. Daha sonra kardeşlerin buğday almak için Mısır’a geldikleri zaman, sarayda yüksek bir mevkiye gelen Yusuf’un onları suçlayıp nasıl eziyet ettiğini, en küçükleri Bünyamin’i yanında alıkoymasını dinletmeli. Yusuf, “Seviyorum sizi ve severek eziyet ediyorum!” demiş... Kardeşlerinin onu kızgın çölde, kuyu başında, yabancı tüccarlara nasıl sattıklarını, kenetlenmiş ellerini onlara uzatarak, yaban illere köle olarak göndermemeleri için nasıl yalvarıp yakardığını unutmamış...
...
Düş ve Gerçeklik Arasında Nefes Kesici Bir Yolculuk
.
#ihsanoktayanar’ın #puslukıtalaratlası ile İstanbul’un eski büyüsü içerisinde Galata kulesi etrafında inanılmaz karekterler arasında (padişahlar,yeniçeriler,kerpetenle diş çekenler,hırsızlık yapan maymunlar)kayboldum.Nereye çıkacak bu yolun sonu diye hız kesmeden okumaya devam ettiğim