Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Burada hem fizyolojik hem de felsefi bir soru karşımıza çıkmaktadır. Nihayetinde hem üstten hem de alttan iki ucu açık bir boru vücudunuzun ortasından geçmektedir. Bu durumda borunun içindekiler, sizin içinizde mi sayılır yoksa dışınızda mı? Yani şu an bağırsağınızda yolculuk eden materyal içinizde midir yoksa dışınızda mı? Ya da midenizin içindeki asidin içinde yüzen besin parçaları... Sizin konuyla ilgili düşüncenizi bilemeyiz ama teknik anlamda sindirim sistemini oluşturan bu tüpün içerisindekileri, vücudunuzun dışı gibi düşünebilirsiniz. Zira zamanı gelince göreceğiniz gibi, vücudumuz, bu boru içerisindeki işine yarayan şeyleri sindirim tüpünü oluşturan duvardan geçirerek vücut içine alacaktır.
"Burada toplumun her kademesinden insan var," diye açıkladı kontes. " Öyle de olmalı, değil mi? Cehennemin kapıları herkese açık olmalı, değil mi?" "Belki de yoksullar dışında herkese?" dedi Pairot. Kontes güldü. "Bize hep zenginlerin Cennet Krallığı'nın kapısından içeri girmelerinin zor olacağı anlatılmaz mı? Öyleyse onların da hiç değilse Cehennemde öncelikleri olmalı."
Reklam
Peki, böyle bir durumda hangisini seçmemiz gerekmektedir? Beyin sağlığımızı mı yoksa kalp sağlığımızı mı? Belki de böyle bir tercih yapmak zorunda kalmayabiliriz. Meseleye biraz daha yakından bakarsak, ilginç bir bilgi daha karşımıza çıkmaktadır. Şimdi hemen herkesin bir fikri vardır ama bilmeyenler için belirtelim. Yukarıda Parkinson hastalığında da bahsi geçen LDL, gerek tıp dünyasında gerekse de halk arasında kötü kolesterol olarak bilinir. Çünkü damar duvarlarında birikerek damarlarınızda sorun yaşatma ihtimali oldukça yüksektir. Burada asıl soru şu; LDL niye böyle bir şey yapar?
144 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
20 saatte okudu
“Çok gülen bir insan, aynı zamanda çok ağlayan değil midir?” Pandora Kutusu, Osamu Dazai’den okuduğum 6. kitap. Her kitabında olduğu gibi burada da o karamsar ve melankolik ruh halini sezebiliyorsunuz. Kendisini kasmadan, -mış gibi yapmadan hislerini, duygularını kitaplarında yansıtmasını çok seviyorum. Hem çok gerçekçi buluyorum hem duygusal anlamda böyle şeffaf olması kendisine yakın hissettiriyor böylelikle. Diğer kitaplarında olduğu gibi otobiyografik ögeler barındıran bu kitap, tüberküloz sebebiyle Sağlık Dojosu olarak adlandırılan bir sanatoryumda tedavi gören bir gencin en yakın arkadaşına yazdığı mektuplardan oluşan bir eser. Tarlakuşu lakabını alan bu genç kendisi gibi takma adları kullanan hasta ve hastabakıcılar ile ilişkilerini, rutinini, sevincini, öfkesini paylaşıyor arkadaşıyla. Yazarın intih@rından 3 yıl önce kaleme aldığı bu kitap aynı zamanda bir yeniden doğuş hikayesi aslında. Kitapta yer alan bir mektupta da bir asma benzetmesi yaparak “güneşe doğru büyüyorum” ifadesini kullanıyor. Acaba Dazai o dönemde gerçekten içindeki çıkmazlardan yeni bir umut ışığı görmeye başlamış mıydı ve sonradan bu ışığı yeniden mi kaybetmişti düşünmeden edemedim. Yine derin düşüncelere daldım sayende Tarlakuşu…
Pandora’nın Kutusu
Pandora’nın KutusuOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 20232,338 okunma
• 4. Bölüm - ATATÜRK'ÜN ÇANAKKALE'DE BAŞARISI YOKTUR YALANI! (!)
- Yıl 1914 Takvimler 3 Kasım'ı gösteriyor, İngiliz Donanması Çanakkale'nin dış istihkâmlarını bombalıyor bu durum Çanakkale Savaşı'nın başlamasına sebebiyet veriyor. 9 Ocak 1916'ya kadar mücadele devam ediyor. Savaşta, Türk ordusunun en seçkin birlikleri ve subayları yer alıyor. Çanakkale Batı empervalizmine karşı sıkı bir
Reklam
bir gün ışıksız rüzgârsız bir sessizlikte geldi. gideceğim, dedi. burada üşüyorum. dünya ağır. insan korkunç. inanacak gücüm kalmadı. her şeye bulantıyla bakıyorum. güzellik yıkıcı. hiçbir inceliğe inanmıyorum. bir sonsuz kum içinde bir yıldız rüyasıyım. seni sevecektim. söyleyemedim. gidince mi? yalnızlık benden önce gidecek, biliyorum. belki filizlenen bir taş... bir yerlerde.
Simurg
“Ey kör! Aç gözünü de düşlerden uyan. Simurg’u göremesen de bari küçük bir serçeyi gör. Kaf Dağı’na varamasan da evinden çıkıp kırlara açıl; böcekleri, kuşları, çiçekleri ve tepeleri seyret. Daha hayattayken bir taşı bir taşın üstüne koy. Gülleri ve bülbülleri göremeyip gün boyu evinde oturan adam dünyanın kendisini hiç görebilir mi?”
Geri Dönüşü Olmayabilecek Bir Son
Düşünsenize birine karşı deli gibi bir bağlılık hissediyorsunuz. O kişiyi görünce sanki bir ütopyada yaşıyormuşsunuz gibi mutlu,özgür bir kelebek misali uçuşmaya başlıyorsunuz. O an çok farklı birisiniz tabi. Görenler sizi olduğunuz kişi olarak adlandırmıyor. Hareketlerinizle onları etkiliyorsunuz. Herkesin morali düşük iken siz bir anda zirvede neon ışıklar kadar parlaksınız. Sonra o gün geliyor.Burada tabi iki seçenek var: Ya söyleyip kurtulacaksın kafanı fare kemirse daha az acıtacak bu düşünceden, ya da acısını çekeceksin bu kesiğin ömrün boyu. İkinci seçenek için anlatılacak pek bir şey olduğunu düşünmemekteyim.Hadi ilk seçeneğe dönelim. O kişiye anlattın her şeyi. Burada da iki seçenek... şaka şaka, o kadar derine inmeyeceğiz yoksa fenerimizdeki gaz yetmeyecek. Kaldığımız yerden devam edelim. Uzun süren nüphem bir sessizlik. Sonra seni bir süzüyor ve bir şeyler söylemeye hazırlanıyor. Çok heyecanlısın. Aynı zamanda gergin.Kız sevgilisi olduğunu söylüyor veya tipi olmadığını.Çekip gidiyor.Sen napıyorsun? Üzülmekten başka bir cevap veremiyorsun, değil mi? Ne sandın ki? Aşk hikayeleri "Gurur ve Önyargı" romanı misali mutlu sonla mı bitecek? Eğer görüşün böyle ise senin sonun da aynı Martin Eden karakteri gibi olabilir. Kimi sevdiğine dikkat et.
Edep ve Adalet
Bir gün medresedeki büyük talebeler, kendilerinden küçük talebelerin gereği gibi hizmet etmediklerinden, tam saygı göstermediklerinden şikâyetçi oldular. Seyda'mızın en önemli yardımcıları olan bu büyük talebeler meseleyi Seyda'mıza açtılar. Maksatları, Molla Abdulhalim'in, küçüklere kızmasını ve büyüklere hizmette kusur
Sayfa 60 - Mevsimler KitapKitabı okuyor
Reklam
Ama beni burada bıraksanız olmaz mı?
Sayfa 15 - Kaynak Yayınları 2. BaskıKitabı okuyor
Olduğu kadar, der anneanneler işittin mi Olduğu kadar, burada bırak Hayat içinden geldiği kadar değil Mümkün olduğu kadar adil.
Sayfa 20 - Süreyya Evren
+
Jack London
Jack London
Martin Eden
Martin Eden
kitabı var mıydı? -bir bakalım.. buralarda.. +Ben burda göremedim de.. çok okunan bir kitap.. bitmiş olabilir.. *
Martin Eden
Martin Eden
buyrun burada..😃 okuyanlar bilir..🥰 +Çok teşekkürler 😀 evet çok sevilen bir kitap.. +Siz de okudunuz mu? -evet, hatta eşim tiyatroya uyarlama bir senaryosunu yazmak istiyor.. +Aa.. -evet,tiyatrocuyuz biz.. tiyatro okumadik fakat eğitimler aldık.. +Yeteneklisiniz demek ki.. o zaman çocuk tiyatroları oynamışsınızdır şimdiye kadar çünkü ilk onlarda oynanıyor .. -evet çok oynadık.. hatta BKM de oynadık .. başka yerlerde oynadık.. + Aa.. çok güzel hareketler bunlar'ı biz çok seviyoruz.. -evet Çok güzel hareketler'de sunum yaptım hatta.. güldür Güldür' de de oynadık.. +Ne güzel.. +bu kitabevinde mi çalışıyorsunuz?.. -Evet, tiyatro kurmak istiyoruz eşimle.. para gerekiyor onun için.. +İnşallah çok paranız olur.. tiyatronuzu kurarsınız.. biz de gelir sizi izleriz.. görüşürüz.. Bugün
Martin Eden
Martin Eden
almaya gittiğim kitapçıda tanıştığım tiyatrocu ile kısa tanışmamız..
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.