Gonzalo yoldaşın önderliğindeki Peru Komünist Partisi, devrimci komünist partilerle birlikte (özellikle bazı ülkelerin Marksist-Leninist-Maoist partileri), Devrimci Enternasyonalist Hareketi kurdu. O zamanlar DEH'e lider olan Peru Komünist Partisi, Peru'da ve diğer ülkelerde devam eden devrimci hareketlere yardım etmek için farklı biçimlerde dayanışma topladı. Devrimci Enternasyonalist Hareket yoldaş Mao'nun katkılarını Maoizm olarak sentezleyerek Marksizmin üçüncü ve daha yüksek aşaması olarak ilan etti. Bundan sonra dünyanın birçok ülkesindeki devrimci-komünist partiler, Marksizm-Leninizm-Maoizmi günümüzün Marksizmi olarak tanımlamaya başladılar. Yoldaş Gonzalo, somut şeylerin somut analizi ve sentezi yöntemini geliştirerek Marksist felsefeye katkıda bulunmuştur. Yoldaş Gonzalo, Çin'in Yeni Demokratik Devrimi ve Marksizm-Leninizm-Maoizm teorisinin değerli deneyimlerini Peru'nun somut sosyo-ekonomik ve kültürel koşullarına uyguladı ve Peru'daki devrimci hareketi ve halk savaşını hız kesmeden ilerletti. Yarı-sömürge ve yarı-feodal ülkelerdeki Yeni Demokratik Devrimin hedeflerinden biri olan komprador bürokratik burjuvazi hakkında yoldaş Mao'nun geliştirdiği kavram ve anlayış, kendisi tarafından Peru bağlamında daha somut olarak tanımlanmıştır. Yoldaş Gonzalo'nun Yeni Demokratik Devrime ve Peru'daki Halk Savaşı'na yaptığı katkılar, Peru Komünist Partisi tarafından Gonzalo'nun düşündüğü gibi propaganda edildi.
Başkan Gonzalo'nun ölümü sıradan bir ölüm değildir. Çünkü o sıradan biri değildir ve düşman da ona sıradan yaklaşmamıştır. Onun düşüncelerinden ve düşman karşısındaki netliğinden o kadar korkuyorlardı ki yargılamasını dahi maskeli görevliler yapmış, 29 yıl boyunca bir askeri deniz üssünde hapsettiler. Emperyalist efendilerinin desteğiyle Başkan Gonzalo'yu ele geçiren Peru egemen sınıfları, onu gözden düşürmek ve kendi güçlerini göstermek için kafes içerisinde basının karşısına çıkardıklarında Başkan Gonzalo, boyun eğmez duruşuyla ve verdiği mesajla onları bir kez daha bozguna uğratmıştır. Onun gücü, bir proleterin dünyadaki temel karşıtlığı ifade ederken kullanabileceği en net tanımlama olan "proletarya ve burjuvazi", "biz ve onlar" karşıtlığını en derin ve en dolambaçsız sözlerle ifade edebilmesindeki sadelikten gelmektedir. Marksizm-Leninizm-Maoizmin sentezlenmiş halinin PKP önderliğinde büyük gelişmeler kaydetmiş olan Halk Savaşında, Peru'nun yoksul halk kitlelerinin sınıflar mücadelesi tarihinde bıraktıkları izlerde somutlaşmıştır.
Reklam
"Burjuvazi korkaktır. Hayattan korkar."
Sayfa 459 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bizi dilimize,ten rengimize ya da inancımıza bakarak ayırt etmiyorlar. Hayır. Bizi açlığımızla tanımlıyorlar. Açlık. Ana babalarımızın bize mirası ve çocuklarımıza tek armağanımız. Bizi birleştiren, tek bir kötülük. Bizi ezelden beri hükmü altında tutan burjuvazi. İki insanın çarpıştığı o ölümcül tahakküm kavgasından beri. Tarihin ikiye bölündüğü o anda güçlü, zayıfın içine korkuyu nakşetti ve onu kölesi, kendisini de onun efendisi ilan etti. Dünya tarihinin motoru bu işte. Efendiyle kölenin arasındaki kanlı tahakküm kavgası. Varsılla yoksul arasındaki. Anladım ki,tarihin motorunun tersyüz edildiği yeni bir dünya ancak ve ancak tüm kölelerin, radikal bir direnişle efendinin zalim gözlerinin içine bakmasıyla mümkün. Bir köle gibi düşünerek direnmenin tek yolu bu. Bir köle gibi düş kurarak direnmenin tek yolu bu. Bizi köleliğe mahkûm eden ölüm korkusuna direnmenin tek yolu bu. Bu adaletsiz dünyada zulümden kurtuluşun tek yolu 'Direniyorum öyleyse varım ' düsturuyla yaşamaktır. Her insan kendi kavgasından mesuldür. Her insan kendi zaliminin düşmanıdır. Her insan ne pahasına olursa açlığını dindirmelidir. 📽Havada Dehşet:601 Sefer Sayılı Uçuş
“Türkiye’de 1960’ların kırsal, fakir ülkesi değil. Kırk yılda önemli bir burjuvazi ortaya çıktı. Orta sınıfların eğitim seviyesi ve dünya görgüleri arttı. Artık dünyanın kıyısında değil, merkezinde kavga ediyoruz. Sorunlarımız dağ gibi yığılmış ama bunun yanında başardıklarımız da dağ gibi.”
Sayfa 163 - Kronik kitapKitabı okuyor
Burjuvazi kavgaya davet etti bizi, Davetleri kabulümüzdür. Biz nasıl biliyorsak hep bir ağızdan gülmesini, Biliriz öylece yaşamasını ölmesini. -Nazım Hikmet Ran
Reklam
517 syf.
9/10 puan verdi
Hâyâlden öte... :')
Doğduğu büyüdüğü ve geliştiği toplum sebebiyle kendince mutlu ancak üst tabakalarca hor görülen bir çevrede büyümüştür Martin Eden. Kendinden üst derecede olan insanlara -kendi deyimiyle Burjuvazi kesimin- çok fazla anlam yüklemiş ve bir gün onlar gibi olacağına inanmıştır. Garip bir olay örgüsünün peşine tanıştığı ve bir süre sonra olağanüstü derecede farklı duygular beslediği bir ''Kadın'' sayesinde kendisinin de o tabakaya erişebileceğini düşünüp oldukça uzun süren bir çaba-macera eşiğine adım atmıştır. Jack London, kullandığı harikulade dil ve üslubu okura geçirebildiğini düşünüyorum -en azından bana ziyadesiyle geçti-. Geliştiğiniz ve kültürlerinizi öğrendiğiniz ortamın ne kadar düşük derecede olsa da sahip olduğunuz en kıymetli mirasın o kültür olduğunun imzasını atmıştır adeta. Son kısmı için bir şey demek istemiyorum zira her insanın bir kere yaşayabileceği o duyguyu zedelemek istemem. Keyifli okumalar dilerim.
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202391k okunma
Lon Nol Rejiminin Eski Hizmetlileri
Bu kişiler şu an herkes gibi yaşıyor ve herkes gibi kooperatiflerde çalışıyor. Aynı şey ulusal burjuvazi için de geçerli. Devlet hizmetlerinde ve çeşitli departmanlarda çalışanlar da var, ancak büyük çoğunluğu kooperatiflerde bulunuyor.
– Bütün fecaat, insanın, insanla karşılaşa karşılaşa, en sonunda kendisini tanımayacak hâle gelmesi... - Fikirler de öyledir: Hayatla karşılaşa karşılaşa tanınmaz hâle gelir. Düşünce cesurdur; ve kendisine karşı koyabilecek başka bir kuvvet bulunmamak felâketine maruzdur. Bir düşünceyi ne tahdit eder? Hiç. Fakat icra mevkiine koy, bakın ne hâle girer. Her an değişir ve bir evvelki hâlini tutmaz. Büyük ihtilâllerin tarihi budur. Dünyada Fransa İhtilâli kadar büyük ve güzel epope azdır. Yirmi, otuz sene içinde beşeriyet, iki bin yıl kendisini idare edecek düsturların hepsini bulmuştur. Fakat başladığı zaman, neticenin sadece bir burjuvazi hâkimiyeti ile biteceğini kim bilirdi.
Toplumsal üretim ile kapitalist sahiplenme arasındaki çelişki, kendini proletarya-burjuvazi karşıtlığı olarak gösterir.
Reklam
642 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 64 days
Yüzyılların Gerçeği ve Mirası 2. Cilt Orta Çağ: Feodal Dünya. Karanlık Çağ Server Tanelli Orta Çağ'ı iki bölümde incelemiş I) 5. - 11. Yüzyıl ,Köleci düzenden feodaliteye geçiş. Feodal rejim;toprağın,temel üretim aracı olarak, büyük toprak sahiplerinin elinde olduğu bir üretim biçimi . Toprak sahiplerinin, kendi bireysel
Yüzyılların Gerçeği ve Mirası 2. Cilt
Yüzyılların Gerçeği ve Mirası 2. CiltServer Tanilli · Cem Yayınevi · 199590 okunma
Türkiye'de yükselen "Müslüman burjuvazi", işte en az beş asırdır süregiden bu "makus talih"i tersine çevirmeye yönelik önemli bir adım.
Sayfa 79 - Ufuk YayınlarıKitabı okudu
Weber'e göre Protestanlık, bir taraftan çalışkanlık bir taraftan da "dünya nimetlerinden kaçınma" (İslami tabirle "zühd") öğütlediği için "sermaye birikimi" oluşturmuş, bu sayede de "burjuvazi"yi or­taya çıkarmıştır.
Sayfa 76 - Ufuk YayınlarıKitabı okudu
Altın Buzağı
Üçüncü sınıf, yani burjuvazi hürriyetini ancak parayla satın aldığı için, yani iktisadi hâkimiyet insan olmanın tek şartı olduğu için "altın buzağı"ya tapar.
Sayfa 68 - İstanbul: Ketebe, 2018.Kitabı okuyor
20. yüzyılda Burjuva stratejisinin postmodernizm ile bağlantısı
Burjuvazi 20. Yüzyılın başından itibaren özellikle dikkatini bilgi teorisi alanında yoğunlaştırarak 'aşağıdan idealizm'in çeşitli versiyonlarını kurmaya çalışmaktadır. 'Yukarıdan idealizm', ahlaki, manevi ve dinsel idealizmdir. Bilimi dışlar. Geçmiş yüzyılda 'yukarıdan idealizm' halk arasında nispeten etkin
Sayfa 18 - ceylan yayınlarıKitabı okudu
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.