Fahrenheit 451
Bir devir düşünelim. İtfaiyeciler yangın söndürmek yerine yangın çıkarıyorlar dahası kitapları yakıyorlar. Çünkü insanlar kitap okursa daha çok bilgi sahibi olacaklar, hayata bakış açıları değişecek, yöneticilerin kararlarını sorgulayacaklar... Öyle bir devir ki artık kitapların ne anlattığı hatırlanmıyor bile. Evinde kitabı olanın evi yakılıyor. Evler artık yangına dayanıklı olarak inşa ediliyor. Ben kitabın konusunu ilk duyduğumda çok heyecanlandım. Çünkü neresinden yazarsan yaz okuyucuyu etkileyebilir. Fakat çevirmeden kaynaklı konunun içine derinden giremedim. Tam duyguyu yakalıycam derken kenarın döndüm. Beni tatmin etmedi. Çok üzücü böyle bir esere yazık olmuş.
“ Herkes ölünce ardında bir şeyler bırakmalı, derdi dedem. Bir çocuk, bir kitap, bir tablo, inşa edilmiş bir ev veya duvar, yapılmış bir çift ayakkabı. Veya ekilmiş bir bahçe. Elinin bir şekilde dokunduğu bir şey, öldüğünde ruhunun gideceği bir yer olsun diye; böylece insanlar ektiğin o ağaca veya çiçeğe baktığında, sen orada olursun. Ne olduğu önemli değil, dokununca onu değiştirdiğin ve ellerini çektiğinde sana benzeyeceği, bir şeye dönüştürdüğün sürece, derdi. Çimleri biçen adam orada hiç olmamış gibidir, bahçıvansa bir ömür boyu orada olacaktır.”
Bab-ı Esrar Aslen Türk olan bir kadının İngiltere’den kalkıp iş için Konya’ ya gelmesi ile başlar olaylar. Tesadüf budur ya kadının babasıda Konya’lıdır ve yıllar önce terketmiştir ailesini. Nedeni bilinmez. Olaylar hayal ile gerçek iç içe geçerek anlatılmış. Yazarın bu konuda ki bilgisini bilmem ama Şems-i Tebrizi ve Mevlana arasındaki sevgiyi anlatma şekli hoşuma gitti. Okumak isteyenlere iyi okumalar dilerim.
“Yeryüzünde bütün akan sular bulanır, geçtiği yerlerin kiri, pası, çamuru, suyun saydamlığını bozar. Kış güçlüyse donar. Önemli olan bulanmamak, donmamak değil, akmaktır. Su akabildiği sürece yeniden temizlenmek, soğuğun donduruculuğundan kurtulmak umudu vardır. Kimse saf, kimse masum değildir. Yaşayan kirlenir, önemli olan safiyeti, masumiyeti yaşamın amacı haline getirmektir. Aslolan yaşamdır. Yaşam olduğu sürece saf olmak, masum olmak umudu da vardır.”