Ölüm cezası! diyd fısıldaştı kalabalık ve beni götürdükleri sırada bütün izleyiciler yıkılan bir binanın gümbürtüsüyle bana doğru yaklaştılar. Kendimden geçmiş ve afallamış olarak yürürken içimde bir devrim gerçekleşiyordu. Ölüm kararı verilene kadar, soluk aldığımı, hareket ettiğimi, diğer insanlarla aynı ortamda yaşadığımı hissetmiştim;şimdi dünyayla benim aramda bir sınır olduğunu kesin bir şekilde kavrıyordum. Hiçbir şey bana önceki gibi görünmüyordu. Bu ışıklı geniş pencereler, bu güzel güneş, bu mavi gökyüzü, bu güzel çiçek artık bir kefenin rengi gibi beyaz ve solgundu. Yüzümü görebilmek için itişip kakışan bu adamlar, bu kadınlar bu çocuklar artık hayaletler benziyordu.