1919 yılı Mayısı'nın 19. günü Samsun'a çıktım (Sayfa 1)
Ortada bir avuç Türk'ün barındığı bir ata yurdu kalmıştı. Mesele, bunun da paylaşımını sağlamaya çalışmaktan ibaretti.
...
Neyin ve kimin dokunulmazlığı için
" kimden " ne gibi yardım sağlanmak isteniyordu?
Efendiler, bu durum karşısında bir tek karar vardı. O da ulusal egemenliğe dayanan, kayıtsız şartsız
" bağımsız yeni bir Türk Devleti " kurmak!
İşte, daha İstanbul'dan çıkmadan önce düşündüğümüz ve Samsun'da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulamasına başladığımız karar, bu karar olmuştur.
Bu kararın dayandığı en güçlü mantık:
Türk ulusunun onurlu ve şerefli bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu temel ilke ancak
tam bağımsızlığa sahip olmakla sağlanabilir.
...
O halde, ya bağımsızlık ya ölüm!
(Sayfa 9)
Geleceğimizin güvenceleri, yurdu asıl aydınlığa boğacak olan sizsiniz.
Ankara'dan, 17.08.1919, 880 numaralı şifre telgrafında:
"Eğer Mustafa Kemal İstanbul'a genel bir emir vermezse...
Belki ters bir durum olur. Buna dikkatinizi çekerim. Bu rolü, siyaseti çok daha iyi yürüten bir... (okunamamış sözcükler) "
Erzurum'dan, 19.08.1919, Mustafa Kemal'in yanıtıdır:
"Ulusal isteklere bağlı ve uygun olmayan kararlar hiçbir zaman ulusça kabul edilir olmayacağından, ... , ulusal isteğin bir arada tek bir isteğe yönelmesini beklemeden hiçbir konuda yetkili görünmemiz doğru değildir.
... yetkili olabilecek bir hükümet, ancak ulusal egemenlik ilkesini kabul eden ve bir ulusal meclisin varlığını onaylayarak
ona dayanma yolunu tutan bir hükümettir. "
(Sayfa 70)
22.04.1920, Atatürk'ün bildirimi:
Allah'ın yardımıyla Nisan'ın 23. Cuma günü Büyük Millet Meclisi açılarak görev yapmaya başlayacağından,
anılan günden başlayarak askeri ve sivil bütün makamlarla, tüm ulusun tek başvuracağı yerin belirtilen Meclis olacağı bilginize sunulur.
(Sayfa 295)
"Hükümet, ulusal egemenlik temeline dayanan halk hükümetidir; Cumhuriyet'tir. "
(Sayfa 299)
Ruh içinde barındırdıklarını; sevdiklerini, korktuklarını kendisine çeker
Aklımıza ekilen ya da düşmesine izin verilen her düşünce tohumu
düştüğü ya da ekildiği yerde kök salar.
Kendi türünü çoğaltır.
Eninde sonunda çiçek açarak hareketlerimize yön verir.
Bize sunacağı fırsatların ve bizi içine sokacağı durumların meyvelerini üretir.
...
Kendi hasadını toplayabilen bir insan
hem üzüntüden hem neşeden bir şeyler öğrenir.