“Eskiden sokaklarda sigara izmaritleri, portakal kabukları, kağıt parçaları olurdu; bugünse insanlar var, yerlere serilmiş, kimin umrunda!”s.118
Eser, 2. Dünya Savaşı’nda cepheye gidip yıllar sonra oradan perişan bir halde dönen ve döndüğü zaman karşısında hiçbir şeyi bıraktığı gibi bulamayan genç bir Alman’ın dramını- yazarın hayatından izler taşıyan bir Alman- anlatıyor. Savaşta yaşadıkları onu hem ruhen hem bedenen yaralamıştır ancak döndüğünde karşılaştığı manzara en az cephede yaşadıkları kadar ağırdır. Çünkü döndüğünde hiçbir şey eskisi gibi değildir: Çevresindeki tüm insanlar onu unutmuş, anlamıyor veya ona yardım etmiyorlardır. Kitap ülkemizde uzun süre sahnelememiş veya basılamamıştır. Hatta bir kesim tarafından oldukça eleştiri de almıştır. Sebepleri kitabın ön sözü okunduğunda daha net anlaşılıyor bu yüzden ön sözün de mutlaka okunması gerekiyor. Eserin ön sözünde geçen “harbe gidenlere değil, geride kalanlara bir ikaz mahiyettedir” sözü yapılan eleştirilere de cevap niteliğinde. Ön söz kısmı ise bence oyundan sonra okunmalı. Kapıların Dışında’yı okurken keşke tiyatrosunu da izleyebilseydim dedim. Dışarıda bırakılan bir insan ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi, okurken kendinizi kapıların dışında hissedebilirsiniz.