Büşra

Büşra
@busranuryaliniz
talebe | insan 'seni yaratan, şekillendirip ölçülü yapan, dilediği bir biçimde seni oluşturan cömert Rabbine karşı seni ne aldattı?'
288 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 20 days
Kemal Hoca bana hep güneşin tam tepede olduğu bir yaz günü, ağaçlar arasında hamakta kitap okurken esen meltemin huzurunu ve ferahlığını veriyor.. Ne tür okursam okuyayım elimin altında bir tane Kemal Sayar imzası olması gerekiyor.. İstek değil ihtiyaç artık.. Kendi tecrübe, bilgi ve donanımıyla bizi buluşturduğu gibi hemen her denemede çok kıymetli eserlerle bize referans oluşu herhangi bir denemeyi bitirdiğimizde başladığımız yerden mutlaka farklı bir noktaya taşıyor bizi.. Biraz yağmur kimseyi incitmezin daha kitlesel denemelerle başlayışı işin aslı başta biraz sıksa da beni, birkaç deneme sonra tanıdığım Kemal Sayar'a ulaşmanın güveni ve keyfiyle okudum kitabı. Bize insan olmanın, bu köhne dünyada insan olarak kalmanın zorluklarını, güzelliklerini, önemini, inceliklerini ve daha nicesini latif üslubuyla sunuyor Kemal Hoca.. Ne yazsam eksik kalır.. Hep dediğim gibi, 'seven sevdiğine Kemal Sayar okusun' :)
Biraz Yağmur Kimseyi İncitmez
Biraz Yağmur Kimseyi İncitmezKemal Sayar · Timaş Yayınları · 20221,954 okunma
Reklam
95 syf.
10/10 puan verdi
Tek bir alıntı dahi paylaşmayacağım sana dair.. Tek bir cümle dahi etmeyeceğim üzerine.. Önermeyeceğim soranlara.. Siyasetine, politikasına, sosyolojisine bulaşmayacağım ciltler dolusunu 80 sayfaya sığdırdığın romanının.. Yalnız, olur da, günün birinde, ruhumda duyduğum ıstırabı, ruhunda duyduğun ıstırabı, ruhunda duyabilecek kadar canlı ve duyduğundan bitap düşmüş bir kimseyle karşılaşırsam tutuşturacağım eline... Oku diyeceğim, oku; içinde akan irin kokusu, sayfalarda ve göğsüne hava dolmasını engelleyen o sıkışıklık, arasında satırların.. Oku.. o derin ıstırabı duyabilecek kadar canlısın hala..
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 202328.4k okunma
136 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 16 days
Çanakkale, Balkanlar, Filistin, Viyana, Almanya, Paris.. Gurbette, Sabahatten ırak bir ömür. Bir hekim adayı olarak kitabı rafta gördüğümde hayli heyecanlandım. Hemen alıp okumaya koyuldum fakat sonra da hemen bitmesin istedim. Sevgili Selahattin Mehmet beyefendinin Sabahat'e ve "Ablacığıma" diye hitap ettiği annesine yazdığı mektuplar beni uzak diyarlarda dolaştırdı. Elbette kartpostallarla da gezdik, gördük fakat bahsini geçirdiğim dolaşmak bunun ötesindeydi. Dilinin inceliği, üslûbunun zarafeti, cümlelerin en ücra köşelerine kadar sızan hasret, gurbet; memleketine, sevgilisine, mesleğine olan tutkusu ve daha nicesiyle 'tababet' yolumu aydınlattı, ışık tuttu.. Zaten kitap genel muhtevasıyla da bizi tarihin ve savaşın tozlu sayfalarında dolaştırıyor. Aklıma gelen ilk örneğiyle; savaş zamanındaki mektuplar ve cumhuriyet sonrası mektuplarda büyük bir dil ayrımı olduğunu görüyoruz.. ** Viyana'da tarihin en önemli röntgen profesörlerinden Guido Holzknrcht'in yanında yaptığı ihtisasın getirileri ve diğer Avrupa ülkelerinde kendine kattıklarını cumhuriyetten sonra Anadolu topraklarında ivedi bir şekilde uygulamaya geçirmesi yine memleketine olan bağlılığını bize gösteriyor. Ve Paris'e son defa, bu sefer hasta olarak gittiğinde bu çok kıymetli, hayli meşakkatli yaşam serüveninin sonuna gelmiş bulunuyor... Hasreti, yârı, yâreni; Sabahat'inin de dediği gibi; "Bir rind kadar olgun/ Bir çocuk kadar saf ve temizdi" Remzi Kitabevine ve Cem Kozlu'ya sonsuz teşekkürlerimle...
Bir Tıp Şehidi
Bir Tıp ŞehidiCem Kozlu · Remzi Kitabevi · 20225 okunma

Reader Follow Recommendations

See All
240 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 7 days
Çok uzun zamandır aklımda olan ve bir türlü başlayamadım bir kitaptı Sis.. Sık sık kendime ben şu an ne okuyorum, hiç böyle bir kitap okumuş muydum dedirtti. Gerçekten de gerek muhtevası gerek biçimi gerek mimarisiyle(evet bence kitapların da bir mimarisi vardır) oldukça farklı ve etkileyici bir kitaptı. Umudu, arayışı ve mücadelesi aklıma hiç böyle bir son getirmemişti; ayrıca bir yazarın karakteriyle diyaloğa girip münakaşa edeceği de hiç aklıma gelmezdi.. Sanıyorum Oğuz Abi(Alıntılarla Yaşıyorum)'den duymuştum Unamuno için bu ifadeyi: İspanya'nın Dostoyevski'si.. Daha iyi bir tanım düşünemiyorum.. Oldukça sık karşılaştığımız monologlor, diyaloglar felsefi ve psikolojik anlamda sınırlarınızı zorlayacak; dönüp tekrar tekrar okuduğunuz düşündüğünüz anlar olacak.. Sis, yarattığı tüm esrarı ve merak duygusuyla sizi içine çekecek, çekecek ve yutacak. Unamuno'nun diğer eserlerini de en kısa zamanda temin edip okuyacağım. Keyifli okumalar diliyorum..
Sis
SisMiguel de Unamuno · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20234,867 okunma
581 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 15 days
Ataol Behramoğlu'nun 19. yy'ın ikinci yarısından başlayıp 1950'lere uzanan büyük antolojisinde aslında bize doğrudan Türk şiirinin geçtiği aşamaları ve iniş çıkışları seyretme imkanı sunuyor. Bilhassa 18.yy'da yaygın Divan şiiri muhteva ve biçiminin günümüze yaklaşırken Batı şiiri ile harmanlanmasına, (harmanlanmaya çalışılmasına) şahit oluyoruz. İlk olarak toplumcu ve bireyci kanadıyla Tanzimat şiiri karşılıyor bizi, muhteva ve biçim olarak hala divan şiirinden pek uzaklaşılmamış olsa da özellikle Fransız şiiri alt başlığında Batılı anlayışın etkilerini görmeye başlıyoruz. Sonrasında Yurdakul'lar Akif'ler Türk dili, milliyetçilik gibi kavramların şiirin odağını oluşturduğu toplumcu şiirin temellerini oluşturuyorlar. Cumhuriyet Öncesi döneme yaklaşınca Ahmet Haşim'in Batı şiirinin anlatım özellikleriyle Divanın muhtevasını sentezleyerek inşa etmeye başladığı izlenimcilik akımının etkilerini görüyoruz. Cumhuriyet sonrası dönemde özden uzaklaşış ciddi anlamda artıyor ve bilhassa biçim özelliklerinde yeni arayışlar yeni nazımlar ortaya çıkıyor.. Kitabın ilk yarısını birkaç gün içinde ikinci yarısını ise birkaç haftada anca okuyabilmemden de anlaşılacağı üzere klasik şiirimi gerek ahenk gerek muhteva gerek biçim özellikleriyle benim için modern şiirden evladır. Sık sık açık karıştıracağım, bol bol altını çizdiğim sayfa bulunan çok kıymetli bir seçki olan bu eseri bilhassa şiir severlerin mutlaka okuması hatta elinin altında bulundurması gerektiğini naçizane tavsiye ederim..
Büyük Türk Şiiri Antolojisi 1. Cilt
Büyük Türk Şiiri Antolojisi 1. CiltAtaol Behramoğlu · Sosyal Yayınları · 2013257 okunma
Reklam
215 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 35 hours
Hak. Kenti: Yön güneydoğu. Pir. Köyü. Yükseklik 2100. Bir kazazede ya da ademzade.. Birbirinden farklı iki lisan, anlaşılmayınca solan insan.. Ve ardı arkası kesilmeyen olaylar.. Ferit Edgü, O (içinin boşluğu, belirsizlik, hiçlik...) romanında alışık olmadığımız bir üslup ve biçimle karşımıza çıkıyor. Şiir ile roman arasında, gerçekle düş arasında, umutla korku arasında gidip geliyor. Kente ırak bir bölgeye okumuş bir insan olarak düşmüşseniz o karanlığa güneş olmuşsunuzdur. Ölen bebeye şifa da sizdedir, muskasını kaybedenin muskasını yazma işi de; öğretme işi de öğrenme işi de.. Karanlığın aydınlığı kasvetle soğuruşu ya da aydınlığın karanlıkla çetin mücadelesi gelir sonra. Meşale sizdedir, yakmak için yanmak da gerekir.. İnceleme yazmayı pek sevmiyorum, her kitap için -hemen hemen her kitap için- işin ehilleri tarafından yapılmış tahliller, tenkitler mevcuttur. E hisseme aldığım da biraz kendi özelimdir. Dolayısıyla bu kadar söz kafidir :) Mutlaka ama mutlaka okunması gereken, mahrumiyeti ve çaresizliği iliklerinize kadar hissedeceğiniz bir eser.. Beni hayli sarsan şu kısmı buraya da yazmadan geçemeyeceğim: "Alaaddin geliyor. Gece. Hoca benim kardeş hasta, diyor. Nesi var? diyorum. Ateşi var çok, diyor. Ölecek. İlaç vereyim mi? diyorum. Hayır portakal ver, diyor. Portakal yememiştir hiç."
O
OFerit Edgü · Ada Yayınları · 199010.2k okunma
124 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 4 hours
Dün okuduğum 'Son Nefes Havaya Karışmadan' kitabında geçen bir alıntıydı : "Mezarın üstünde doğuruyorlar, bir an gün ışıyor, sonra bir kez daha gece oluyor. " Beckett ismiyle sık sık yollarımız kesişiyor ve her seferinde yolumu değiştiriyordum fakat daha fazla kaçmanın anlamsız olacağı düşüncesiyle zehrin ucundan yudumlamaya
Godot'yu Beklerken
Godot'yu BeklerkenSamuel Beckett · Kabalcı Yayınevi · 20008k okunma
200 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 16 hours
"Evet, Paul'un başına gelen şey trajikti ama Paul asla bir trajedi değildi." Sanırım bu mükemmel kitap pardon hayat bundan daha iyi özetlenemezdi.. Hayatın anlamını sorgulamakta olan genç adam öte yandan kendini bilim yolunda gelişime adamıştır. Bir taraftan yazma dürtüsü diğer taraftan cerrahi aşkı ona bir yol ayrımı çıkardığında
Son Nefes Havaya Karışmadan
Son Nefes Havaya KarışmadanPaul Kalanithi · Altın Kitaplar · 20162,025 okunma
240 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 4 days
Mesleğe aşık bir tıp öğrencisi olarak benim için çok keyifli bir kitap oldu. Onlarca hekimle sohbet etme, hocalarımın, uzmanlarımın anılarını dinleme fırsatım oldu. Yoluma ışık tutacak noktalara değinmedi desem yalan olur. 'Doktorluk mesleğinin kutsallığının insan gönlü kazanmaktan geçtiğini hiç unutmadım' Hiç unutmamak dileğiyle.
Doktorun Çantasındaki Hikayeler
Doktorun Çantasındaki HikayelerMeri İstiroti · Doğan Solibri · 202114 okunma
520 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 23 days
"Dünyada en kötü his; kendini ait hissetmediğin bir yerde bulunma zorunluluğudur." der Dostoyevski.. Bazen bir ülkeye ait hissetmezsin, bazen bir şehre, bazen bir sınıfa, bazen küçük bir kasabaya, bazen kendine; en çok da dünyaya. Martin ait olmadığı bir sınıfta barınamadı değil, Martin ait olmadığı dünyadan çekip gitti. Ona ne
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202391.8k okunma
Reklam
88 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Biraz daha yazmasaydım İvan İlyiç o ağrılı suretiyle rüyalarıma girecekti hiç şüphesiz.. Büyük yazarların hasletleri içinde şahsımca en kıymetli olan tam olarak Tolstoy'un bu kitabında yaptığı şey sanırım.. Hepimizi ilgilendiren bir meseleyi 80 sayfada, eğip bükmeden, 'pat' diye suratımıza çarpabilmek ve bunu yaparken en ince nüanslarını dahi
İvan İlyiç'in Ölümü
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Turkuvaz Kitap · 202045.6k okunma
98 syf.
6/10 puan verdi
·
Read in 2 hours
"Öcümüzü almadık, Yonas, Ama kurtulduk" Savaşlar kanla yazılır, kanla çizilir. Savaşın izleri yaşandığı coğrafyanın her zerresine her hanesine bulaşır.. Arka kapağı okuduğumda kafamda canlananın tersi bir olay örgüsü dizayn etmiş Maalouf. ** Tecavüze uğrayan bir anne olsaydınız çocuğunuzun doğmasına müsaade eder miydiniz.. Ona bu gerçeği ne zaman ve ne şekilde açıklardınız.. Çocuğun yerinde olsaydınız neler hissederdiniz. Savaşın ortasındasınız ama asıl harp sizin içinizde.. doğrusu sorularım cevabını geniş çerçevede alabildiğim bir eser olmadı, duyguları yeterince hissedemedim. Dışarıdaki ve içerideki savaş yeterince anlatılamadı kanımca.. Bunun dışında yer yer çok katıldığım yer yerse hiç doğru bulmadığım tutumlar oldu.. ** Adriana'nın senelerce içinde büyüttüğü evhama rağmen Yonas, Tsago'yu öldürmeye giderken ona göz yumması onun gerçekten kendi kanından olduğuna inancından mıydı yoksa söylemeye korksa da kanın birbirine bulaştığına emin olduğu için babasını öldüremeyeceğini mi biliyordu? ** Kurbanın kanıyla celladın kanı birbirine karıştı..
Adriana Mater
Adriana MaterAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20181,343 okunma
100 syf.
·
Not rated
·
Read in 158 days
Üstad'ın kıymetli eserine yazık ettiğimi düşünerek, başladığım bu incelemenin hakkını veremeyeceğimin de bilincinde olarak çok uzatmadan bir iki kelam edip bitirmek istiyorum.. Aylar önce başlamıştım, çok da anlamayarak ama ruhuma hitap eden bir şeyler olduğunu hissederek okumaya devam ettim. Geçenlerde buldum yarım bırakmışım, unutmuşum gitmiş ama biliyorum ki onun şiirine ucundan kıyısından tutunmak pişmeye yetmese de sofrasında bulunmak dahi ne kıymetli.. "Anlatacaktım ölümlerini bir sonbahar eşliğinde Bir kış güneşliğinde Fakat baktım ki bu ölüm değil diriliştir."
Leyla ile Mecnun - Şiirler VII
Leyla ile Mecnun - Şiirler VIISezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 19801,516 okunma
80 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 2 hours
"Hayat boş değil, Şefkat var, elma var, inanç var. Evet madem gelincik var, o zaman yaşamaya devam etmeliyiz." • Kısa otobüs yolculuğuma kısa bir kitap eşlik etsin istemiştim. Martin'e ara verip sıfırdan bir yolculuğa çıkmak ve bitirmek istedim fakat uzunluğa derinliği katmayı akıl edemedim.. Biri Sohrab Sepehri'ye "Hayatı 40 sayfaya sığdırabilir misin?" demiş de ona meydan okumuş adeta. Her sayfada her hecede İsmet Özel'in "Yaşamak umrumdadır" sesi kulaklarımda yankılandı. "Ve eğer solucanlar öldüyse, yaşamda bir şeyin eksildiğini bilelim." Sohrab'ın da öylesine umurundaydı ki yaşamak bir solucanın ölümü dahi hayatın bir parça eksilmesiydi. Hayatını, neler yaşadığını bilmiyorum ve merakımı cezbettiği için araştıracağım fakat 40 sayfada defalarca geçen gökyüzü imgesi içinde özgürlüğe duyduğu özlemden gayrısı değil fikrimce. Çoğu mısrayı idrak edemediğimi, çoğunda kaybolduğumu belirterek sözlerimi noktalarken arka kapakta da belirtildiği gibi resimleriyle şiir yazdığını şiirleriyle resim yaptığını söylemeden edemeyeceğim.. Sohrab, fırça darbelerinde kayboldum..
Suyun Ayak Sesi
Suyun Ayak SesiSohrab Sepehri · Pan Yayıncılık · 20081,139 okunma
140 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 14 days
Ben kötü bir adamım...
"Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar". Kitabı bir atasözü ile anlat deselerdi, şüphesiz bu atasözünü kullanırdım. Hatta öylesine düşmandır ki nefs doğruya kendinden bile kaçar, kendine bile sığamaz kimi zaman insan. Her ne kadar dürüst olmayışından bahsetse de karakterimiz -içimizden biri- aslında hiçbirimizin göze alamayacağı kadar cesurdu. Bu yüzden sevilmedi, bu yüzden kaçtı insanlardan zira gerçeği aralıksız görüyor cabası hissediyordu.. Korkularından sahte bir cesaretle saklanırken bir yandan da cesaretinin sahteligini biliyordu. Geçmişini, şimdiyi biliyordu. İşte belki de tam olarak bu sebeple "Her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalık" demişti. Belki de tam olarak bu sebeple hasta bir adamım demişti. Belki de zoru karaciğerinden olduğundan fazla hayatın lekelediği kara ciğerindendi. Biliyorum biraz fazla kelime oyunlarına ve mana arayışlarına dalmış gibi görünüyor olabilirim ama baylar eminim ki bu adam sizden ya da benden başkası değil. Biz değil miyiz "ailesiz büyüyüp, duygusuz" hırçın, şiddet eğilimli olan. Biz değil miyiz sınıfta arkadaşları tarafından dışlanıp insanlara, hayata küsen. Biz değil miyiz yalanlar arkasına yalanlarla saklanıp Apollon'a bağırırken Liza'ya yakalanan. Biz değil miyiz bu körpe dünyadan kaçıp kendi yeraltılarımızı yaratarak oraya sığınan... Altını çizdiğim/çizmediğim her cümlenin her harfinde bize tuttuğun ayna için minnettarım Fyodor..
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020129k okunma
43 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.