Büşra

Büşra
@busraunald
Ankara
8 reader point
Joined on June 2021
Ben senden önce ölmek isterim. Gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun? Ben zannetmiyorum bunu. İyisi mi, beni yaktırırsın, odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun. Kavanoz camdan olsun, şeffaf, beyaz camdan olsun ki içinde beni görebilesin. Fedakârlığımı anlıyorsun, vazgeçtim toprak olmaktan, vazgeçtim çiçek olmaktan senin yanında kalabilmek için.
Reklam
Geleceksen bir gün düşüp ardıma, Leylim ley Kula değil yüreğine sor beni..
Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey, dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey... Fakat artık ümit yetmiyor bana, ben artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyorum...

Reader Follow Recommendations

See All
sevindiğim anda sen üzülürsün sonbahar uğultusu duymamışsın ki içinden bir gemi kalkıp gitmemiş uzak yalnızlık limanlarına aykırı bir yolcuyum dünya geniş büyük bir kulak çınlıyor içimdeki çetrefil yolculuğum kesinleşmiş sakın başka bir şey getirme aklına aysel git başımdan ben sana göre değilim ölümüm birden olacak seziyorum hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim aysel git başımdan seni seviyorum
"Ben Attilâ İlhan değilim. Belki de sen bana mecbursundur, bilemeyiz."
Reklam
Ne dedimse inanma. Seni değil kendimi aldatıyorum. Sen istediğin kadar varlığın ta kendisi ol, ölümsüzlüğün ta kendisi... Ben günden güne yok olmaktayım. Bütün ışıkları kaldırıp attım bir yana. Anlamıyor musun? Gökyüzü güneş olsa sensiz karanlıktayım..
Olanı biteni kafaya takıp uzun uzadıya düşünecek olsa ya hastalanacak ya da delirecekti Dorian, öyle hissediyordu. Öyle günahlar vardı ki hatırası işlemesinden daha çekiciydi; öyle zaferler vardı ki arzuları değil de kibri besleyip doyurur, duyulara verebileceği keyif ve tatmin duygusundan çok daha fazlasını zihne verirdi. Fakat bu o günahlardan değildi; zihinden kazınıp atılması, afyonla uyuşturulması gereken günahlardandı. Kişi onu boğmazsa o kişiyi boğardı.
Sayfa 186
İyi şeyler birdenbire olur; bu kadar bekletmez insanı. Sürüncemede kalan heyecanlardan ancak kötü şeyler çıkar. Ya da hiçbir şey çıkmaz.
Yazmadım seni daha, Sevmeye ayırdım tüm zamanları, Yazmaya bu yüzden vaktim olmadı. Ben düşünmeye başlayınca seni -Ki bu bir önceki düşünmenin sonundan çok öncedir İnan ki dağlar, taşlar, inan ki bulutlar, yağmur ve kar Toprakla su ve gökyüzü, güneş ay ve yıldızlar Onlar da benimle birlikte Ve onlar da benim kadar seni düşünürler... Hep dalgınım bu günlerde Saati cezveye koyup yumurta tutuyorum, Bir gün takvime bakmasam yılı unutuyorum. Aklım başıma gelmiyor, başıma çarpmadan dallar Yolda yürürken dalıp dalıp gidiyorum. Nisan'a kaç var diyorum saati sorarken. Hiç böyle olmamıştım. Bilenlere sordum; 'aşk bu' dediler. Yıldız Kenter
gözlerin gözlerime değince felâketim olurdu ağlardım beni sevmiyordun bilirdim bir sevdiğin vardı duyardım çöp gibi bir oğlan ipince hayırsızın biriydi fikrimce ne vakit karşımda görsem öldüreceğimden korkardım
Reklam
Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin Su olsan kimse içmez Yol olsan kimse geçmez Elin adamı ne anlar senden? Çıkarsın bir dağ başına Bir ağaç bulursun Tellersin pullarsın gelin eylersin Bir de bulutları görürsün Köpürmüş gelen bulutları Başka ne gelir elden? Çın çın ötüyor yüreğimin kökünde Şu dünyanın ıssızlığı Tanrı kimsenin başına vermesin Böyle bir yalnızlığı!
Biz birbirimize en küçük bir sitem etmeden ihtiyar olacağız
Sayfa 43
Benim onu sevmemin nasıl bir mucize olduğunu bilmiyor. Belki de sıradan ve vasıfsız bir şey gibi görüyor bunu. O da haklı. Neredeyse tanıyan herkes sevmiş onu. Farklı boyutlarda elbet. Ama bir şekilde sevmiş. Zaten onu birazcık tanıyan birinin kayıtsız kalması, sıradan biri gibi davranması mümkün değil. Fakat ben ne yapabilirim? Anlatamıyorum. Anlatamamamın sıkıntısı, içimdeki telaşı kat be kat artırıyor. "Seni en çok ben seviyorum," desem; en başka ben seviyorum ve en başta, herkesten çok, en çok, en. Ne en? İçimden geçenleri bilse koşup boynuma sarılır. Oysa sadece anlatabildiğim kadarını biliyor. Anlatabildiğim kadarını. Anlatabildiğim kadarıyla ne yapılabilir? Birer çay içilebilir belki.
Sayfa 153
Sen bu karanlık ömrümün içine bir sevinç ışığı gibi, kurumaya yüz tutan ekinlere can veren bir nisan yağmuru gibi birdenbire geldin.
Sayfa 25
56 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.