Iza taşralı bir ailenin çocuğudur. Babası hâkimken görevden alınır ve çok zorlu şartlarda hayatlarını devam ettirirler. Buna rağmen Iza okur ve başarılı bir doktor olur. Başarısız bir evlilikten sonra Budapeşte'ye yerleşir ve orada taşralı halinden çıkıp modern bir hayata geçiş yapar.
Babasının vefatından sonra annesinin kalan mallarını satıp, annesini yanına alıp Budapeşte'ye götürür. Onun rahat etmesini sağlamak için elinden geleni yapar ama işler hiç de istediği gibi gitmez.
Bu eserde kuşaklar arası çatışmayı, empati yoksunluğunu ama en çok da farkedilmeyen bencilliği okuyoruz. Iza annesini ve babasını düşünmesine, onları çok sevmesine rağmen onların isteklerini görmemesi, bunu bir görev olarak görmesi, maddiyatla her şeyi çözebileceğini sanması sevgisinin gerçekliğini sorgulatıyor. Kitabın başında Iza için her zorluğun üstünden gelebilen, dayanıklı, çalışkan, mükemmel bir profil çiziliyor ama kitabın sonunda işler değişip aslında rahatından, düşüncelerinden, kendi doğrularından ödün vermeyen bencil bir insana dönüşüyor.
Çok çok severek okudum. Dili yalın ve akıcıydı. Aynı zamanda etkileyici ve sürükleyiciydi. Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.