Tek bir solukta bitirdiğim bu kitabın anlatımı o kadar akıcı ve yalın ki kitaba başlayan herkesin elinden bırakamayacağını düşünüyorum. Kitap bir fabl örneği, Siyah İnci adlı bir atın ağzından bize anlatılıyor. Yazar amacının insanların atlara sevgi ve şefkat göstermeye anlayışlı davranmaya teşvik etmek olduğunu yazmış ki bence bunu çok çarpıcı şekilde başarmıştır.
‘’Moda diye! Her ne demekse bu; benim zamanımda kuyruğu böyle rezilce kuyruksokumuna kadar kesilmemiş tek bir soylu genç bir at bile yoktu’’ diye cümleler bol bulunur kitapta. Moda cidden ne, güzel gözüksün diye hayvanların kuyruğunu kesmek mi, modaya uysun diye mengene kayışı kullanarak ticari fiyatını yükseltip işkenceye devam mı etmek diye sorgulamadan edemiyor insan. İster istemez de kızıyor, derin bir öfke duyuyorum insanlara karşı tüm bu acıları hayvanlara yaşatıyorlar diye. Oradan oraya sürüklenen bu hayvanlar o kadar üzücü ki öylece teslim ediyorlar çoğu zaman kendilerini. Eşyaya bile daha iyi davranan bu insanların zulümlerine karşı sessiz sedasız bekleyişteler. Ölmeyi istiyorlar hatta bu zulüm bitsin diye. Küçücük sevgiye, dokunuşa, özgürlüğe, bakıma o kadar muhtaçlar ki bulduklarında yaraları iyileşiyor, sevgi tomurcuğuna dönüşüp evrenin en mutlu canlısı olup çıkıyorlar. Senin için elinden gelen her şeyi yapmaya hazır bekliyorlar.
Hayvanlara yapılan her türlü eziyetlerin ve sevgiyle neler başarılabileceğinin bolca çarpıcı örneği bulunan bu kitabı herkesin okumasını tavsiye ederim. Hatta tanıdığınız çocuklara okutun bu kitabı belki toplum olarak o zaman tekrardan yeşerir içimizdeki hayvan sevgisi. Ne de olsa ağaç yaşken eğilirmiş..