Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bolşevikler Ermenileri kabul etmemiştir. Ermeniler Karakilise Muharebeleri'nde Bolşevikler aleyhinde muharebe etmiştir. Dolayısıyla genel dünya vaziyeti Türk milletinin kurtuluş ve bağımsızlığı lehindedir.
Sayfa 400 - Eşme’de 17. Kolordu Kumandanı Bekir Sami Bey’e (19 Haziran 1919)Kitabı okudu
Fenalaştım…
Devletin tam bağımsızlığıyla bekası, saltanat ve hilafetin yok olmaktan korunması uğrunda katlanmaya hazır olduğunuz fedakarlık derecesine ve bana karşı olan sevgi ve itimadınıza emniyetim tamdır. Kürtlerin devletten ayrılarak İngilizlerin himayesinde bağımsız Kürdistan kurmaları teorisini tasvip etmem. Çünkü bu teori, muhakkak Ermenistan lehine İngilizler tarafından tertip edilmiş bir plandır. Bayazıt sancağına resmen gelen ve beraberinde bir Ermeni subayı bulunan İngiliz temsilcisi, o havalinin Ermenistan olduğu ve bu keyfiyetin tebliği kararlaştırılmış olduğundan, Ermeni askerleri himayesinde Ermeni muhacirlerinin dönmeye başlayacağını re'sen bildirdi. Tabii ki bunu reddettim ve edeceğim. Kürtlerle Türkler birbirinden koparılmayı kabul etmez öz kardeşler; bugün için vicdani borcumuz, Kürtler, Türkler, bütün İslami unsurlar tek vücut ve tek yürek olarak bağımsızlığımızı savunmak ve vatanın parçalanmasını önlemektir. Türk ve Kürt milletinin bu yüce maksadı elde etmeye azmelmeleri sayesinde neticeden tamamen emin olabiliriz. Bende bu kanaat sarsılmazdır. Kanaatlerimin […] edinilmesindeki azmimin hiçbir kuvvet karşısında değişmeyeceğini en iyi siz bilirsiniz. Kürt kardeşlerimin hürriyeti ve refah ve ilerlemesinin vasıtalarını sağlamak için sahip olmaları gereken her türlü hukuk ve imtiyazların verilmesine tamamen taraftarım. Fakat Osmanlı Devleti'ni parçalanmaya uğratmamak şartıyla görüşüme katılacağınıza şüphe etmem.
Sayfa 388 - Cemil Paşazâde Kâsım Bey’e (16 Haziran 1919)Kitabı okudu
Reklam
1. Culfa ve Nahçıvan taraflarındaki Ermeniler İslamlara karşı son derece gaddar ve haince davranmakta ve İslamların silahlarını toplamak için şiddet göstermekte imişler. Fakat hiç başarılı olamıyorlarmış. Silahlı İslam gençleri makineli tüfekleri de olduğu halde dağlara çıkarak çete muharebeleri yapıyormuş. 2. Ermeniler yakında Rus Bolşevikleriyle Azerbaycan Türk Ordusunun gelerek kendilerini mahvedeceklerini düşünerek hiçbir yardımları dokunmayan İngilizlere lanet okuyorlarmış. 3. Bolşeviklerin Aleksandropol'un (Gümrü) altmış kilometre doğusunda demiryolu hattı üzerindeki büyük bir Ermeni kasabası olan Karakilise civarına kadar geldikleri işitilmiştir. Ve Sarıkamış, Kağızman, Kars bölgesinde İngiliz askeri kalmamış. Kars havalisindeki Ermeniler mahvolduklarının yanlarına kar kaldığını, bu havaliye ya Rusların yahut Türklerin sahip olacağını söylüyorlarmış. 4. Oltu Milisleri Sarıkamış yakınındaki Kızılkilise'ye taarruz ederek iki yüz elli erle üç makineli tüfekten ibaret Ermeni müfrezesini perişan ederek püskürtmüşlerdir.
Sayfa 381 - Erzurum Vilayeti’ne Telgraf (15 Haziran 1919)Kitabı okudu
29.5.35'te (29 Mayıs 1919) Pasinler kazasının Isısu köyü civarında biri gövdesinden ikiye ayrılmış, diğeri altı yerinden süngü ve kurşunla yaralanmış, yaklaşık on beş yaşındaki bir çocuğun da burun, ağız ve kulakları kesilmiş olmak üzere vahşice ve gaddarca katledilmiş üç Müslüman cesedi bulunmuştur. Tahkikat neticesinde bu üç şehidin Narman
Sayfa 374 - Harbiye Nezâreti’ne (12 Haziran 1919) - *Çözülmemiş şifre olduğu anlaşılmaktadır. (Y.N.)Kitabı okudu
Sadrazam Paşa hazretlerinin konferans huzurunda Osmanlı'nın haklarını savunmak için büyük çaba göstereceği tabiidir. Ancak milletçe kesinlikle savunulması istenen ve gerekli olan haklar, bilhassa iki noktada önem kazanır. Birincisi, kesin olarak devlet ve milletin tam bağımsızlığı. İkincisi de, vatanın asli bileşiminde çoğunluğun azınlıklara
Sayfa 355 - Havza’dan 9. Ordu Bölgesine Telgraf (3 Haziran 1919)Kitabı okudu
Sivas ve civarında evvelce bulunan Ermenileri ve daha sonra gelen mültecileri tehdit edecek hiçbir hadise olmamıştır. Sivas'ta ve ne de civarında endişe verici hiçbir hal yoktur. Herkes sessizce kendi işiyle gücüyle meşguldür; bunu kesin olarak arz ve temin ederim. Dolayısıyla İngiliz notasındaki istihbarat kaynağının ne olduğunu bilmem lazımdır. İzmir'in ve Manisa'nın işgali üzücü haberi üzerine Müslüman halkın yaptığı ve Hıristiyan unsurlar hakkında hiçbir düşmanlık fikri gütmeyen toplantılardan belki bazılarının ürkmüş oldukları hatıra gelebilir. İtilaf devletleri milletimizin haklarına ve bağımsızlığına bağlı kaldıkça ve millet, devletin bütünlüğünün dokunulmazlığından emin bulundukça Gayrimüslim unsurların korkuya kapılmasının hiçbir sebebi yoktur. Ve bu konuda devlete karşı her türlü sorumluluğu üzerime alır ve buna tamamıyla güvenilmesini istirham ederim. Fakat bağımsızlık ve milli varlığı yok edip hayatın bekasını tehlikeye düşüren işgal kastı ve düşmanlık gibi İzmir havalisinde görülmekte olan olayların benzerlerinin ortaya çıkmasına karşı ne milletin heyecan ve vicdani üzüntüsünü ve ne de buna dayanan milli gösterileri engellemek ve durdurmak için kendimde ve kimsede kudret ve takat göremeyeceğim gibi, bu yüzden ortaya çıkacak vaka ve hadiseler karşısında sorumluluk kabul edebilecek ne kumandan ne mülkiye memuru ve ne de hükümet tasavvur ederim.
Sayfa 354 - Harbiye Nezâretine (3 Haziran 1919)Kitabı okudu
Reklam
Şimdi üç günden beridir orduyu yeniden Halep güneyinde toplamakla meşgulüm. Düşmanın bilinen üstünlüğü karşısında ve bizim ordu adı altında tutulan beş-altışar bin erimizin çekilmesi tabii idi. Fakat bu çekilme daima bir şekil muhafaza edilerek uygulanabiliyordu: Enver Paşa gibi bir ahmak genel harekat sorumlusu olmasa idi ve burada beş-on bin kişilik bir askeri topluluğun başında ilk top sesinde ordusunu bırakıp kaçan ve kendini kurtarmak için şaşkın tavuk gibi öteye beriye sığınan kumandan bulunmasa idi, hiçbir askeri vaziyeti takdir edemeyen bir Dördüncü Ordu Kumandanı bulunmasa idi… Ve bunların başında muharebenin ilk gününden itibaren hiçbir tesir ve nüfuzu kalmayan bir Grup Karargahı olmasa idi… Bu andan sonra, artık barıştan başka yapılacak bir şey kalmamıştır...
Sayfa 231 - Halep’ten İstanbul’a Çektiği Telgraf (7 Ekim 1918)Kitabı okudu
Zemini latifeye çevirmiş olmak için sözü değiştirdim, dedim ki, benim de en çok üzüldüğüm memleketimizde eğitim görmeden yetişen hanım kızlarımız, bizi beğenmiyorlar. Hatta işittiğime göre son zamanlarda, görünüşte din değiştiren Alman subaylarına varanlar da varmış. Gerçi bunun da tabii görülmesi lazım. Ben de gençken, mutlaka Avrupalı bir kızla evleneceğim diyordum. Bizim kızlarımız hatırıma bile gelmiyordu. Onları, eğitimleri, görgüleri ve sosyal alışkanlıkları itibariyle eş olamaz bulurdum . Fakat evlilikte uyumun sağlanabilmesi ve devam edebilmesi için olması gereken şartlar incelenip anlaşıldıktan sonra, dini, milliyeti, çevreden aldığı görgü, ahlakı, alışkanlıkları farklı iki insanın birleşmesindeki garabet kadar dikkati çeken bir şey olmadığı kolayca anlaşılıyor.
Sayfa 195 - Karlsbad’da Geçen Günlerim (30 Haziran 1918-28 Temmuz 1918) - Mebruke Hanım'm GörüşüKitabı okudu
Enver Paşa, Teşkilât-ı Mahsusa adı altında bir teşkilat kurmuştu. Bunun gayesi Osmanlı memleketi haricinde, Makedonya'da, Kafkasya'da, Mısır'da, Afrika'da. Acemistan'a, Türkistan'da, kısacası Osmanlı milli emellerinin olabileceği her yerde özel maksatlar takip etmek… Bağdat'ta, İngilizlerle muharebede mağlup
Sayfa 192 - Karlsbad’da Geçen Günlerim (30 Haziran 1918-28 Temmuz 1918) - Hüseyin Cahit Bey'in Altın KalemiKitabı okudu
Erkek gibi kadın da, kadınlığını, kadınlığın mevkiini, hakiki ve ortak hayatın önemi içinde birçok hatalardan. sevaplardan sonra takdir edecek ve dengesini bulabilecektir. Mesele bu açıdan incelenirse ve sonra bir erkek ilk gençlik ve delikanlılık döneminden başlayarak. hayatının her döneminde, ömrünün her anında işlediği ve işlemek eğiliminde bulunduğu -yürürlükteki ahlaki kurallara uymayan- hareketlerin, mantığın dışına çıkmamak şartıyla, onun fazilet ve ciddiyet sahibi bir adam olmasını önlemediği ve tersine bu hareketlerin hayatta tecrübe olarak görüldüğü ve ancak böyle bir adamın, kadını tanımanın, bir kadını mesut etmenin, bir kadınla mesut olmanın yollarını en iyi bilebileceği göz önüne alınırsa, aynı tecrübeleri geçirmemiş bir kadının kocasına edeceği muameleyi. onun bütün ruhsal, duygusal, maddi ihtiyacını hakkıyla tatmin edeceği nasıl mümkün ve kabul görülür.
Sayfa 189 - Karlsbad’da Geçen Günlerim (30 Haziran 1918-28 Temmuz 1918) - 6 Temmuz 1918, CumartesiKitabı okudu
Reklam
Eşlerde, dışarıya taşabilecek duyguları ve eğilimleri boğmak için tedbir alalım: İslamiyette uygulanmakta olan tesettür, kadınların kocalarından başka erkekle katiyen temasa gelmemeleri ve dış hayata sahip olmamaları, bir dereceye kadar kadınları durdurur, fakat erkekler için, bugünkü medeniyet zemininde bir engel icat etmek zor... Gerçi onları ciddi ve sürekli çalışma içinde bulundurmak suretiyle meşgul etmek hatıra gelir. Pek güzel, o kadar ciddi ve yorucu çalışmadan sonra, son asrın ilerlemesi ve medeniyetin ışıklarıyla ve dimağı aydınlanmış bir erkek, işinden doğru evine gelip kapanmak suretiyle yarın için icap eden zevk ve çalışma kuvvetini kazanabilir mi?… Biraz hava, biraz müzik, biraz tiyatro, kısacası bir hayat arzu etmez mi?... Bu doğal ve medeni gerekleri tatbik ederken yanında karısı bulunmazsa, bu eksiği telafi etmek lazım gelmeyecek mi? Çünkü bir erkek için kadın huzurundan, kadın sözünden, kadın refakatinden mahrum bulunmak bir eksikliktir, bu mutlaka tatmin olunur. Fakat evde erkeksiz kalacak kadın için erkek ihtiyacı aynıdır... Ruh ihtiyacıdır ve önemli olan budur. Sonra, bu derece sıkı şartlara bağlı olarak yaşayacak kadınlarımızın hayat hakkıııda, medeniyet hakkında, hürriyet hakkındaki fikirleri, ihtisasları ne olabilecektir?
Sayfa 189 - Karlsbad’da Geçen Günlerim (30 Haziran 1918-28 Temmuz 1918) - 6 Temmuz 1918, CumartesiKitabı okudu
Dedim ki. ben her zaman söylerim, burada da bu vesileyle arz edeyim, benim elime büyük yetki ve kudret geçerse, ben sosyal hayatımızda arzu edilen inkılabı bir anda bir "Coup"* ile tatbik edeceğimi zannederim. Zira, ben, bazıları gibi halkın anlayışını. önde gelenlerin anlayışlarını yavaş yavaş benim anlayışım ölçüsünde düşünme ve
Sayfa 188 - Karlsbad’da Geçen Günlerim (30 Haziran 1918-28 Temmuz 1918) - 6 Temmuz 1918, Cumartesi - *Coup: Darbe. (Y.N.)Kitabı okudu
Kumandanların en büyük cesareti, sorumluluktan korkmamalarıdır, dedim. Hakikaten sorumluluğun ağırlığını ben kendi nefsimde tecrübe ettim. Namuslu ve şeref sahibi bir kumandan için ölüm hiçbir zaman hatıra gelmez; onu düşündüren, icraatının isabet ve isabetsizliğidir. Tam tersine, geri çekilme manevrası için kumandada çok büyük karar isabeti, görüş sağlamlığı olması lazımdır. Bizim ordumuzu felaketlere sevk eden çoğunlukla geri çekilme manevrası için azim ve karar sahibi kumandanlarımızın yokluğu olmuştur. Üstün düşman taarruzu karşısında çoğunlukla kumandanlar, askerin kendi kendine mevkilerini terk ettikleri zamana kadar karar vermekten çekinirler ve sonra da geri çekilmeyi bir kabahat ve askeri kabahatli görürler.
Sayfa 186 - Karlsbad’da Geçen Günlerim (30 Haziran 1918-28 Temmuz 1918) - 6 Temmuz 1918, CumartesiKitabı okudu
Muayene sırasında yaşımı sordu. 36-37 yaşında olduğumu söyledim. Hayretle: -Pek çabuk general olmuşsunuz. Sizin memleketinizde sizin yaşınızda başka genç general var mıdır? Harbiye Nazırımız da gençtir dedim. Bu soru karşısında kaldığım zaman, 21 sene Mısır'ın Kahire'sinde bulunmak ve Arapçayı anadili gibi konuşmak tecrübe ve tetkikatında bulunmuş olan ve bu itibarla Doğu'yu, doğuluları az çok tanımış olduğuna şüphe olmayan Doktor Vermer'in, içinden, "Zavallı Türkiye bu çocukların eline düşmek için ne hale gelmiş bulunmalısın!" dediğini hisseder gibi oldum. -Doktor, dedim; bizim ordumuzda ihtiyar generaller de vardır. Benim ve emsaliınin pek genç kabul ettiğiniz yaşta general oluşumuz, herhalde, ahval ve fevkalade hadiselerin, yapılmasını bize nasip ettiği önemli vazifelerin vatana çok faydalı oluşundandır.
Sayfa 176 - Karlsbad’da Geçen Günlerim (30 Haziran 1918-28 Temmuz 1918)Kitabı okudu
Doktor gıda meselesini belirlerken ekmek söz konusu oldu. -Tabii beraberinizde un getirdiniz... dedi. -Hayır dedim. -O halde, burada ekmek bulamayacaksınız. Çünkü burada hükümet yalnız yerlileri doyurmak mecburiyetindedir. Yabancıları değil. -Öyle ise, doktor, benim burada oturmama imkan yoktur. Hemen yarın memleketime döneyim. Bizim memleketimizde yabancılar yerlilerden daha çok yiyip içmektedirler. Ben de hükümetim nezdinde yabancılara ekmek verilmesinin önlenmesini teklif edeyim. Neticede doktor bizzat un veya ekmek bulmayı üstlendi.
Sayfa 176 - Karlsbad’da Geçen Günlerim (30 Haziran 1918-28 Temmuz 1918)Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.