Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Burak Behlül

Sabitlenmiş gönderi
Bilindiği gibi Haçlı Seferleri'ni durduran ve İslamı Haçlılar elinde yok olmaktan kurtaran Türklerdir. Ne var ki, Haçlı ordularına karşı savaşan ve Arabi koruyan Türk, bu hizmetlerinin karşılığını Arap ihanetine uğramakla ödemiştir; daha o zamanlar Arap, Haçlı ordularına yardımcı ve destek olmak suretiyle Türkü arkadan vurmanın yollarını bulmuştur.
Sayfa 278 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Muhalifimizle tüm öncüllerimizi konuşup bunları kabul ettirdiğimizde, ona bir de vargıyı sormaya kalkmamalıyız, vargıyı doğruca kendimiz çıkarmalıyız. Hatta öncüllerden herhangi biri eksikse, onu da sanki kabul edilmiş varsayarak çıkarsamayı yaparız. Bu da bir faZlacia non causae ut causae [neden olmayan bir şeyi neden gibi alarak yanıl­(t)ma] uygulamasıdır.
Sayfa 44 - Sel Yayınları
Genel Düzeye Kayma
Muhalif bizi açıkça kendi iddiasının belirli bir noktasına karşı çıkmaya çağudığında, eğer söyleyecek pek bir şeyimiz yoksa, konuyu iyice genel bir düzeye çekmeli ve sonra buna karşı konuşmalıyız. Mesela belli bir fizik hipotezinin neden kabul edilemeyeceğini söylememiz gerektiğinde, insan bilgisinin yanılabilirliği üzerine konuşup buna pek çok örnek verebiliriz
Sayfa 43 - Sel Yayınları

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tartışma kesme
Muhalifin bizi alt edebileceği bir argümantasyona giriştiğini fark edersek, bunun olmasına izin veremeyiz; onun girişimini sonuca ulaştırmasını engellemeli, bu tartışmayı zamarnnda kesmeliyiz; tartışmayı ya hepten bitirmeli ya da başka yöne saptırmalı, muhalifi başka bir konuya yöneltmeliyiz. Kısacası, devreye bir mutatio controversiae [tartışma konusunda dönüşüm] sokmalıyız (Bakınız Hile 29).
Sayfa 42 - Sel Yayınları
İnce ayrım
Muhalifimiz bizi bir karşı kanıtla sıkıştırdığında, eğer konu bir çift anlamlılığa ya da herhangi bir başka duruma kaydırmaya uygunsa, daha önce hiç düşünmüş almadığımız ince bir ayrım getirerek çoğunlukla kendimizi kurtarabiliriz.
Sayfa 41 - Sel Yayınları
Reklam
Hile 16: Zorluk Çıkarma
Ad haminem ya da ex concessis argümanlar. Muhalif bir iddia ortaya attığında, bu iddianın herhangi bir şekilde (sadece görünüşte bile olsa), onun daha önce söylediği veya kabul ettiği bir şeyle; ya da övdüğü ve onayladığı bir ekol veya mezhebin ilkeleriyle; ya da bu mezhep taraftarlarının (sahte veya görünürdeki taraftarlarının da) eylemleriyle; ya da kendi yaptığı veya kaçındığı şeylerle çelişip çelişmediğine bakmamız gerekir. Örneğin intihan savunuyorsa, hemen "Öyleyse neden kendini asmıyorsun!" diye bağıra biliriz. Ya da mesela muhalif Berlin' de bulunmanın hoş olmadığını söylemişse, "Niçin ilk trene atlayıp burayı terk etmiyorsun?" diye çıkışıveririz. Zorluk çıkarmanın bir yolu ınutlaka bulunabilir.
Sayfa 40 - Sel Yayınları
Muhalifimize şöyle utanmazca bir oyun oynayabiliriz: Eğer birçok sorudan sonra, hedeflediğimiz çıkarım yararına cevaplar ortada yoksa, istediğimiz vargıyı sanki kanıtlanmış gibi zaferle öne süreriz. Eğer muhalifimiz çekingen ya da aptalsa ve biz de yüksek bir sesle saygısızca konuşuyorsak, bu hile gayet başarılı olur.
Sayfa 38 - Sel Yayınları
Oyunu Gizleme
Eğer bir sonuç çıkarmak istiyorsak, bunu önceden belli etmemeli, öncüileri tek başlarına, konuşmaya serpiştirerek kabul ettirmeliyiz. Yoksa muhalif tüm kötü niyetiyle güçlük çıkarır. Veya muhalifin öncüileri kabul etmeyeceği anlaşılıyorsa, bu öncüllerin de öncüllerini ortaya koymalıyız, yani öntasımlar [ Prosyllogismen] getirmeliyiz. Böyle birçok öntasımın öncüllerini herhangi bir düzen olmaksızın, yani oyunumuzu belli etmeden kabul ettirerek bunu ihtiyacımız olan her şeyi elde edene dek sürdürürüz. Yani uzak bir yerden başlayarak sonuca varınz. Aristoteles bu kuralları Topik, VIII,l' de vermiştir.
Sayfa 26 - Sel Yayınları
Apagoge: Muhalifin önermesini doğru kabul ederiz; sonra bunu doğru kabul edilen bir başka önermeyle birlikte bir çıkarsamanın öncülü olarak kullandığımızda ne sonuç çıkacağını gösteririz: Ortaya açıkça yanlış olan bir vargı çıkmıştır, ya eşyanın tabiatıyla ya da muhalifin başka iddialarıyla çelişmektedir, yani ad rem ya da ad hominem olarak yanlıştır (Hippia Major ve başka diyaloglarda Sokrates). Demek ki muhalifin tezi olan önerme de yanlıştır: Çünkü her ne kadar yanlış öncüllerden hep yanlış önermeler çıkmasa da, doğru öncüllerden sadece doğru önermeler çıkar. Örnek [Instanz], evawmç [enstasis - itiraz], exemplum in contrarium [karşı örnek]: Genel önermenin doğruca formülasyonunda kapsadığı özel durumlara gönderme yapılarak çürütülmesi: Sözkonusu durumlar aslında genel önermeye uymadığından, demek ki önermenin kendisi yanlıştır.
Sayfa 17 - Sel Yayınları
Dalaylı çürütmede ise ya Apagoge [sapma; bir şeyi karşıtının saçma ya da olanaksız olduğunu göstererek ispatlama] ya da örneğe [Instanz] başvurulur.
Sayfa 17 - Sel Yayınları
Reklam
Doğrudan çürütme iki türlü olabilir: Ya muhalifin ön ermesini dayandırdığı nedenlerin yanlış olduğunu gösteririz (nego majorem; minorem [büyük ve/ veya küçük öncülün reddi]) ya da nedenleri kabul ederiz ama bunlardan o önermenin çıkmayacağını gösteririz (nego consequentiam [vargının reddiJ); yani tasıının vargısı veya biçimini hedef alırız.
Sayfa 17 - Sel Yayınları
İlk önce, her tarhşmanın esasını ele alacak, bir tartışmada aslında ne olduğuna bakacağız. Diyelim ki muhalifimiz bir tez öne sürdü (ya da biz sürdük, bu fark etmez). Bunu çürütmek için iki tarz ve iki yol vardır. Tarzlar: a) ad rem [konuya yönelik]; b) ad haminem [insana yönelik] ya da ex concessis [kabul edilmiş olana göre]. Yani öne sürülen önermenin ya eşyanın tabiatıyla, mutlak nesnel gerçekle; ya da muhalifin başka iddialarıyla veya onayladığı diğer şeylerle, yani göreli öznel gerçekle uyuşmadığmı göstermeliyiz. Bu sonuncu tarz sadece kanaate bağlı göreli bir şeydir ve konuya ilişkin nesnel doğruyla bir bağlantısı yoktur. Yollar: a) doğrudan çürütme; b) dalaylı çürütme. Doğrudan çürütme tezin nedenlerine, dalaylı çürütme ise sonuçlarına saldırır; ilki tezin doğru olmadığım, ikinci ise doğru olamayacağını gösterir.
Sayfa 16 - Sel Yayınları
Tartışmaya başlarken kural olarak herkes kendi dediğinin doğru olduğuna inanır. Tarhşma iledediğinde iki taraf da kuşkuludur. Ancak tartışmanın sonunda doğrunun bulunması, onaylanması beklenir. Ama diyalektik bununla meşgul olmaz: Bir kılıç ustası dövüşürken düelloya yol açan olayda kimin haklı olduğuyla ilgilenmez, tek dikkat ettiği şey, hamle yapıp isabet ettirmek ve hasmımn hamlelerini savuşturmaktır. Diyalektikte de aynen böyledir.
Sayfa 13 - Sel Yayınları
Yanlış: Öyle olsa, sadece yanlış önermelerin savunmasında kullanılabilirdi; oysa insan haklı olduğunda da görüşünü savunmak için diyalektiğe gereksinim duyar. Hileli yolları tanımalıdır ki onlara karşılık verebilsin. Ayrıca, muhalifi aynı silahlarla vurabiirnek için bunlara sıklıkla kendisi de başvurabilir. Yani diyalektik açıdan objektif doğruyu bir kenara bırakmak ya da tesadüf saymak zorundayız. Tek yapmamız gereken, kendi iddialarımızı nasıl savunacağımızı ve muhalifimizin görüşlerini nasıl çürüteceğimizi bulmakhr. Buna yönelik kurallan uygularken, objektif doğruyu hiç dikkate almamalıyız, çünkü genellikle objektif doğru bilinmez.
Sayfa 13 - Sel Yayınları
5,1bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.