Savaşların adı yoktur. Bir isim konulmaya yeri, zamanı, ırkı, nedeni, başlangıcı, anı,
sonrası anlatılmaya çalışılsa da bir tane savaş vardır. Adı sadece savaştır. Tüm zamanların,
coğrafyaların korkusu, kâbusu, ezeli ve ebedi yansıması genetik olarak insanlara nüfuz
etmiştir. Bazen birinin yanı başında bir top patlar, gözlerinin önünde annesi parçalanır. Bazen
çok uzaklardan rüzgârını estirir, tüm dallar sararan yapraklarını savurur.
Bu ezeli genetik aktarımın bilinciyle belki de Agota Kristof savaşın adını, yerini,
zamanını belirtmez Büyük Defter Kanıt ve Üçüncü Yalan metinlerinde. Sadece savaşın insan
kalbine neler yaptığıyla ilgilenir. Tüm dikkati orada toplamak ister. Savaş adına yaşanan tek
kelimeyle insanlığa büyük “ihanettir” demek ister. En küçüğünden en yaşlısına, en
bilgesinden en inançlısına kadar herkeste deforme kişilik ve karakterler şeklinde doğum
lekeleri oluşturduğunu göstermeye çalışır bu metinlerde..