Çip Yarışı
Oldukça karmaşık ve yüksek riskli yarı iletken yapımı her zaman dev şirketlerin savaşı oldu. Ancak bu savaş artık hükümetler arasında da bir yarış. Entegre devreler veya daha yaygın olarak çipler olarak bilinen bu kritik teknoloji parçaları, şimdiye kadar üretilmiş en küçük ama en titiz ürünler. Üretimleri oldukça zor ve maliyetli olduğundan dünya
Feldmareşal Paul Von Hındenburg
Oldukça sıradan bir kariyerin ardından 1911'de Alman ordusundan emekli olan General Hindenburg, Rusya'nın Doğu Prusya'yı istila ettiği büyük ulusal ihtiyaç anında yeniden göreve çağrıldı. Kurmay başkanı Ludendorffla birlikte doğudaki Rus ilerleyişini durdurmak üzere Alman Sekizinci Ordusu'nun başına getirilen yaşlı general, selefi olan General Max Hoffmann'ın tertiplediği planı kullanarak Tannenberg Muharebesi'nde büyük bir zafer kazandı. Rusları Alman topraklarından çıkardiği bu galibiyet onu ülkenin ilgi odağı yaptı. Kasım 1914'te feldmareşalliğe terfi etti ve Doğu Cephesi'nde sevk ve idareyi eline aldı. 1915'te Ruslara karşı birkaç taktik zafer daha kazanarak itibarını pekiştirdiği gibi Verdun'daki 1916 tarihli kanlı bozgunun ardından Erich von Falkenhayn'ın yerine genelkurmay başkanı oldu.
Reklam
I. Haçlı Seferi ve Danişmendliler
I. Haçlı Seferi, Anadoludaki dengeleri değiştirdi. Artık oyun sahasında Türkler ile Doğu Romalılara ek olarak bir de Haçlılar vardı. O günlerde Danişmendliler, Malatya'yı almak için yeniden muhasaraya başlamıştı. Şehri müdafaa edemeyeceğini anlayan Gabriel, o günlerde Antakya'yı işgal etmiş olan Haçlı Prensi Bohemond'a hem kızını hem de Malatya'yı teklif etti. Şehirdeki Ermeni nüfus, Haçlıların katliam ve yağmalarını görünce Danişmendlilerin tarafını seçmiş, gelip şehri kurtarmaları için ısrara başlamıştı. Nihayetinde Danişmendliler Malatya'yı aldı ve ünlü Haçlı Prensi Bohemond esir edildi.
Selçuklular Döneminde Ermeniler
Selçuklular Anadolu'ya gelmeden önce, özellikle Doğu Anadolu coğrafyasında yaşayan Ermeniler büyük sıkıntı içindeydi. Aslen bir Kafkas topluluğu olan Ermeniler, Doğu Romalılar bu bölgeye geldikten sonra büyük problemler yaşamaya başladılar çünkü Ermeniler Hristiyanlığın Gregoryan bağlıyken Romalılar (Bizans) ise Ortodoks'tu. Gücü elinde bulunduran Romalılar, Gregoryan Ermeni toplumunu kendilerine ve dinlerine karşı bir tehdit olarak görüyorlardı. Ermeniler ya acilen Ortodoks olmalı ya da yok olup gitmeliydi. Ermenilerin kendi ülke sınırlarında bulunmalarını, devletlerinin bekası için bir tehlike olarak gören Doğu Romalılar, Ermenileri Doğu ve Orta Anadolu ile Çukurova bölgesine göçe zorladı. Bu cebri göçün sebebi, Anadolu içindeki Ortodoks Hristiyanların arasındaki Ermenileri asimile etme arzusuydu. İşte tam o günlerde Türkler Doğu Roma sınırlarından içeri girmeye başlamıştı. Yani Türklerin Anadolu fütuhatları en başta Ermeniler için bir kurtuluş umuduydu.
viyana şehri merkezi avrupa'nın en yağmurlu gündüzünü en üzgün yağmurunu yaşamaktadır doğu cehpesinden askerler geliyorlar soğuk aydınlıkta kararmış gözleri kör olmuş mağlup kadınsız ve tütünsüz askerler geliyor tozlu rüyalarının koynuna sokulmuşlar gözbebeklerinde büyük yangınların kızıllığı kalmış insanın gururunu kendisine hürmetini insanlığını bir cam parçası hainliğiyle parçalaya parçalaya gözlerine hücum eden çocuk cesedlerini ıslıklı uçsuz bucak ukrayna steplerini birden bire unutup ışıltılı biralarla aydınlatılmış bir sofraya yapayalnız oturmak istiyorlar
Sayfa 72 - 34.Basım, 2023Kitabı okuyor
Bütün büyük ahlâk sistemlerine bak. Ta doğu dünyasından başlayarak. Hepsi de kişisel zevki feda etmeyi öğütlemiyor mu? O laf kalabalığın altında hep aynı amaç yok mu? Feda et, kapılma, kendini inkar et. Yalan mı? Hep tekrarlayıp durdukları nakaratı bilmiyor musun? ‘Vazgeç, vazgeç, razı ol, razı ol.’ Günümüzün manevi atmosferine bir bak. Keyifli
Sayfa 892 - Plato Film YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Tespit edebildiğim kadarıyla yurdum insanının öğrenilmiş çaresizlik içinde huzurla yaşamak için bulduğu 6 eşsiz yol bulunmaktadır. 1. Suç ortaklığı sistemi. Prof. Dr. Mehmet Altan'a göre Doğu toplumlarında bireyler Batıklardan farklı olarak karar alırken çevresine danışır, böylece başarısızlık durumunda suçluluk duygusu yaşamaz. Ortak
352 syf.
9/10 puan verdi
Kısa bir Roma İmparatorluğu tarihçesi. Sıkılmadan okunabilir. Yazar doğu ve batı roma imparatorluğu olarak bölündükten sonra batı romanın çöküşüyle anlatımını bitirmiş. Oysa doğu Roma daha uzun yıllar varlığını sürdürmüştü. Yazar Roma İmparatorluğunu , genel kanının aksine Tamamen bir sömürü düzeni ve barbar olarak gördüğünü belirtmiş. Çöküşün temel sebebinin ise sömürü sisteminin kapsatıcı nitelikten çıkmasına bağlamış...Büyük yüz ölçümü kontrol edilmesi güç bir ekonomik ve sosyal düzen ister.Kapsayıcı düzene sahip olmayan toplumların zamanla nasıl yozlaşıp yok olduğu tarihte örnekleri ile doludur..Bir çok insanın tarihe bakışı burda ayrılıyor sanırım. Roma İmparatorluğunun son yüzyıllarında hristiyanlığın devlet dini olarak kabul edilmesi ve katoliklerin devlet içinde devlet gibi yapılaşması da cabası...
Roma
RomaNeil Faulkner · Yordam Kitap · 201574 okunma
360 syf.
9/10 puan verdi
Rusya dün olduğu gibi bugün de açık deniz hayalini sürdürüyor. Hala büyümek yayılmak için fırsat kolluyor. "Rusya,tarihi boyunca kendisinden güçlü hiç bir ulusa karşı savaş açmamış,ancak hedef aldığı ülkeleri çok yakından takip etmiş ve zaman içinde zayıf düştükleri anda da savaşmaktan çekinmemişler" Rusya'da yüzyıllardır (çarlık dönemi,kominizm dönemi,başkanlık dönemi)yönetim sistemi adı değişik ama strateji hep aynı..107 milletin yaşadığı Rusların azınlık olduğu bir ülke.. Geçmişte olduğu gibi bugün de Rusların Türkiye üzerinde emelleri olduğuna inananlardanım.. Rusya en güçsüz döneminde bile ilginç hamleler yapmış...("Bizim Adriyatikten Çine Türk dünyası dediğimiz dönemler mesela") Ayrılan ülkelerin başka bir kutba kaymasının önüne geçmek büyük başarı...Son bir kaç yıla bakarsak jeopolitik için çok stratejik adımlar attılar....(NATO nun genişlemesini önleyici adımlar,Kerç boğazı,enerji alanındaki atılımlar,Kırım,Doğu Akdeniz,Suriye...vs). "Yani Rusya hala dünya egemenliği arzusundan vazgeçmemiştir." Kitap meraklıları için çok bilgi veriyor..Tavsiye ederim...
Batı'ya Direnen Devlet Rusya
Batı'ya Direnen Devlet RusyaYaşar Onay · Yeni Yüzyıl Yayınları · 20088 okunma
Sultan Alparslan'ın Oğlu Melikşah'a Mirası
Tıpkı Fatih döneminde olduğu gibi Sultan Alparslan da oğlu Melikşah'a düzeni kurulu bir Selçuklu Devleti teslim etti. Ordu yeni bir sistemle güçlendirilmişti. Selçuklu'nun başını ağrıtacak büyük güçler kontrol altına alınmıştı. Karahanlılar ve Gaznelilerden Gürcü krallıklarına, Şii Büveyhilerden Kirman sultanlarına, Doğu Roma İmparatorluğundan Orta Doğudaki Mervanilere ve Mirdâsilere kadar herkes Büyük Selçuklu'ya boyun eğmişti.
Reklam
Türkmen Göçü ve Kudüs'ün Türkler Tarafından Fethi
Şimdi gelelim Alparslan dönemine. Sultan Alparslan, arncasının politikalarını aynen devam ettirdi ve 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi ile Doğu Roma' nın belini kırdı. Artık ikinci düşmanla ilgilenebilir, Fatımilerin üzerine yürüyebilirdi. Ancak 1072'deki talihsiz ölümü, Alparslan'ın Fatımi Seferi'ni başlamadan bitirdi. Yerine geçen oğlu Sultan Melikşah ise Filistin ve Suriye meselesini çözmek için Atsız adında bir Türkmen beyini görevlendirdi. Alparslan'ın Romanos Diogenes'i karşılamak üzere Azerbaycan'a çekildiği günlerde Suriye topraklarına büyük bir Türkmen akını gerçekleşti. Bunlar Selçuk Bey'in oğlu Aslan Yabgu'ya bağlı Türkmenlerdi. Başlarında da Atsız, Kızıl ve Şöklü gibi beyler bulunuyordu. Kudüs' e bir saat uzaklıktaki Ramle'ye yerleşen ve burayı kısa sürede bir kültür ve sanat şehrine dönüştüren Türkmenlerin yeni hedefi Kudüs'tü. Atsız Bey önderliğinde kuşatılan şehir kolayca ele geçirildi. Fatımilerin Kudüs valisi Türk kökenli idi ve eman verilmesi halinde şehri teslim edeceğini bildirdi. Selçuklular hiç kan dökmeden bu mukaddes şehre girdiler. Tarihler 1073'ü gösteriyordu. İlk cuma namazında Sultan Melikşah ve Abbasi Halifesi adına Sünni usulde hutbe okundu. Türklerin Kudüs hakimiyeti böylelikle başlamış oldu, Filistin'de Büyük Selçuklulara bağlı vassal bir Türkmen Devleti kurulmuştu ve bu devletin başkenti Kudüs'tü.
Sayfa 57 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Beni en çok üzen şeylerden biri, ne zaman Kudüs'e gitsem ve oradan sosyal medya paylaşımları yapsam, yazılan her on mesajdan ikisi, “Bırakın bu Arap topraklarını, yeter bu Arap seviciliği” türünden gelmektedir. Birileri son bir asırdır bizlere, “Orta Doğu Arap'ın, Balkanlar Yunan'ın, Bulgar'ın” diyerek bin yıla yakın bir mirası fevkalade bir şekilde unutturmayı başarmış!
Malazgirt Savaşı Sonrası
Nihayetinde 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi ile Doğu Roma'nın beli kırılmış oldu. Şimdi ikinci düşman ile ilgilenebilir, Fatımilerin üzerine yürüyebilirdi. 1072'deki talihsiz ölümü ile Alparslan'ın Fatımi seferi başlamadan bitti. Yerine geçen oğlu Sultan Melikşah ise Filistin ve Suriye meselesini çözmek için Atsız adında bir Türkmen beyini görevlendirdi.
nasıl bir çeviriyse olayların içine sürüklüyor adeta tarih romanı
“Sultan Mehmed’in ordusu Ankara’da toplanmıştı. Amir Bek geri dönmek istedi, ama Karamanoğlu bunu önledi ve dedi ki: Sultan benim bütün ülkemi elimden aldı, şimdi geri vermeli, o zaman Amir Bek ordusuyla Ankara’ya doğru yola koyuldu. Orada karşısındaki orduyla savaşa tutuştu, yenildi. Askerleri de kaçtı, Hasan’ın sürüleri, düşmanın yörelerinde Moğolların yaptıklarına benzer zulüm ve vahşette bulundular. Tokat kentini yerle bir edip halkını işkenceyle öldürdüler. Yenik düşen Akkoyunlu birlikleri Hasan’ın öğüdü üzere Suriye’ye sığınmaya çalıştılar, “çünkü onlar bizim dostumuz.” Ancak Suriyelilerin bu Türkmen yığınlarına hiç de sempati besledikleri yoktu, hatta onları soyup soğana çevirdikten sonra Halep’e yollayıp bir mağaraya tıktılar “ve orada hayvanlar gibi doğradılar.” “Batı Avrupalıların 16. yüzyıl sonlarına kadar Türk despotluğuna Asyalının direnme gücü olarak gördükleri Karamanlılara karşı Mehmed ilk darbeyi 1473’te indirdi. Karamanoğlu, Sultan’a teslim olmaktan başka çare bulamadı. Mehmed ikinci bir darbeyle Hasan’ı Doğu Anadolu’dan fırlatıp attı. 11.8.1473’te Mehmed onun ordusunun hemen hemen tümünü başkentte yok etti. Akkoyunlu ordusunda topçunun olmayışı ve örgütlenmesindeki köhnelik yenilginin baş nedeniydi. 1475’teki ikinci bir yenilgi Şah’ın tüm yayılma planlarını mezara gömdü.”
Malazgirt Savaşı'nın Sonuçları
Malazgirt Savaşı'ndan sonra hepimizin bildiği üzere artık Anadolu toprakları Selçuklu fetihlerine daha elverişli hâle gelmiştir. Sultan Alparslan, Malazgirtte omuz omuza savaştığı beylerine Anadolu'da yerler ihdas etmiş, buraları kendilerine yurt yapma izni vermişti. Bu zaferle birlikte Avrupalılar Türklere hiç olmadığı kadar dikkat kesilmişti. Bundan böyle kendilerine ve dinlerine karşı en büyük düşman olarak gördükleri Türklere karşı daima silahlarını hazırlayacaklar, art arda gerçekleştirecekleri Haçlı Seferleri'nde Türkleri de hedef tahtasına koyacaklardı. Doğu Roma İmparatorluğu Türklerin gücünü ve hedeflerini artık çok iyi biliyordu ama iş işten geçmişti. Bundan sonra Anadolu'nun müdafaası adına kısa süreli savaşlar olacak, belli zamanlarda kurulan ittifaklardan sonra yeniden savaşlar olacak, ne var ki Anadolu'nun Türkler tarafından fethi kaçınılmaz bir şekilde gerçekleşecekti.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.