Büyük Vuruş
Kör bir adamla renkler üzerine konuşmak gibi bir şeydi.
Sayfa 415·Kitabı okudu
Nasibine Yürü, Oturup Bekleme!
Bazı kapılar, sabırla çalınan ellerle aralanır. Bazı dualara, dizlerin yorulması, seccadelerin ıslanmasıyla icâbet olunur. Hayat, emekle yoğrulmuş bir yolculuktur; yürümeyene yol görünmez. İnsan
Sayfa 49·Kitabı okudu
Reklam
310 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Postmodernlik ve Hoşnutsuzlukları, Polonyalı sosyolog Zygmunt Bauman’ ın toplumsal düzenin modernlikten postmodernliğe geçişini birey, toplum ve iktidar ilişkileri üzerinden incelediği eseridir.
Postmodernlik ve Hoşnutsuzlukları
Postmodernlik ve HoşnutsuzluklarıZygmunt Bauman · Ayrıntı Yayınları · 200046 okunma
192 syf.
9/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Nefretle iç içe geçmiş delicesine bir sevgi. Belki de, o nefret ediş büyük bir sevginin (sahip olmak isteyişin) bir şekilde evrilmiş hali değil mi?Kolay olmayan bir ilişkide, hele de seven o birisinin geçmişi çok sıkıntılar ile doluysa ve varoluş biçimi sıradışı ise ilgisi daha doğrusu sevgisi, sevmesini dışa vuruş tarzı büyük risk barındırmıyor mu? Varlık içinde büyümüş, narin, kırılgan, ama güzel bir kızla (kahramanımız bu kızdan ölesiye nefret ediyor) evlenmiş bir adama aşık olan, yokluk, trajedi, ebeveyn kaybı yaşamış bir tiyatrocu kadının sevdiğine seslenişi. Aslında bu sesleniş, ilişki döneminde söylemek isteyip de söyleyemediği her şeye dair bir itiraf. Bu sefer de kısa da olsa Macar tarihinin ikinci Dünya harbi ve Rus istilası dönemlerine ait bilgiler ile süslenmiş, botanik, tiyatro gibi konularda da araştırma yapılarak kaleme alınmış bir eser. Dn: Söylenecekler söylemesi gerektiği anda söylenmeli. Çok geç olabilir!!
Yavru Ceylan
Yavru CeylanMagda Szabo · Yapı Kredi Yayınları · 2022526 okunma
96 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Ahmet Mithat’ın diline alışmak başta zorlayıcıydı. Özellikle karakterler arasındaki diyaloglar yorucuydu. Ancak yazarın doğrudan konuştuğu anlar bambaşkaydı: ironik, muzip, zeki. O anlattığında sayfalar adeta ışıldıyordu. Keşke sadece o anlatsa diye düşündüm yer yer. Ama verdiği mesajın ağırlığı, karakterlerin ağzından aktarılınca daha yerli yerine oturmuş. Yüzeyde bir efendinin, bir çingeneye duyduğu aşk gibi görünse de bu kitap, çok daha fazlasını anlatıyor. Asıl konu, toplumun dışladığı bir kimliğe karşı kurulan üstünlük ilişkisi. Eğitim bahanesiyle başlayan yakınlık, zamanla duygulara dönüşüyor ama efendi sınıfı mensubu adam bunu kendine bile itiraf edemiyor. Kadın ise, eğitimle değişiyor, gelişiyor, bir hanımefendiye dönüşüyor. Ancak bu “dönüşüm”, toplumun ön yargılarını aşmaya yetmiyor. Ve sonra… Tüm satırların, duyguların, çelişkilerin biriktiği yerde öyle bir an geliyor ki, okur olarak kalakalıyorsunuz. Ne yapacağını bilemeyen karakterlerin o çaresizliği, kendini toplumun ellerine teslim etmiş insanların o sessiz çırpınışı… Ahmet Mithat öyle bir ters vuruş yaparak sessizlik sayfalardan odanıza kadar yayılıyor. O final, romanın asıl gücü. Ve son olarak… Bir hatayı daha büyük bir hatayla düzeltmeye kalkışmak o hatadan daha korkunç neticelere yol açar." sayfa94 Aklın, kalbin ve ruhun yaptığın eylemin doğruluğunu onaylıyorsa, kim ne derse desin, o yolda yürümelisin.
Çingene
ÇingeneAhmet Mithat Efendi · İş Bankası Kültür Yayınları · 20243,310 okunma
Reklam
380 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.