Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Filizler zor büyüyor çünkü su ve ışık yetersiz, yeterli olsa da büyümek olanaksız çünkü büyümek bilmek bir tek olanaksızlığı, yaşamın, ölümün, öncenin, sonranın. Geceler oluyor, her şey birbirine dönüşüyor, canlı cansıza cansız canlıya, ozanlar evleri basıyorlar bir yerde, bir başka yerde elele tutuşup kuyulara atlıyorlar saydam sularla doldurulmuş. Sonra yine bir bulanıklık, bir bulanıklık... Bütün bunlar oluyor Ferda her gün, ince ince teğelleniyor bir yerlerime yaşam iğnesiyle, teğellerle donanıyorum yeni bir gece yeni bir gün için. Adlardan nefret ediyorum, kimliklerden... Çünkü ben kendimi kendime ve başkalarına ve her şeye öyle çok veriyorum ki (kendim için kendimden kendiliğimden)"
“Büyümek isteyen çocuklar tanıdım ben. Şimdi hepsi büyüdü ve yeniden çocuk olmak istiyorlar. Yarınlara mutsuz, hep daha mutsuz nesiller yetiştiriyoruz. Bu mutsuz nesiller ise, yaşadığımız dünyayı daha güzel bir yer yapmayacak...”
Sayfa 218Kitabı okudu
Reklam
Artık ben çiçek gibi büyümek ve tomurcuklanmakta özgürdüm .
Sayfa 85 - Yakamoz YayınlarıKitabı okudu
Nursel Duruel: Geyikler, Annem ve Almanya
Ağlamayacağım artık. Ben bir su damlasıyım. İnatçı bir su damlasıyım. Büyümek için savaşacağım. Mutlu düşleri gerçekleştirmek için savaşacağım.
Sayfa 334Kitabı okudu
Ah be Hakkı Celis
Yalnız büyümek değil, ihtiyarladım bile, Seniha Abla, dedi. Siz çok gezdiniz, çok gördünüz. Fakat ben çok düşündüm, çok hissettim. O kadar ki, bütün fikirler, bütün hisler bana şimdi yavan geliyor. Siz bu bezginliğe vasıl oldunuz mu? Nerede? Her tarafınızdan arzu, emel, gençlik fışkırıyor, şimdi 'haydi!' deseler bir seneden beri yaptığınız seyahatleri aynı iştiha ile tekrar edebileceksiniz. Fakat, ben düşündüklerimi tekrar düşünmek, hissettiklerimi tekrar hissetmek istemeyeceğim. Seniha abla, bizi pişiren ıstıraptır; gezip görmek değildir. Sizden evvel kaç kişi Avrupa'ya gitti geldi. Bunların bazılarının kıyafetlerinde epeyce değişiklik gördüm, fakat ruhlarında ne değişti; bilmiyorum. Bunlar bize oradan, başlarında bir acayip sarhoşluk ve gözlerinde safiyane bir hayretle avdet ettiler. Seniha abla, siz de bunlardan biri misiniz?
Sayfa 164Kitabı okudu
“Hastaydım, kafam yorgun, ruhum umutsuz, gövdem acılar içindeydi. Tanrı’nın hiç değilse manevi enerji ve güçlü bir şefkat içgüdüsüyle donatmış olduğu ben, en acı bir cesaretsizlik çukurunun dibine düşmüştüm ve çok öl­dürücü bir zehirin, soluk alamayan kalbime dolduğunu duyuyordum. Yaylada üç ay geçirdim.. O güzel yöreyi bilirsiniz, insanın ruhu kendi içine döner ve eş­siz bir dinlenmenin tadına varır, her şey dinginlik ve huzur yaratır, orada, Tanrı’nın kusursuz yaratımı önünde, ruhunuz örf ve adetlerin boyunduruğundan kurtulur, toplumu unutur, toplumun el kol bağlayan zincirlerini gevşetir yeni­lenmiş bir gençliğin gücüyle.. Orada her düşünce duaya dönüşür, taze ve özgür doğa ile uyum içinde olmayan her şey bırakır yüreği. Ah, orada yorgun ruhlar huzur bulur, bitkin insan gençlik gücüne yeniden kavuşur. Hastalık günlerimi böyle geçirdim işte... Sonra akşamlar! 'Ayaklarını küller arasına uza­tıp kocaman ocağın önünde oturmak, bacadaki bir çatlaktan sanki beni çağırır­mış gibi ışınlarını gönderen yıldıza bakıp durmak, ya da derin düşlere dalarak ateşe bakmak, alevlerin yükselip, titreyip, kazanı, ateşten dilleriyle yalamak için birbirleriyle sanki yarışmalarını seyretmek ve düşünmek.. İnsan yaşamı da budur, diye: Doğmak, çalışmak, sevmek, büyümek ve yok olmak.”
Reklam
Hem neden ölümsüzlüğe sahip olmak isteyesin ki?" diye sordu. "Nasıl istemeyesin?!" dedim karşı çıkarak. "Bir mum gibi sönmek mi istiyorsun? Varlığını sürdürmek, sürekli olarak gelişmek, büyümek ve ne bileyim, sonsuza kadar mutlu olmak istemez misin?" "Açıkçası, hayır," dedi. "Hiç istemem hem de. Ben çocuğumun ve onun çocuğun varlığını sürdürmesini isterim, ki öyle de olacak. Neden böyle bir şey isteyeyim ki?" "Ama Cennet bu!" diye israr ettim. "Huzur, Güzellik, Rahatlık ve Sevgi var burada, hem de Tanrı'nın yanında olacaksın." Daha önce din konusunda hiç bu kadar dil döktüğümü hatırlamıyorum. Lanetlenme konusunda dehşete düşmüş, Kurtuluş'un adaletini sorgulamış olabilirdi fakat Ölümsüzlük kesinlikle asil bir inançtı. "Ah, Van," dedi ellerini bana uzatarak. "Ah Van, hayatım! Bu konuda böylesine derin hislerin olması ne harika! Elbette bizim istediğimiz de bu, Huzur, Güzellik, Rahatlık ve Sevgi, ve Tanrı'nın yanında olmak! İlerleme de tabii, unutma, her zaman ama her zaman Gelişmek gerek. Bizim dinimiz de bizim bunları istememizi ve bunlar için çalışmamızı öğütlüyor, öyle de yapıyoruz zaten." "Ama sizinki BURASI için geçerli," dedim, "sadece dünyadaki hayat için." "Ee? Siz de ülkenizde, sevgiye ve hizmete dayalı o güzel dininizi bu hayat için, dünyadaki hayat için yaşamıyor musunuz?"
Sayfa 169Kitabı okudu
Büyümek kaçınılmazdı ancak olgunlaşmak çaba isterdi ve nasip işiydi.
Ailemle vakit geçirdiğim zamanlar tam bir saçmalık. Hiçbir şey değişmedi. Babam hala içiyor. Annem hala hırslarına yenik bir insan. Fakat konuşmalarımızı duysanız sanki örnek aileyiz. Geçmişte olanları hatırlayan bir tek ben miyim? Gerçeği tek bilen? Ağzımı açıp tek kelime söylemiyorum o yüzden aslında bir şey fark etmiyor. Ben de onlar kadar yapmacık davranıyorum. Sanki hala bir gün her şey düzelecek diye bir umudum var ve bu hayelden vazgeçmek istemiyorum. Belki de numara yapmaya devam edersek sonunda gerçekten gayet normal bir aile olmayı başarabiliriz.
Sayfa 139Kitabı okudu
754 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.