Ah be Hakkı Celis
Yalnız büyümek değil, ihtiyarladım bile, Seniha Abla, dedi. Siz çok gezdiniz, çok gördünüz. Fakat ben çok düşündüm, çok hissettim. O kadar ki, bütün fikirler, bütün hisler bana şimdi yavan geliyor. Siz bu bezginliğe vasıl oldunuz mu? Nerede? Her tarafınızdan arzu, emel, gençlik fışkırıyor, şimdi 'haydi!' deseler bir seneden beri yaptığınız seyahatleri aynı iştiha ile tekrar edebileceksiniz. Fakat, ben düşündüklerimi tekrar düşünmek, hissettiklerimi tekrar hissetmek istemeyeceğim. Seniha abla, bizi pişiren ıstıraptır; gezip görmek değildir. Sizden evvel kaç kişi Avrupa'ya gitti geldi. Bunların bazılarının kıyafetlerinde epeyce değişiklik gördüm, fakat ruhlarında ne değişti; bilmiyorum. Bunlar bize oradan, başlarında bir acayip sarhoşluk ve gözlerinde safiyane bir hayretle avdet ettiler. Seniha abla, siz de bunlardan biri misiniz?
168 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 3 days
İnsanlık tarihi ve kişisel tarihimizin kesiştiği anlar vardır. Birinin hayali diğerinin kabusu olabildiği gibi tarihin akışını değiştirir. Kırılma noktaları çoğu zaman ortak bilinç dışının dışa vurumudur. Pek çok fikir önceden düşünülmüş veya hayal edilmiş olabilir. Bir uzay bilim kurgu dizisindeki ileri dönük bir hayali ürün gerçek olabilir.
Alo, Harika Hanım Nasılsınız?
Alo, Harika Hanım Nasılsınız?Tarık Dursun K. · Yapı Kredı Yayınları · 2019125 okunma
Reklam
435 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 19 hours
"Boktan bir kasabada, boktan bir evde, daha da boktan bir anneyle büyümek size bağımsız olmayı öğretir. Shallow Hill çeteler, fahişeler ve evsizler için bir üreme alanıdır. Hayatta kalmayı öğrendim. Ama insani bağlardan yoksunum. Selamlar, ben Leyla. Bu yazarın en iyi özelliği her zaman sinirlerinizi gerim gerim geren kitaplar
Shallow River
Shallow RiverH.D. Carlton · Independently published · 20211 okunma
“Hastaydım, kafam yorgun, ruhum umutsuz, gövdem acılar içindeydi. Tanrı’nın hiç değilse manevi enerji ve güçlü bir şefkat içgüdüsüyle donatmış olduğu ben, en acı bir cesaretsizlik çukurunun dibine düşmüştüm ve çok öl­dürücü bir zehirin, soluk alamayan kalbime dolduğunu duyuyordum. Yaylada üç ay geçirdim.. O güzel yöreyi bilirsiniz, insanın ruhu kendi içine döner ve eş­siz bir dinlenmenin tadına varır, her şey dinginlik ve huzur yaratır, orada, Tanrı’nın kusursuz yaratımı önünde, ruhunuz örf ve adetlerin boyunduruğundan kurtulur, toplumu unutur, toplumun el kol bağlayan zincirlerini gevşetir yeni­lenmiş bir gençliğin gücüyle.. Orada her düşünce duaya dönüşür, taze ve özgür doğa ile uyum içinde olmayan her şey bırakır yüreği. Ah, orada yorgun ruhlar huzur bulur, bitkin insan gençlik gücüne yeniden kavuşur. Hastalık günlerimi böyle geçirdim işte... Sonra akşamlar! 'Ayaklarını küller arasına uza­tıp kocaman ocağın önünde oturmak, bacadaki bir çatlaktan sanki beni çağırır­mış gibi ışınlarını gönderen yıldıza bakıp durmak, ya da derin düşlere dalarak ateşe bakmak, alevlerin yükselip, titreyip, kazanı, ateşten dilleriyle yalamak için birbirleriyle sanki yarışmalarını seyretmek ve düşünmek.. İnsan yaşamı da budur, diye: Doğmak, çalışmak, sevmek, büyümek ve yok olmak.”
Hem neden ölümsüzlüğe sahip olmak isteyesin ki?" diye sordu. "Nasıl istemeyesin?!" dedim karşı çıkarak. "Bir mum gibi sönmek mi istiyorsun? Varlığını sürdürmek, sürekli olarak gelişmek, büyümek ve ne bileyim, sonsuza kadar mutlu olmak istemez misin?" "Açıkçası, hayır," dedi. "Hiç istemem hem de. Ben çocuğumun ve onun çocuğun varlığını sürdürmesini isterim, ki öyle de olacak. Neden böyle bir şey isteyeyim ki?" "Ama Cennet bu!" diye israr ettim. "Huzur, Güzellik, Rahatlık ve Sevgi var burada, hem de Tanrı'nın yanında olacaksın." Daha önce din konusunda hiç bu kadar dil döktüğümü hatırlamıyorum. Lanetlenme konusunda dehşete düşmüş, Kurtuluş'un adaletini sorgulamış olabilirdi fakat Ölümsüzlük kesinlikle asil bir inançtı. "Ah, Van," dedi ellerini bana uzatarak. "Ah Van, hayatım! Bu konuda böylesine derin hislerin olması ne harika! Elbette bizim istediğimiz de bu, Huzur, Güzellik, Rahatlık ve Sevgi, ve Tanrı'nın yanında olmak! İlerleme de tabii, unutma, her zaman ama her zaman Gelişmek gerek. Bizim dinimiz de bizim bunları istememizi ve bunlar için çalışmamızı öğütlüyor, öyle de yapıyoruz zaten." "Ama sizinki BURASI için geçerli," dedim, "sadece dünyadaki hayat için." "Ee? Siz de ülkenizde, sevgiye ve hizmete dayalı o güzel dininizi bu hayat için, dünyadaki hayat için yaşamıyor musunuz?"
Sayfa 169Kitabı okudu
Büyümek kaçınılmazdı ancak olgunlaşmak çaba isterdi ve nasip işiydi.
Reklam
Ailemle vakit geçirdiğim zamanlar tam bir saçmalık. Hiçbir şey değişmedi. Babam hala içiyor. Annem hala hırslarına yenik bir insan. Fakat konuşmalarımızı duysanız sanki örnek aileyiz. Geçmişte olanları hatırlayan bir tek ben miyim? Gerçeği tek bilen? Ağzımı açıp tek kelime söylemiyorum o yüzden aslında bir şey fark etmiyor. Ben de onlar kadar yapmacık davranıyorum. Sanki hala bir gün her şey düzelecek diye bir umudum var ve bu hayelden vazgeçmek istemiyorum. Belki de numara yapmaya devam edersek sonunda gerçekten gayet normal bir aile olmayı başarabiliriz.
Sayfa 139Kitabı okudu
Aile kuralıydı: "Sana maliyeti ne olursa olsun, insanlara yardım et." Glenn bu ihtiyacı evliliğine de taşımıştı. Babasını, annesini ve alkolik eşini kurtarmaya adamıştı hayatını. Glenn kendi kendine bu tavrına sövüp sayıyordu ama bir yandan da kendisini kurtaramıyordu. Çocukken kimse beni istemezdi ama şimdi nasıl olduysa ben onlara bakmak zorundayım. Bu çıldırtıyor beni. Ne yaparsam yapayım, geçmişi ve gerçekleri değiştirmez. Nefret ediyorum ama bir yandan da başka nasıl davranabilirim bilemiyorum.
Hatırlıyorum Artık Asla Değişmedin
Tek bir an, paramparça Bir zerresi bende, taşımaktayım Birkaç ihtimal mümkündür, Birçok derinlikte kazımaktayım Birkaç sene değil bin yıllara yayılmış Tek bir an, paramparça Hissetmeyene kadar yalnız kalacağımı,
64 syf.
7/10 puan verdi
Bir Kadın, Annie Ernaux’un annesini anmak için yazdığı bir metin. Roman ya da yaşam öyküsü değil, yazarın “ bu dünyadan annem geçti” demesinin bir yolu, unutulmasın istiyoruz çünkü sevdiğimiz ölünce. “Annem hakkında yazıyorum çünkü onu dünyaya getirme sırası sanırım bende “ diyor zaten Ernaux. Mümkün olabildiği kadar. Hayatta kalanın tutunuşu gibi. Arkada kalan olmak hiç kolay değil. Metin çok kısa, 53 sayfa. Kısalığına rağmen her cümle anneye , ilişkiye ve toplumsal yaşama dair çok güçlü bir anlatış sunuyor. Ernaux annemle vedalaşıyorum diye çıplaklığından ödün vermiyor, neyse o. Neyse ben sadede geleyim. Ben kitabı okurken evlat rolüme değil de anne rolüme gittim daha çok. Hayatımızın bu değişim döneminde nasıl gitmem… Can, sanırım büyümek yokluğunu hissettiklerimizin peşine düştüğümüz bir serüven çoğu zaman ya da bir yandan diyelim ve ebeveynlik de bunun için öyle uygun bir araç ki… Bundan azade bir ebeveynlik mümkün mü, bilemiyorum. Elimizden geldiğince yenik düşmemeye çalışıyoruz ama en temel kararlarımızda en baskın olan yine yokluğunu hissettiklerimiz ve kaygısını büyüttüklerimiz oluyor. Acaip bir şey. Ebeveynlik bu yüzden çok zor, en zor yanı bu, zihnini ve deneyimlerini asla susturamıyorsun. Bu arada susturabilseydin zenginleştiren kısmı da giderdi :) Benimle ilgili en sevdiğin ve benimle ilgili en sevmediğim şeyler aynı kaynaktan besleniyor sonuçta. Çocukluğuna indiğin zamanlarda hatırla bunu 2.kitabıyla Annie Ernaux’la samimiyetimiz arttı ama biraz da yetmedi. Devam…
Bir Kadın
Bir KadınAnnie Ernaux · Can Yayınları · 20231,592 okunma
Reklam
‘ Ama ben , yerinde bir annenin olması gereken büyük bir boşlukla büyümek zorunda kaldım . Ve hala içimde o büyük delikle yaşıyorum. ‘
Sayfa 75
♤Hayat bambaşka bir şey… o, bizim bildiğimiz gibi, doğmak, büyümek ve ölmekten ibaret değildi. İşte ben, bu doğumla ölüm arasındaki kısacık ömrü, basit ve değersiz kıymetlere bağışlayan insanlardan kaçtım.
Kim bilir, kim bilebilir ne güzel bir histir tam olmak? sıradan bir ailede dünyaya gelme kaderiyle taçlanmak. orada güvende büyümek sancısız acısız korkusuz. sahi korkmamak nasıl bir histir kim bilir, kim bilebilir? sobanın yanında hep birlikte yenen akşam yemekleri şubat sonlarında. bahara çok yakın. oracıkta, anne, baba, çocuklar ve sıcak yemekler hep bir arada. ödevlerini tamamlamış bir çocukluk neşesiyle. şakalar ve bilmeceler eşliğinde. önce dört ayaklı, sonra iki, sonra üç ayaklı olan kimdir? kimdir? kimdir? ben cevap vereceğim. Hayır ben. insan. insandır. İnsan insanın ilacıdır. başka bir dünyada, başka bir ülkede, başka bir şehirde, başka bir sokakta, başka bir evde insan insanın ilacıdır. iyi gelir yan yana durmak. hep bir arada. hiç yıkılmayacakmış gibi. hep sonsuzmuş gibi, orada, kadim. bir arada. beraber ve mutlu. kim bilir, kim bilebilir sıradan bir ailede büyümenin verdiği o dünyalara sığmaz güveni. kim bilebilir… annenin asla delirmeyeceğini, babanın her akşam eve döneceğini ve kardeşinin hiç terk etmeyeceğini bu kabuğu? öyle sarsılmaz bir inanç. öyle keskin bir bilgi. ve genç kız olmak o kabukta, yeryüzünün tek ele geçirilmez kabuğu, duvarları 5 metre kalın, çatlamaz, kırılmaz. dışarıdan ve içeriden ve hatta derinde hiçbir düşmanın yıkamayacağı o iç dünyada büyümek, ağaçlar hep aynı yerde, duvarlar hep aynı kalınlıkta, bahçe desen bahçe, uyku desen uyku. var olmak böyle bir şey olmalı. kim bilebilir?
...Ama ben, yerinde bir annenin olması gereken büyük bir boşlukla büyümek zorunda kaldım. Ve hâlâ içimde o büyük delikle yaşıyorum.
Gençlik nedir sahi? Kaybettiğimiz koca bir ömrün sonu, özlenen çocukluğunun hasretiyle geçen demler arasında biten umutların mı ? Ben gençliği yaşayamadım ki anlayayım. Yıllarca anlamamıştım yaşadığım hayatın sebebini bir şeyler tükezliyordu beni hissediyordu kalbim. Kendimi tanıdığımda ömrümün 14 yılı bitmişti anlamıştım neyi kaybettiğimi . Çocukluğunu dahi yaşayamadan ömrünü sonlandıran bir kız çocuğuyum işte. Alıştım, bedenimden önce kalbim büyümek zorunda kaldı. Yüreğim çocukluğuma hasret. Ben sevdim kendimi herkesin eksik gördüğü yanımla en çok ben kendimi sevdim.Sonra küçük bir çocuk sevinciyle hayaller kurmaya başladım yaşayamadım hiçbir hayalimi, hep eksiklerimle savaşmak istedim her şeye ve herkese rağmen sevdim kendimi. Kaderin önüne geçilmiyor ama yaşamak ve yaşatmak bizim elimizde. Kursağımda bırakıldı her şey. Sonra mı? kendime bir dünya yarattım işte kitaplar en yakınım. Artık en büyük hayalim, Odamda radyodan çalan eski bir şarkı ve daktiloma kahramanı olduğum bir hikayenin sonunu yazmak. Bende herkes gibi bir kulum işte fazlası gibi eksiği de bulunmayan bir kul
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.