Bir insana bir ömür boyu seni seveceğini söylemek, bir mumun bir ömür boyu yanacağını iddia etmesi gibidir.
Aşk günümüzde öyle bir yere geldi ki neredeyse anlamını yitirdi.
pablo neruda: "iyi insanlar kırıldıkça içine kapanır, dışarıdan bakanlar ukala zanneder." diyor
ve dostoyevski ekliyor:
"insanlar seni çözemedikleri zaman ön yargılarını kullanırlar.”
çünkü;
" kimselerin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya"
“Kendimi ne kadar manasız şeylerle üzdüğümü anlıyor, bütün kabahati hayalperestliğimde, kendi içime kapanıp kuruntu yapmamda buluyordum. Fakat artık değişecektim...”
"Onlara rahatlıkla acıyabilirdim, çok küçük ve umutsuzdular. Korkuyorlardı. Bu yüzden, başkalarına bağımlıydılar. Ama bunu yapamadım. Çünkü acıyan bir bakışın bir zamanlar canımı ne kadar acıttığını hatırlayabiliyordum. Acımak yerine, sempati ve yakınlık duymaya, hatta garip yüzlerinin ve gergin vücutlarının arkasında yatan gerçek kişiliklerini görmeye ve hissetmeye çalıştım. Çarpık kas ve kemiklerin ötesindeki hapsedilmiş zihinlerini görmemi sağlayan kardeşçe bir duyguydu bu. Hapishane parmaklıkları arkasına kapatılmış tek kişinin ben olmadığımı görmüştüm."
Zavallı kız! Çok güzel dişleri vardı, onları göstermek için gülmeyi severdi. Oysa gülmeyi seven ağlamaya doğru yol alır; güzel dişler güzel gözleri mahveder.
İnsanlar birbirinin maddi yardımlarına ve paralarına değil, sevgilerine ve alakalarına muhtaçtırlar. Bu olmadıktan sonra, aile sahibi olmanın hakiki ismi, 'birtakım yabancılar beslemekti.'
Bir kitabı okurken geçen iki saatin, ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.
"Eğer aşıksan ve sevdiğin kişiden telefon bekliyorsan,belki bütün akşam boyunca onun aramadığını işitirsin.Her an farkına vardığın şey telefonun çalmadığır.Onu istasyonda karşılayacaksan ve perondaki yığınla insan arasında bir türlü göremiyorsan,o zaman bütün o insanları da görmezsin bile.Senin için hiçbir önem taşımazlar,sadece rahatsız ederler.Hatta çirkin ve tiksindirici bulabilirsin onları.Öyle her tarafı kaplarlar boşuna.Tek bildiğin,onum ortalıkta görünmediğidir."
Kitabı kitapyurdu nun indirim kampanyasından almıştım. Hint filmlerini cook severim ve ilk defa hintli bir yazardan bir kitap okudum. Içerisinde geçen hint unsurları çok hoşuma gitti fakat kitabı genel anlamda malesef ki beğenmedim. Kitabın başlangıcı aslında çok guzeldi. Keşke yazar depremzedelerin hikayelerine değil de içinde bulundukları duruma yoğunlaşıp o yaşadıkları şeyleri bize anlatsaydı. Deprem esansında binada mahsur kalan insanların başından geçen müthiş hikayeleri anlatmaları isteniyor ve bu durum biraz sıkıcı. En beğendiğim hikaye malathi ye ait hikâyenin sonunda kahkaha attım;) ama onun dışında malesefff herkese iyi aksamalar
Keyifli okumalar
Müthiş Bir ŞeyChitra Divakaruni · Pegasus Yayınları · 2015151 okunma