İÖ 450 civarında mısıra seyahat eden yunan tarihçi ve coğrafyacı Heredot bu ülkeye 'Nil'in Armağını' adını vermiş ve böylece nehrin, ülkenin hayat damarı olduğu gerçeğini isabetli bir şekilde tanımlamıştı.
Vakur bir sükutla kol bandımın dikişlerini bıçağımla kopardım ve üzerine gümüş iplikle işlenmiş "Adolf Hitler" adına son kez baktım. Kol bandını bir ağacın dalına, yoldaşlarımınkine yakın bir yere astım. Yakına da silahlarım ile künyemi ve onlarla birlikte savaşla ziyan olan gençliğimi gömdüm.
Yüzümü yüzüne yaklaştırdım."Sen de beni özledin mi ?" diye fısıldadım.
Gözlerini açtı, masmavi gözleri gittikçe koyulaşırken tutkuyla ağırlaştı."Çok" dedi usulca. "Kelimelere dökmeye yetemiyceğim kadar çok."
Bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazan hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş. Gene bu akşam anladım ki, onu kaybettikten sonra, ben dünyada ancak kof bir ceviz tanesi gibi yuvarlanıp sürüklenebilirim.
Kupkuru vücudu ile çalışma odasında ayakta durmuş, hazinelerini seyrediyordu. Hazineleri mi? Bunlar karmakarışık bir halde odayı dolduran kitap yığınları idi.