Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Beyza Yüksel

Günümüz insanları, Nuh aleyhisselâmın devrinde yaşayan insanlar gibiler. Allah'a çağrıldıkça kaçıyorlar, tövbeye davet edildikçe isyana dalıyorlar. Bir de dinle alay ediyorlar, buyurdu.
Reklam
Bazı âfetler, insanları uyandırmak, Allah'ı hatırlatmak ve hak yola döndürmek içindir. İnsanlar çok isyan ediyorlar, hevâlarına uyuyorlar. Allah'ın dini bütün olarak hiçbir yerde yaşanmıyor. Din, sadece bir kısım insanların yaşaması yeterli değildir. Hal böyle iken dualar nasıl kabul edilir? Sonra insanlar istediklerini de yine nefisleri için istiyorlar. Daha fazla isyana dalmak için fırsat arıyorlar.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Her ne iş yaparsanız yapın önce niyetinizi kontrol edin ve her ne iş yaparsanız yapın niyetiniz Allah [celle celâluhû] rızası olsun.
Sizler niyetlerinizi Allah için güzel yapın ki her işiniz güzel olsun, sonu hayır olsun. Kulun güzel niyetini Allah bilsin yeter.
Reklam
Bütün dünya küfür denizi olmuş, bu küfür denizi içerisinde sâdâtın yolu Nuh aleyhisselâmın gemisi gibidir.
Niyetimizi daima kontrol etmemiz lazım. Kibir, gurur gibi hasletlere karşı dikkatli olmamız lazım. Bütün ameller güzel bir niyetle salih amele döner.
Reklam
İnsan sabahleyin kalkarken, abdest alırken, elbiseyi giyerken kalbinden niyet etse -o da bir dakika bile sürmez- 'Yâ Rabbi, ben senin rızan için çalışıyorum. Sen rezzâk-ı mutlaksın (bütün mahlûkatın rızkını verirsin); çalışsam da çalışmasam da rızkımı verirsin. Çünkü vaat etmişsin. Ama çalışmayı, aile efradımızın ihtiyacını görmeyi üzerimize vâcip kılmışsın. Yâ Rabbi ben, vâcip kıldığın bu sorumluluğu üzerimden kaldırmak için çalışıyorum' derse, insan sanki camide alnını secdeye koyup akşama kadar ibadet etmiş gibi hayır sahibi olur.
İnsana dünya da lazımdır. Ancak niyet, Allah rızası olursa ibadet yerine geçer. Allah'ın rızasını kazanmak niyetiyle yapılan bir iş, dünyalık dahi olsa o iş dünyalık sayılmaz. İnsan ne iş yaparsa yapsın Allah rızası için yaparsa hem dünya hem de ahiret işlerini yapmış olur. Biz öyle yapıyoruz, sizin de öyle yapmanızı istiyoruz.
Şeyh Muhammed Said el-Cezerî [kuddise sırruhû] şöyle buyurmuştur: "Arkadaş, salih arkadaşının kalbinden kendisine sirayet eden şeyi hisseder. Tabiatlar birbirinden etkilendiğine göre kuşkusuz nurlu kalpler de birbirinden etkilenir ve susan arkadaşından bile fayda görür. Bu fayda, halinin arkadaşına sirayet etmesidir. Malumdur ki biriyle arkadaşlık kuran kimse -özellikle bu arkadaşlık muhabbet ve itikad üzere kurulmuşsa- o arkadaşının sûretini zihninde canlandırması gerekir. Onu hatırladıkça onun sûretini hayal eder. Eğer bu arkadaş Allah Teâlâ'nın sevdiği dostlarından biriyse onun sûretini hayal etmek ona muhabbet duymaya sevkeder. Ona özlem duymak ve sûretini hayal etmek sevilen ve istenilen bir şeydir. Çünkü birini düşünen kimse onun vasıflarını da düşünür. Şayet vasıfları Allah Teâlâ katında sevimliyse, onun bu sıfatlarını tasvir etmeyi gerektiren onu düşünme hali de sevimlidir. Rabıtanın manası ancak budur."
Sayfa 267Kitabı okudu
Enes [radıyallahu anh] devamında şöyle dedi: Biz Resûlullah'ın [sallallahu aleyhi vesellem], 'Sen sevdiğin ile berabersin' sözüne sevindiğimiz kadar başka bir şeye sevinip ferahlık duymadık. Ben Allah Resûlü'nü, Ebû Bekir'i, Ömer'i seviyorum ve onlara olan muhabbetim vesilesiyle her ne kadar amelim onların ameli gibi olmasa da onlarla birlikte olmayı ümit ediyorum."
Sayfa 263Kitabı okudu
1.217 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.