Cansu Karabacak

"Mutluluk, mutsuz olduğunda hatırladığın bir hayalet... Yani mutluluk hiç yok aslında. Var olduğunda aklında yok. Yol olduğunda yanında yok."
Sayfa 122Kitabı okudu
Reklam
"Güneş bedenle ilgilidir. Ay ruhla. Güneş vücudundaki suyu kurutur. Ay oynar onunla. Güneş kalabalıklar içindir. Ay yalnızlar. Güneş canlılar içindir. Ay..."
" İnsan iradesini ezen iki teknik var bu kırmızı dubanın içinde: Sınırlama ve normalleme. Sana sürekli sınırlardan bahsediyorlar ki, kendinin de sınırlı olduğuna iyice inan. Normal adını verdikleri bir insan tipi ve onun yapabileceklerini belirliyorlar ki, bir tek o ortalamada rahat edebiliyor. Kırmızı dubaya ulaşamayacak olanlar aşağılık kompleksine girsin, daha ilerisini keşfedebilecek kapasitedekiler ise kafalarına göre iş görmesin."

Reader Follow Recommendations

See All
"... bu kırmızı dubayı denizin, yani özgürlüğün ortasına diken zihniyete bak! Burada yüzecek insanların yaşını, cinsiyetini, fiziksel özelliklerini, yüzme becerisini, geçmişini, kondisyon düzeyini bilmiyor. Ama kafasına göre kıyının kırk metre uzağına kocaman plastik bir küre kondurup ötesini tehlikeli ilan ediyor.
Bizzat bıçak saplamadık ya da kurşun sıkmadık diye kendimizi "masum" ilan edemeyiz.
Sayfa 205Kitabı okudu
Reklam
"Çocuklar video kamera gibidir. Yedi yaşına kadar ne çekersen yetmiş yediye kadar onu izlersin"
Sayfa 102Kitabı okudu
"Demek istediğim bazen her şeyi önemsedikçe, ona daha çok zarar veriyoruz. Bilerek değil, anlatabiliyor muyum? Çok çaba gösterdiğimiz için sevdiğimiz şeylerin canını yakıyoruz."
"Ama insanlığın doğasında bu var. Fazla düşünceliler. Sevgiyi her şeyin üzerinde tutuyorlar. Ve nihai bedeli ödüyorlar.
Sayfa 326Kitabı okudu
Aşkın üzerine katil yoktur. İlginin. İnsana özgü nezaketin. İnsanlar sevdiklerini kurtarmak için öyle büyük çaba gösteriyorlar ki, aynı hastalığına kendileri yakalanıyorlar. Teselli ediyor, yardım ediyor ve bunları yaparken hastalığı kapıyorlar. Ardından aynı süreç bu kişileri önemseyenler, onlara yardıma gelenler için başlıyor.
Sayfa 326Kitabı okudu
Solucanlar ayrım yapmazlar. Hipopotamdan yaprak bitine kadar her şeyi yerler. Beleşçiliğin doruk noktasıdırlar; birini davet edin ve sonsuza dek içeride kalırlar. Görüp görebileceğiniz en kötü misafir solucanlardır; girdiler mi çıkmak bilmezler.
Sayfa 320Kitabı okudu
Reklam
Donuk dünyamızda ilk defa olmasa da Helena, Sophia'ya; güzellik, bilgeliğe; günahkarlık, erdeme; her zaman sarsılan ve kendi hakimiyetini süren ruh, istekli olan ete karşı zaferini kazandı ve tıpkı zamanın bilgelerinin de defalarca söylediği, aynı şekilde deffalarca kanıtlanan bilgece ifade gibi; Kötülüğe karşı iyiler zarar görmeye, dindarlar günahkarlara karşı utanç duymaya ve yalancılar dürüstlerle alay etmeye başladı.
Hapishaneler iradesi zayıf insanlarla dolu.
Sayfa 179Kitabı okudu
Korku seni dürüst kılar. Korku seni güvende tutar.
Sayfa 174Kitabı okudu
Yeterince sinirlenir, öfkelenir ve korkarsanız, kontrolü kaybetmek çok ama çok kolaydı.
Sayfa 151Kitabı okudu
Ben kuş kafesinden bir fil çıkarıyorsam, siz okuyucularıma düşen, o fili kuş gibi havada uçurmak. Ama ne olur, hiç fil uçar mı, diye itiraz etmeyin.
74 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.