Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Avrupa'da cadı avının kadınlara yönelik bir sindirme hareketi olduğundan tutun, Hıristiyan kilisesinin, batıl inançları ve pagan uygulamaları yeryüzünden silme amacıyla bir cadı avı başlatmış olduğuna kadar pek çok yeni fikir üretildi. Ama Alman âlim Karl Ernst Jarcke, Avrupa tarihinde cadılıkla itham edilenlerin aslında pagan dinlerinin gereklerini yerine getirmekten başka bir şey yapmadıklarını, cadı avınınsa dini ve laik yetkililerin toplumu Hiristiyanlaştırma çabalarından başka bir şey olmadığını 1828 yılında zaten ifade etmişti.
Sayfa 68 - Doğan Kitap
“Giovanna Franca Dalla Costa’nın Un Lavoro d’amore (The Work of Love, 1978) kitabında belirttiği gibi, en önemlisi de maaşları olduğundan dolayı erkeklere kadınların karşılığı ödenmeyen ev içi emeğini denetleme, onları hizmetçi gibi kullanma ve bu işi reddederlerse onları cezalandırma gücü verildiği için çekirdek ailede şiddet her zaman bir alt metin, bir olasılık olarak mevcuttu. Erkeklerin evde kadına uyguladıkları şiddetin bugüne kadar suç sayılmamasının nedeni budur. Devletin, ebeveynlere, geleceğin işçileri halinde eğitmelerinin bir parçası olarak çocuklarını cezalandırma hakkını meşru görmesine paralel bir şekilde, ev içi görevleri yerine getirmeyi reddeden kadınlara evde şiddet uygulanması meşru sayılıp buna mahkemeler ve polisler tarafından göz yumulmuştur.”
Reklam
“Cadılıkla suçlanan kadınların maruz bırakıldıkları işkence ve infazlardan, diğer kadınlar da itaatkar ve sessiz olmak zorunda olduklarını, toplumda kabul görmek için erkeklerin suistimallerini ve ağır işlerini kabul etmek zorunda olduklarını kısa sürede öğrendiler.”
“Kadınları ‘cadılar’ olarak adlandırmak ve onlara zulmetmek, kadınların Avrupa’da ücretsiz ev içi emeğe kapatılmasının yolunu açtı. Ailenin içinde ve törende erkeklere tabi olmalarını meşrulaştırdı. Devletin, yeni işçi nesillerinin üretimini güvence altına alıp, kadınların üreme kapasitelerini denetlemesini sağladı. Böylece cadı avları, kadınların direnişine ve emek piyasasının değişen ihtiyaçlarına göre sürekli uyarlansa da günümüze kadar varlığını sürdüren özellikle kapitalist ve patriarkal bir düzen inşa etti.”
“Bütün bu bilgi üretimini ‘dedikodu’ diye etiketlemek kadınların aşağılanmasının bir parçasıdır ve demonolojistlerin kötülüğe meyilli, başkalarının zenginliğini ve gücünü kıskanan ve Şeytan’a kulak vermeye hazır klişe kadın imajını inşa etmelerinin bir devamıdır. Kadınlar bu yolla susturulmuş ve bugüne dek pek çok karar alma mekanizmasından dışlanmış, kendi deneyimlerini tanımlama ihtimalinden mahrum bırakılmış ve erkeklerin mizojinist ya da ideal kadına dair düşünceleriyle mücadele etmek zorunda bırakılmışlardır. Ama artık bilgimizi yeniden kazanıyoruz. Yakın zamanda cadılık üzerine bir toplantıda bir kadının ifade ettiği gibi, asıl büyü, ‘bildiğimizi bilmemizdir’.
“Kazıklarda yalnızca cadıların bedenleri değil, aynı zamanda kadınların toplumsal güçlerinin temeli olan geniş bir toplumsal ilişkiler dünyası ve kadınların nesiller boyunca annelerden kızlara aktardığı devasa bilgi birikimi de (bitkilere dair bilgiler, gebelikten korunma ve kürtaj yöntemleri, erkeklerin aşkını elde etmek için kullanılacak bütün büyüler) yok edildi.
Reklam
15. yüzyılın sonlarından itibaren üç yüz yıl süren cadı avı boyunca, kediler cadıların asistanı telakki ediliyordu. Hele kara kedi, zırcahil Avrupalıların nazarında kılık değiştirmiş ifritti. Zavallı kediler kulelerin tepelerinden atıldılar; baltalarla, küreklerle öldürüldüler; şatoların temellerine, duvarlarına konan harca canlı canlı karıştırıldılar... Edgar Allan Poe [1809-1849] Kara Kedi adlı meşhur hikayesinde, duvara gömülen kedi tema'sını işlemiştir. Batılılar, 'Kedili piyano' diye bir işkence aleti yapmışlardı. Uzun, kapaklı bir kutuya bir düzine kedi konuluyor, hayvancıkların kuyrukları, kutunun kenarındaki deliklerden dışarı sarkıtılarak kapak kapatılıyordu. Sonra, karanlıkta kalan kediciklerin kuyrukları şiddetle çekiliyor, yakılıyor ya da üzerlerine iğne batırılıyordu. İnsanlıktan nasipsiz vahşi mahluklar, biçarelerin acı çığlıklarından senfoni dinler gibi zevk alıyorlardı.
Sayfa 243Kitabı okudu
456 syf.
7/10 puan verdi
Ortaçağ’da Cadılık
Avrupa’nın belleğinde yüzyıllar boyunca farklı imgelerle yer ederek; masallardan çeşitli eserlere de konu olan cadılar, on binlerce masum insanın ölümüne sebep olan olan “cadı avı çağı”nda Engizisyon mahkemelerince yargılanıp cezalandırılmıştır. Hem akademik hem popüler bir dille yazılan bu kitap, eski Mısır ve İran kültürlerindeki şeytan, büyü ve demon inanışlarını ve 14.yy ile 17.yy arasındaki cadı avcılığını derin bir araştırma ile okuyucuya sunuyor. Bunun yanında kitapta yine resim sanatında cadı, demon ve şeytan tasfirlerini gözler önüne seriyor. Ortaçağdaki cadılık konusunu merak edenler ve ilgisi olanlar için tavsiye ederim.
Ortaçağ Avrupası'nda Cadılar ve Cadı Avı
Ortaçağ Avrupası'nda Cadılar ve Cadı AvıHaydar Akın · Phoenix Yayınevi · 2015129 okunma
Süpürge aynı zamanda cadının boyunduruğu altına girmiş erkeği çağrıştırır; çoğu kez çıplak cadının iki eliyle sıkıca kavradığı, bacakları arasından uzanan süpürge penisle özdeşleştirilmiştir.Sıkıca kavranan uzuv aynı zamanda cadının,erkek üzerindeki hakimiyetine de işaret etmektedir.
Sayfa 148Kitabı okudu
Pakalın cadıyı şöyle tanımlar:"Cadı, geceleri mezardan çıkarak gezdiğine inanılan hortlak demektir.Gol,kara koncolusu da denir.Eski masallarda çok geçer.Birçok milletlerin efsanelerine girmiş olan hortlak,mezardan çıkıp insanı boğan ve kanını emen dirilmiş ölü farz olunur.Cadıyla vampirin farkı cadının daha ziyade bir kocakarı şeklinde tasavvur edilmesindendir."
Sayfa 142Kitabı okudu
990 öğeden 641 ile 650 arasındakiler gösteriliyor.