B.

B. tekrar paylaştı.
Kitaplar, bir zaman bana, insanları sevmek lazım geldiğini, insanları sevince tabiatın, tabiatı sevince dünyanın sevileceğini, oradan yaşama sevinci duyulacağını öğretmiştiler. Sait Faik Abasıyanık
Sayfa 1 - Kitap Kafası
Reklam
sevgilisine yaşam öyküsünü anlatan kadın, hemen her zaman: "Küçüklüğümde..." diyerek söze başlar. Onulmaz bir özlem duyarlar o çağa. Çünkü o çağda, hem bağımsızlığın tadını çıkarmakta, hem de başlarının üstünde, iyiliklerine çalışan baba elinin varlığını hissetmekteydiler; yetişkin insanlarca korunan ve doğrulanan bu küçük kızlar, önlerinde açık bir gelecek bulunan özerk bireylerdi­ ler: şimdiyse, evlilik ya da aşk onlan yeterince koruyamamakta, şimdiki zamanın tutsağı, birer hizmetçi ya da nesne halinde yaşamak­ tadırlar.
Sayfa 50
Hayalgücü, işe yaramaz düşlere dalıp gitmediği zaman, duygudaşlığa dönüşün karşısındaki insanı olanca değişikliğiyle anlamaya ve onu kendi içinde yeniden yaratmaya çalışır; sözün en gerçek anlamıyla kocasına, sevgilisine benzeyebilir erkeğin yanına bile yaklaşamaya­cağı bir ustalıkla onun taşanlarım, onun kaygılarını benimser.
Sayfa 39

Reader Follow Recommendations

See All
Ve onunla konuşmak, kocasıyla hoşbeş etmekten çok daha ilginçtir, hele beyefendinin yarısı olarak değil de, kendi adına konuştuğu zaman; erkek, genel fikir dediğimiz şeyleri, yani ga­zetesinde ya da belli konulara ayrılmış birtakım yapıtlarda bulduğu lâflan, beylik düşünceleri tekrarlar kadınsa, sınırlı, ama somut bir yaşantının sonuçlarını aktarır.
Sayfa 38
Din, bir kadının, kendi kendine hoşgörüyle bakmasına izin vermektedir; din ona vazgeçilmez bir ihtiyaç duyduğu kılavuzu, babayı, sevgiliyi, koruyucu yüce varlığı sağlamaktadır, boş hayallerini beslemekte, aylak saatlerini doldurmaktadır.
Sayfa 37
Reklam
Kadın, erkek dünyası karşısında, saygı ve inanca dayanan bir tavır takınır: gökteki Tann, onun için, bir bakandan az ilerdedir ve dünyanın oluşumuyla elektrik santralı aynı ölçüde giz doludur.
Sayfa 34
Ömrü tencere parlatmakla geçer ve bu, başlı başına bir romandır; erkeğin uyruğudur, ama kendine tap­ tığını sanır; etinden ötürü aşağılanır, yine de aşkı göklere çıkarır.
Sayfa 31
Bir erkek, bir kadının gözünde hem cimri, soysuz, kendini beğenmiş, değersiz bir adam, hem de bir tann olabilir: tanrıların da birtakım kusurları bulunabilir çünkü.
Sayfa 30
Kadın, kendindeki kusurlarla savaşacak yerde, onları bir süs gibi benimsediği için, bozuklukları daha da abartılmış gözükmektedir.
Sayfa 28
Erkek de para ardında, başarı ardında koşar, ama bunlan çalışarak elde etme olanağı vardır elinde; kadınaysa asalak rolü verilmiştir: her asalak, ister istemez, sömürücüdür; saygınlık kazanmak, yiyip içmek, yaşamın zevkini çıkarmak, ihtiyaçlannı giderebilmek için erkeğe gereksinimi vardır, o da, bütün bunlan, cinsel işlevle güvenlik altına alır; ve bu görev içine hapsedildiğinden, tepeden tırnağa bir sömürü aracı olup çıkar.
Sayfa 26
Reklam
Fransa'da her yıl, milyonlarca kadın çocuk aldırmak durumunda bırakılırken, erkeklerin, nasıl ikiyüzlüce, çocuk aldırmanın suç oldu­ğuna karar verdiklerini görmekteyiz; çoğu kez, koca ya da âşık zorla­maktadır kadınlan çocuk aldırmaya ve yine çoğu kez, kendi kendileri­ne, bu yolun tutulacağını düşünmektedirler. Kadının suç işlemesini açık açık beklemektedirler onun "ahlâksızlığı", erkeklerin saygı duy­duğu toplumun uyumu için gereklidir çünkü.
Sayfa 25
Erkek, kendi isteğiyle köleliği kabul etmiş yaşam arkadaşı kuruntusunu sürdürüp durun kadının, kendisini ona teslim ederken, açık seçik bir teoreme teslim olur gibi davranmasını istemektedir, oysa kadın erkeğin o şaşmaz sonuçlarının dayandığı konutları (postulatları) kendi gönlüne göre seçtiğini bilmektedir; bu konutları tartışma konusu yapmaktan kaçın­dığı sürece, erkek, onun ağzını kolayca kapatacaktır; ama yine de ka­dını kandıramayacaktır, çünkü kadın, bu akıl yürütmelerdeki keyfîliği sezmektedir. Bunun üzerine, erkek de onu, kızarak, inatçılıkla, man­tıksızlıkla suçlayacaktır oyuna yanaşmadığı için.
Sayfa 24
Erkek dünyası onda cisimlenir, erkekler, koca aracılığıyla kadını avucuna almış ve aldatmıştır; dünyanın yükünü taşıyan kocadır ve işler kötüye giderse, suçlu o'dur.
Sayfa 19
Kadını götürüp mutfağa ya da süslenme odasına kapatıyor, sonra da ufkunun darlığına şaşıyoruz; kanatlarını kesiyoruz, sonra, uçamıyor diye yakınıyoruz.
Sayfa 16
Ve yaralı birinin her hareket edişinde yarasını hissetmesi gibi, bu unutkanlığım da bana kapılmış olduğum duygu­sal donukluğu hatırlattı yeniden.
Sayfa 12
399 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.