Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
214 syf.
8/10 puan verdi
Yakın siyasi tarih okumaları üzerine okuduğum bir eser oldu. Yakup Kadri’nin Sodom ve Gomore başta olmak üzere pek çok eserini okudum. En ünlü eseri tarih okumalarım nedeniyle en sona kaldı.
Öncelikle şunu söyleyebilirim ki eserde tasviri yapılan Anadolu ve köylüsü gerçeğe çok yakın. İnsan kabul etmek istemiyor ama maalesef gerçekler bunlar. O
Danabaş Köyü’nde yaşamakta olan Muhammed Hasan adlı yaşlı adam Kerbelâ'yı ziyaret etmek için bir eşek alır. Köyün muhtarı olan Hudayar Bey ise eşeği ödünç alarak şehre gider. Ölmüş olan arkadaşı Haydar’ın dul karısı Zeyneb'i (kadının kendi rızası olmadan) nikahlamak için yola çıkar. Hudayar konakladığı handa eşeği rehin bırakarak borç para alır. Kadı, iki kelle şeker rüşvet alarak, yalancı şahitlerle (kadın orada hazır bulunmadan, gıyabında) nikahı kıyar. Hudayar ayrıca Zeyneb'in oğlunu da kandırır ve kendisi için karın tokluğuna çalıştırmaya başlar. Muhammed Hasan ise polise derdini anlatamaz. Eşeğini ancak beş sene sonra bulabilir.
Dinsel kuralları istediği gibi yorumlayıp keyfi olarak işine geldiği şekilde uygulayan mollalar, rüşvet yiyen kadılar ve cahil ama kurnaz toplum eleştirilir. Ezilen kadınların, kandırılan fakir insanların dramatik hatta trajik yaşamlarından kesitler sunulur.
Anadolu Büyük Başbuğunu Seçiyor.
Büyük hikaye kaldığı yerden devam ediyor. Con Sinov uzun zamandır sosyal medyadan takip ettiğim bir kullanıcı. Atatürk'ün biyografisini bölüm bölüm ele alıyor. Merakla beklediğim üçüncü kitabı keyifle okumuş bulunmaktayım. Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a ayak basmasından Ankara'ya geliş sürecine kadar ki süreç 3. kitapta ele alınıyor.
Bu zamana kadar okuduğum Atatürk biyografilerinden oldukça farklı bir içerik ve üslup ile kaleme alınıyor. Konu başlıklarını çok iyi bildiğimiz olayların arka planındaki gerçekler ve Milli Mücadele'ye destek olan isimsiz kahramanların hikayeleri okura akıcı bir üslup ile aktarılıyor. Kongreler süreci okuduğum hiçbir kitapta bu kadar detaylı bir şekilde ele alınmamıştı. Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu direnişini nasıl örgütlediği değişik kaynaklardan elde edilen bilgiler derlenerek aktarılıyor. Uzun yıllar boyunca ihmal edilen, yoksul ve cahil bırakılan, sefalet içinde çeşitli hurafelerle kandırılan Anadolu insanın kurtarıcısı Mustafa Kemal Paşa'yı nasıl sahiplendiğine şahitlik ediyoruz.
Günümüzde yaşadığımız çeşitli sıkıntılar bizleri umutsuzluğa sürüklüyor. Ama Mustafa Kemal Paşa'nın zamanında giriştiği mücadele, yaşadığı imkansızlık, karşılaştığı zorluklar ve bunların üstesinden gelirken umudunu hiç yitirmemesi bizleri her daim motive ediyor. Gazi Paşa'nın sürekli söylediği gibi bütün umudum gençliktedir.
ÖZGÜRLEŞTİRMEYEN EĞİTİM APTALLAŞTIRIR !!!
İSTER ÖĞRENME İSTER ÖĞRETME , BİLGİNİN HANGİ KONUMUNDA OLURSANİZ OLUN , MUTLAKA OKUNMASI GEREKEN BİR KİTAP ( - BİR TIK AĞIR OLSA DA , OKUDUĞUNUZA DEĞECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM - )
1818 yılında , bugün Belçika sınırları içerisinde bulunan leguen kentinin üniversitesinde Fransız edebiyatı okutmanı Joseph Jakot'un başından bir zihinsel serüven geçer . Bu serüven ise bizlere en genel anlamıyla ; bir şeyi gerçekten dert edinirsek illa ki bir yolunu bulacağımızı ve öğrenci - öğretmen ilişkisinde önemli olanın dil değil , ortak bir bağ olduğunu anlatır .
Öyle ki bazı sayfalarını okurken , ÖLÜ OZANLAR DERNEĞİ , filmi gözümde canlanıyor . Bazı sayfaları tıpkı film repliklerindeki gibi örneğin filmde ; " FİKİRLER VE SÖZCÜKLER DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLİR " der Koç , Josep Jakot ise öğrencilere açıklamaların açıklamalarını okutma eziyetindense , öğrencilerin kendine özgü fikirlerle açıklamasınının anlam dünyalarına eşsiz bir katkı sağlayacağını savunur .
Okurken fazlasıyla zorlandığım , çoğu zaman kavramlarda boğulduğumu düşündüğümde dahi iyi ki okumuşum diyeceğim bir eser ...
Mirko Czentovic vs Dr. B.
️!!!Aşırı spoilerlı inceleme!!!
İsmi bilinmeyen bir adam, bindiği gemide, satrançta dünya şampiyonu olan Mirko Czentovic’in de olduğunu öğrenir. Mirko Czentovic, aşırı cahil ama çok iyi satranç oynayan, soğuk ve kendini beğenmiş biridir. Katıldığı ilk partilerde yenilirken daha sonra katıldığı partilerde rakiplerini mağlup etmeyi başarmıştır ve satrançta dünya şampiyonu olmuştur. Bizim ismi bilinmeyen adamımız, bu adamı merak eder. Hırslı biri olan McConnor’dan Czentovic’e parti teklifinde bulunmasını rica eder. Czentovic, parti teklifini kabul eder ve partideki herkesi yener. Ancak ikinci partide, tam McConnor bir hamle yapacakken bir adam araya girer ve 9 hamle sonra olacakları öngörerek McConnor’un o hamleyi yapmasını engeller ve onun yerine başka bir hamle önerir. McConnor, adamın yardımı sayesinde Czentovic ile berabere kalmayı başarır. Bizim adamımız, maçtan sonra bu gizemli adamın yanına gider ve onun köklü bir aileden gelen Dr. B. olduğunu öğrenir.
Bundan sonra Dr. B.’nin yaşadıklarını okuruz: dinle ilgili gizli işler çevirdiği için Naziler tarafından bir otele götürülüp içinde bir masa, bir yatak, bir leğen ve bir sandalye vb. şeylerin olduğu ve tek bir kitabın bile bulunmadığı bir odaya kapatılıp yalnızlığa mahkum edilmesini, işkence sırasında kendine bir uğraş edinmesini ve bu uğraş yüzünden aklını yitirmesini…
Eğer satrançla çok fazla ilgilenmiyorsanız kitabı okurken bazı yerleri anlamayabilirsiniz, ayrıca kitapta çok uzun cümleler de var. Ama eğer satranç oynuyorsanız ve uzun cümleler okumaya alışkansanız tavsiye ederim.
İnceleme yerine
"Uçsuz bucaksız bir evrenin ortasında, tek bir noktaya sıkışıp kalmışken, değil kral olmak,
etrafımı saran her şeyin kölesi olan ben, kendimi aramakla işe başlıyorum."
