“ İyi ve güzel birbirlerinden tamamen farklı şeylerdir. İyi başka bir şeydir, güzel başka bir şeydir. Bu her iki şey de, insanı faaliyet göstermeye sevk eden birer etkendir. Ancak bunları amaç edinen kişilerin ulaştıkları hedefler de birbirlerinden tamamıyla farklıdır. İyiyi seçenler kutsal kişilerdir. Güzeli seçenler ise gerçek amacı yitirmiş olan kişilerdir. Bu kişiler ise sadece kendini beğenme ve kendi çıkarları konusunda akıllı olan, ancak cehalet cehennemi içinde yaşayan, dünya tutkularına bağlanmış ahmak kişi kör bir insan gibidir. Kendisi gibi kör olan diğer insanlara yol sorarak kurtulacağını zannedir. Oysa ki o, diğerleriyle birlikte oldukları yerde dönen sürülerdendir. Böyle kişilere ebedi aleme giden yol açıklanmamıştır. Yalnız bu dünya gerçektir. Buradan ötesi yoktur diye düşünen kimseler, doğum ve ölüm çemberinden geçerek tekrar tekrar benim avuçlarımın içine düşerler. Bundan kaçış yoktur. Varlığın özündeki o gerçek Ben (Atman) hakkında herhangi bir bilgiye ulaşmak çok güçtür. İyi bir öğretici tarafından yetiştirilmiş olup, O’nu anlayabilen kişi kutsal bir insandır. Cahil bir kimse O’nu hiç mi hiç anlayamaz. Atman ile Brahman’ın, başka bir deyimle, insanın ruhsal tarafı olan gerçek Ben ile yüce Tanrı’nın aynı varlık olduğunu bilen bir kimseden öğrenim gören kişi, anlamsız doktrinleri terk ederek hakikate ulaşır.”
“Kalbin derinliklerinde gizlenmiş olan o nurlu Varlığı, o latif ruhu tanımak çok zordur. Ancak, tefekkür yoluyla, onu düşüncesinin derinliklerinde arayan kişi, bu varlığı tanıyabilir. Ve bu sayede zevk ve ıstırap dünyasından kurtulur.”