“İNSANLAR SANA FETVA VERSE DE KALBİNE DANIŞ” NE DEMEK? Ahmed bin Hanbel’in rivayet ettiğine göre Vâbısa isimli sahabî şunları anlatmıştır: “İyilik ve günah (kötülük) hakkında ne varsa hiçbirini bırakmayıp hepsini sormak üzere Resûlullah’ın yanına geldim. Bana “Vâbısa, yaklaş bakalım” dedi. Ben de yanına yaklaştım. Dizlerim dizlerine değdi.
“ İyi ve güzel birbirlerinden tamamen farklı şeylerdir. İyi başka bir şeydir, güzel başka bir şeydir. Bu her iki şey de, insanı faaliyet göstermeye sevk eden birer etkendir. Ancak bunları amaç edinen kişilerin ulaştıkları hedefler de birbirlerinden tamamıyla farklıdır. İyiyi seçenler kutsal kişilerdir. Güzeli seçenler ise gerçek amacı yitirmiş olan kişilerdir. Bu kişiler ise sadece kendini beğenme ve kendi çıkarları konusunda akıllı olan, ancak cehalet cehennemi içinde yaşayan, dünya tutkularına bağlanmış ahmak kişi kör bir insan gibidir. Kendisi gibi kör olan diğer insanlara yol sorarak kurtulacağını zannedir. Oysa ki o, diğerleriyle birlikte oldukları yerde dönen sürülerdendir. Böyle kişilere ebedi aleme giden yol açıklanmamıştır. Yalnız bu dünya gerçektir. Buradan ötesi yoktur diye düşünen kimseler, doğum ve ölüm çemberinden geçerek tekrar tekrar benim avuçlarımın içine düşerler. Bundan kaçış yoktur. Varlığın özündeki o gerçek Ben (Atman) hakkında herhangi bir bilgiye ulaşmak çok güçtür. İyi bir öğretici tarafından yetiştirilmiş olup, O’nu anlayabilen kişi kutsal bir insandır. Cahil bir kimse O’nu hiç mi hiç anlayamaz. Atman ile Brahman’ın, başka bir deyimle, insanın ruhsal tarafı olan gerçek Ben ile yüce Tanrı’nın aynı varlık olduğunu bilen bir kimseden öğrenim gören kişi, anlamsız doktrinleri terk ederek hakikate ulaşır.” “Kalbin derinliklerinde gizlenmiş olan o nurlu Varlığı, o latif ruhu tanımak çok zordur. Ancak, tefekkür yoluyla, onu düşüncesinin derinliklerinde arayan kişi, bu varlığı tanıyabilir. Ve bu sayede zevk ve ıstırap dünyasından kurtulur.”
Reklam
"Tarihselcilere, Mealcilere, İndirilen Dincilere Reddiye..."
- " İsrail ordusuna konuşan bir haham, “Kur’an en büyük düşmanımızdır. O, Müslümanların elinde olduğu müddetçe onlarla anlaşmamız nasıl mümkün olabilir ki?” demişti. Geçen asrın başlarında Libya’yı işgale hazırlanan İtalyan askerleri de marş söylerken, “Lanetli bir topluluğu yok etmek, Kur’an’ı ortadan kaldırmak için gidiyoruz” diyordu.
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Muhakkak Allâhü Teâlâ dünyaya âit işleri öğrenip de âhiret hakkında câhil kalan kimselere buğzeder.” (Münâvî, Feyzü’l-Kadîr) / FAZİLET TAKVİMİ 28 Cemaziyelevvel 1441
ÖLÜYÜ VE ÖLÜLERİMİZİ ANMAK !!!
“Eşit değiliz, çünkü sizin ölüleriniz cehennemde, bizimkiler ise cennette” Hazreti Ömer(R.Anh) Müslüman olarak vefat edenin hataları söylenmez, ancak ihanet etmişse insanların onun hatasına düşmemesi için ibret olsun diye anlatılır. Malumunuz bugün azılı bir islam düşmanı olan Rahşan(rachel)Ecevit öldü Bir kaç gün önce de cübbeli beyefendi yine
Bütün Müslümanları bir şahıs gibi görmelisin.Müslümanlar tek bir şahsın organları mesabesindedir.Vakıa da durum böyledir.Çünkü insanın varlığı kendi organları zahiri ve batını güçleriyle mümkün olabilceği gibi İslamın varlığı ancak Müslümanlarla olabilir.Söylediğimiz bu durum Hz Peygamberin bir hadiste belirttiği bir meseledir.Hz Peygamber şöyle der;Müslümanların kanları eşittir,onlar kendileri dışlarındaki kimselere karşı bir tek el gibidir.Başka bir hadiste şöyle der;Müslümanlar bir adam gibidir,Birisi şikâyet etse, bütünü şikâyet eder; şikâyet eder.’ Bu benzetmeyle birlikte her birini kendi konumuna yerleştirmen gerekir. Nitekim her organa o organın yaratılış sebebine tavik şekilde davranırsın. Gözünü kulağının yapama­yacağı bir ışte kullanır, kulağını gözün yerine getirememeği bir şeye açar, elini ayağının yapamayacağı bir işte kullanır, kısaca her bir gücünü kendilerine mahsus işlerde kullanır, her bir organını yaratılmış olduğu gayeye yerleştirirsin. Bununla beraber Müslüman İslam’da eşit olduğu gibi sen de onlara eşit davranırsın. Bu itibarla alime layık olduğu savgıyi gösterip sözlerine kulak vermelisin; cahile de öğüt verip bilgi ve saa­detini aramak üzre uyarmakla hakkını vermelisin. Gafile de kendisini gafletten uyandıracak Öğütlerle hakkını vermelisin. Gafil bildiği fakat yerine getirmediği bilgisi hakkında öğütlerle uyandırılır.
Reklam
188 öğeden 151 ile 160 arasındakiler gösteriliyor.