Bir damla deniz, işte görüp göreceğin Ey yoksunluklardan yola çıkan kişi! Altmış yıl yaşadın, altı günlük ne kaldı? Ne kaldı anılardan, acılardan başka? Ve umutlardan? Bir çıkmaz sokakta Belki de iki gün sonrası. Yağmur çizgilerinde izlerken geçmişi şimdi. …
kalbimi bıraktım.
O ki bardağa dökülen seraptır (Bal yoğunluğundadır, sıcaktır, ışıktır) O ki sabah erken bir bahçedir (Çayir kokusudur, serinliktir, muttur) O ki esen yeldir kar erirken (Çigdemdir, agaç çiçeğidir, okşayıstır) O ki içilen sudur kana kana (Özlemdir, doymayıştır, kardeştir) O ki bir yüce ırmaktır akar (Ürküntüdür, baş dönmesidir, gidiştir) O ki maviliği belirsiz denizdir (Buğulanmadır, düştür, sevmekte ölümdür) O ki bir ince kızdır ak tenli (Yaşamdır, umuttur, gözyaşıdır)
Reklam
Külebi der ölüm gelir yavaştan, Ben de bıktım bu anlamsız savaştan, Dağdaki geyikten, gökteki kuştan Beter oldum, telim teleğim bomboş.
Doğu Anadoluda bir doğu şiiri okumak .
İşte Doğu bu. Kalmışlık, suskunluk ve acı. Gül dediğin orda kır çiçeğidir, Işkındır, çaşırdır yemiş dediğin, Ecel şerbetidir yarin elinden İçtiğin içeceğin. İşte Doğu bu. Kesilmiş koyun başı Gibi bakar orda insan gözleri. Sevdalar, sıcaklık, yumuşaklık Türkülerde kalmış, bin yıldan beri.
İnsan yaşamında da ayrıntılar öyle uzak, Öyle çorak ki… onlar geri gelmez bir daha.
Dağ başına gömsünler beni Bir yanımda bir küçük pınar, Bir yanımda sen.
Reklam
Bir nazlı kuşa benzer Çocuk dediğin. Ev ister, ekmek ister Öpülmek okşanmak ister. Cahit Külebi
Sayfa 154 - Kronik YayınlarıKitabı okudu
işte mutluluklar, bir damla deniz. işte sancılar, kıvranmalar yüce dağlar gibi.
Önce Kristof Kolomb buldu Amerika'yı Sonra biz. Umutlar azaldı, günden güne mutluluklar Ve ekmeğimiz Bir çocuk ağlarsa dağ başında Gözyaşında Amerika akar. Vurdularsa birini kanı şorladıysa Bilin ki o kurşunda Amerika var. Kişi kişiye köle tutulduysa, asıldıysa Darağaçlarında Amerika var. Ama biz yine de direneceğiz Sonuncumuza kadar. Cahit Külebi
BİR MUTSUZLUK TÜRKÜSÜ / CAHİT KÜLEBİ Sana ırmaklardan bir rüzgâr saç gönderdim Bir çift göz gönderdim badem çağlasından Bir çift dudak gönderdim, sıcak bir ten Ayvayla sedef karışmasından Sana gençliğimi gönderdim, en etkeni renklerin Ve çıplaklığı ki, giysilerin en hası Küçük yürekler gönderdim sana, gelincikler Her biri yağmurlarda birer sevgi damlası Sana mutsuzluğu, acıyı gönderdim, ozansın Sevişmek denli bunlar da gerek Eksik olursa sızı, sap yiyip saman çıkarır Ateşle dağlanmamış yürek Sana gecelerden, kara içkiler gönderdim Külebi, yakınma ustası, iyilik bilmez ozan Doğanın çirkefi bile aranır, anlayacaksın Şu dünyadan göçtüğün zaman
Reklam
Anladım bu şehir başkadır Herkes beni aldattı gitti, Anladım bu şehir başkadır Herkes beni aldattı gitti, Yine kamyonlar kavun taşır Fakat içimde şarkı bitti.
Mutlu günler düşünmek ağlatır insanı.
Sayfa 184 - 1. BasımKitabı okudu
Dost
Bir gece habersiz bize gel Merdivenler gıcırdamasın Öyle yorgunum ki hiç sorma Sen halimden anlarsın Sabahlara kadar oturup konuşalım Kimse duymasın Mavi bir gökyüzümüz olsun kanatlarımız Dokunarak uçalım. insanlardan buz gibi soğudum, işte yalnız sen varsın Öyle halsizim ki hiç sorma Anlarsın.
Sayfa 78 - 1. BASIMKitabı okudu
Temmuz
Boş, dünyanın güzelliği de boş Arkadaşlar da, hayal kurmak da boş, düşünceler de Vücudun çıra gibi tutuştu tutuşacak, Gülecek, konuşacak, dinleyeceksin Saat üçe doğru bir temmuz gününde.
Sayfa 77 - 1. BASIMKitabı okudu
Gökyüzü bugün ne kadar da çok Yıldızlarla dolu avuçların!
Sayfa 52 - 1. basımKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.