Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, mal mı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mi olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş kurşun olamaz mı?
19.yy ressamı William Holman Hunt'un Evrenin ışığı tablosunda bir bahçe anlatılmaktadır. Elinde fener ile kapının önünde duran filozof görünümü bir adam vardır. Adam ısrarcı bir tavır ile kapıya vuruyor izlenimi oluşturmuş.
Tabloyu izleyen bir sanat eleştirmeni Hunt'a döndü;
---Güzel bir tablo doğrusu ama anlamını bir türlü kavrayamadım. Adamın vurduğu kapı hiç açılmayacak mı? Ona kapı kolu çizmeyi unutmuşsunuz da...
Hunt gülümsedi;
--Adam sıradan bir kapıya vurmuyor ki dedi.
Tablonun anlamını açıkladı:
--Bu kapı insan kalbini simgeliyor. Ancak içeriden açılabileceği için, dışarıda kol olması gerekmiyor.
O kapı ,size içeriden açılmazsa giremezsiniz.
O kapıda ısrar etmek , açılacağını düşünerek tekrar tekrar çalmak... Kapıda durmayı bilmek ,kapıya nasıl vuracağını bilmek , içeriye girdiğinde nasıl ve nereye oturacağını bilmek bizdeki anahtar değil mi?