"O günün Türkiye'sinden Almanya'ya giden genç bir öğret men için, gerçekten de şaşırtıcıydı Wertheim alışveriş merkezi. 1896'da çatısı camdan olmak üzere inşa edilen binada, seksen üç asansör her an hareket halindeydi ve binlerce müşteri aynı anda alışveriş edebiliyordu." diye anlatıyor yazar kitabında dönemin Almanyasını. Ben bile 1990'ların çocuğu, küçüklüğünde daha mahallesinde tek tük olan asansörlerin meraklısı, kendi kendine açılan sensörlü cam kapıların şaşkını biri olarak 1896'da 83 asansörlü alışveriş merkezini hayalimde canlandıramadım.
Kimsenin bilmesine gerek yok beni.
Derinlerde içerlerde diplerde kuytularda saklı bir yerlerde
bir ben vardır.
Bir senden dışarı öteki ayrı ayrıma uğramış bir şekilde biçare yaşıyorum.
köşelere saklanmış halde başı önde bilmezsiniz siz yüzü nasıl gözü hangi renkte
Yalnızlığım bugünlük değildir
Senelerdir böyle.
Hatıralarımda da hep bu
------------------Vera Tulyakova'ya derin saygılarımla
*
I
*
Seher vaktı habersizce girdi gara ekspres
kar içindeydi
ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım
peronda benden başka da kimseler yoktu
durdu önümde yataklı vagonun pencerelerinden biri
perdesi aralıktı
genç bir kadın uyuyordu alacakaranlıkta alt ranzada
saçları saman sarısı
😅😅😅😅BİRAZDA GÜLELİM
Misafirin yanında dayak yemeyeceğini bildiği için sınırları zorlayan çocuktaki cesaret kimsede yok . 😄
Kavgaların en çok 'ne bakıyon len' diye çıktığı bir ülkede, otobüslere karşılıklı koltuk yapmak çok mantıklı gerçekten 😄
Dişini fırçalayan erkeği bulmuş da, macunu ortadan sıkmayanını istiyor. Bak bak lükse bak
Hindistan asıllı Akhil Sharma, Hindistan Delhi'de doğdu ve 1979'da ABD'ye göç etti. Öyküleri New Yorker ve Atlantic Monthly'de yayınlandı ve The Best American Short Stories ve O. Henry Ödül Koleksiyonlarında yer aldı. İlk romanı An Oedient Father, 2001 Hemingway Foundation/PEN Ödülü'nü kazandı. Kitapta Hemingway üzerinden
Camdan bir gökdelenin içindeyiz . Bir asansör boşluğu gibi . Altımızda yüzlerce metrelik , göz alabildiğine uzanan bir kuyu . Hertarafta demir borulardan yapılma iskeleler ve cam . Acayip bir tür iskelet . Binanın / boşluğun iskeleti .
Kavgaların en çok 'ne bakıyon len' diye çıktığı bir ülkede, otobüslere karşılıklı koltuk yapmak çok mantıklı gerçekten 😀
Dişini fırçalayan erkeği bulmuş da, macunu ortadan sıkmayanını istiyor. Bak bak lükse bak😀
Arabada kemer takmak zorunluyken otobüslerde milletin ayakta gidebilmesini bana bir anlatın😀
Türklere özgü ikna şekli, ölümü
Başlangıçta ona nazik davranmaya çalışıyordum, ama durumu büsbütün
ağırlaştırmaktan başka bir işe yaramıyordu böylesi. Evet Mösyö Tapu, hayır Mösyö Tapu,bir daha yapmam Mösyö Tapu, isteyerek yapmadım Mösyö Tapu, ne kadar saygılı davranırsam, o kadar saygısızlık etmiş oluyordum. Bunun üzerine yemlemeye başladım onu. Her zaman başkalarına