“Bir kere kendini duygularına kaptır, bir anlığına şuurunu susturup, düşünmeden, esas aramadan hakaret et, nefret et, birini sev, daha doğrusu boş durmamak için bir şeyler yap bakalım. En geç öbür gün bu bilinçli kandırmaca yüzünden kendi kendini küçümsemeye başlarsın. Ah baylar, belki de ben ömrüm boyunca başlamayı da, bitirmeyi de beceremediğim için kendimi akıllı bir adam sayıyorum. Ben de herkes gibi gevezenin, zararsız ama can sıkıcı boşboğazın biri olayım, ne çıkar.”
"Allahım, onu neden yalnız bıraktın? Neden, yalnızlığının verdiği çaresizlikle can sıkıcı ilişkiler kurmasına izin verdin? Neden, geçirdiği her dakikanın hesabını sordun, içini ezdin? Neden, korkuyu göğsünden çekip almadın? Neden, suçluluk duygusunu üzerinden atmasına yardım etmedin? Neden, apartmanın bodrumunda saklambaç oynarlarken Ayla’yla
Nietzsche hayranı bir psikolog mu demeliyim?
Nietzsche'yi hala anlamakta zorlanan bir psikolog mu?
Yoksa Nietzsche'nin varoluşçu felsefesine aşık bir psikolog mu?
Yalom gerçekten mükemmel bir psikolog ve muhteşem bir yazar. Kitap hakkında yorum yapmak benim için zor çünkü içimdeki hislerin, duyguların karşılığı kelimeleri bulmakta
"Ben yalan şeyler vadetmedim hiç. Kusursuz, güllük gülistanlık bir dünya masalı koca bir yalandır... Üstelik böyle bir dünya çok can sıkıcı bir yer olur!."
“Adalet uygulanmıyorsa, namussuzluk örtbas ediliyorsa ve inançlarını koruyan insanlar acı çekiyorsa, sizin gerçekliğiniz ne işe yarıyor peki?"...."Bak, dinle beni,” dedi Furi." Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim...ve hiçbir zaman huzur ya da mutluluk da vadetmedim. Sana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım. Ve sağlıklı olmak, gücünün yettiği kadarıyla, bu savaşımı kabul edip etmemekte özgür olmak demektir. Ben yalan şeyler vadetmem hiç. Kusursuz, güllük gülistanlık bir dünya masalı koca bir yalandır… üstelik böyle bir dünya çok can sıkıcı bir yer olur!"
SAHİP OLMAK YADA OLMAK
“Biliyorum ki ben, Tatlı bir sevgiyi, küçük bir sevinci tattığım anlar dışına, Hiçbir şeye sahip değilim.” Goethe
Eğer sevdiğim halde, karşımda bir sevgi doğuramıyorsam, yani sevgim bir karşı sevgi üretmiyorsa; yaşamımı seven bir insan olarak dışa vurmam beni sevilen biri haline getirmiyorsa, sevgim güçsüz
Can sıkıcı şeyler hissetmeye hazır olmaksızın daha iyi bir yaşam kurmak mümkün değildir.
...
Yaşamaya değen bir hayat kurmak ciddi bir girişimdir, bu yüzden lütfen bunun öneminin farkında olarak hiç acele etmeyin.
Babam akıllı, basiretli bir adamdı. Sonumun neye varacağını önceden gördüğü için bana çok ciddi uyarı ve nasihatlerde
bulundu. Bir sabah, çekmekte olduğu damla hastalığı yüzünden
dışarı çıkamadığı odasına çağırdı beni. Ve çok yumuşak bir dille
öğütler verdi. Salt macera isteği dışında hangi sebeplerle baba
evinden, doğup büyüdüğüm, rahat, mutlu bir hayat sürebileceğim, mal mülk sahibi olabileceğim vatanımdan ayrılıp gitmek
istediğimi sordu. Ancak umutsuz insanların ya da çok büyük
servet sahibi olmak isteyenlerin, alışılmışın dışına çıkıp uzak diyarlarda macera ve şöhret peşinde koştuklarını söyledi. Böylesi
bir tutumun benim gibi birinin ya çok üstünde ya da çok altındakilere has bir şey olduğunu; benim için en uygun olanın ise vasat
yani orta yolu tercih etmek olduğunu söyledi. Uzun tecrübeleri
sonunda dünyadaki en iyi, insan mutluluğuna en uygun yaşama tarzının, bu orta yol olduğunu; böylece alt tabakadakilerin
ağır çalışma ve yaşama şartlarından uzak kalabileceğim gibi üst
tabakadakilere özgü gurur, kibir, lüks, ihtiras ve hasetten de azade olacağımı ifade etti. Bu mutluluğun değerini anlamak için şu
tek şeye bakmak bile yeterliydi: Böyle bir hayat bütün insanların
imrendiği hayattı; Krallar, büyük şeyler yapmak için yaratılmış
olmalarının can sıkıcı sonuçlarından yakınıp dururlar ve de iki
aşırı uç; süflîlik ile büyüklük arasında bir yerde olmanın özlemini çekerlerdi. Âkil insanlarsa ne fakir, ne de zengin olmayı
isterler, sadece ortalama bir yaşam tarzına sahip olmanın gerçek
mutluluk olduğunu bilirlerdi.
"Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz adalet vadetmedim..."
"...ve hiçbir zaman huzur ya da mutluluk da vadetmedim. Sana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım. Ve sağlıklı olmak, gücünün yettiği kadarıyla, bu savaşımı kabul edip etmemekte özgür olmak demektir. Ben yalan şeyler vadetmedim hiç. Kusursuz, güllik gülistanlık bir dünya masalı koca bir yalandır... üstelik böyle bir dünya çok can sıkıcı bir yer olur!"
"Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim... Hiç bir zaman huzur ya da mutluluk vadetmedim. Sana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım. Ve sağlıklı olmak, gücünün yettiği kadarıyla, bu savaşımı kabul edip etmemekte özgür olmak demektir. Ben yalan şeyler vadetmem hiç. Kusursuz, güçlü gülistanlık bir dünya masalı koca bir yalandır... Üstelik böyle bir dünya çok can sıkıcı bir yer olur! "
Bu egzersizlerden başka kişi her yaptığı işte, müzik dinlerken, kitap okurken, konuşurken, manzara seyrederken de yoğunlaşmayı öğrenmelidir. O anki faaliyet kişinin tümüyle kendini verdiği, en önemli şey olmalıdır. Bir kişi dikkatini topladıysa ne yaptğı önemsizdir; önemsiz şeyler kadar önemliler de farklı bir gerçeklik boyutu kazanırlar çünkü
"Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ve hiçbir zaman huzur ya da mutluluk da vadetmedim. Sana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım. Ve sağlıklı olmak, gücünün yettiği kadarıyla, bu savaşımı kabul edip etmemekte özgür olmak demektir. Ben yalan şeyler vadetmem hiç. Kusursuz, güllük gülistanlık bir dünya masalı koca bir yalandır... Üstelik böyle bir dünya çok can sıkıcı bir yer olur. "