Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hayriye Hanım, yurda döndükten sonra kimi zaman kendisini ziyaret eden gazetecilerle konuşmuş ve Talat Paşa ile ilgili anılarını anlatmıştı. Onun en sevinçli olduğu günü şöyle anlatacaktı: “Çanakkale zaferini haber aldığımız an sevinçten kendinden geçer gibi olmuştu. Hiç unutmam, yatak odasında idik. Hayriye öyle planlarım var ki, Ah şu harbi kazandığımız gün, bilsen ne olacak. Büyük Türk milleti hak ettiği hürriyetine kavuşacak. İnkılaplar yürüyecek, taa Cumhuriyete kadar. “
Burda her an bir güneş devrilirdi toprağa Cebindeki mektupla kucaklaşan askerin Yanık bir türkü olur âh çeken dudakları
Reklam
Çanakkale bal gibi geçildi arkadaşlar. Ah şu medya! Ah şu televizyon! Bak Gregorcum, dünyada ne kadar arıza varsa, altından ya İngilizler ya Yahudiler çıkar: medyayı ele geçirmişler: istedikleri gibi at koşturuyorlar memlekette. Fakat "Muîni zalimin dünyada erbâb-ı denaettir / Köpektir zevk alan sayyâd-ı bî-insafa hizmetten." Aman sayın başkanım, bunları böyle söylemekle Nobel'i şimdiden kaybettiniz. Kişiliğimi kaybetmekten iyidir be Gregor. Ama iddia ediyorum: dünyada ne kadar sorun varsa altından ya İngilizler ya Yahudiler çıkar.
Sayfa 121
-Ah mösyö, İngiltere'ye kendimizi ne olursa olsun affettireceğiz. -İngilizler aflarını isteyenlere versinler mösyö, affı zalimler değil mazlumlar verir. Çanakkale'de dövüşürken ne asi ne esirdik. Namuslu bir millet gibi dövüştük, öldük, öldürüldük. Ne zamandan beri ve hangi milletle savaşılırda mağlup olduğunda katil denir? -İngiliz kanıyla Türk kanı bir mi madam? - Mikroskop altında İngiliz kanını görmedim. Rengi bizimki kadar kırmızı mı yoksa mavi mi, bilmiyorum. Fakat Turk kanı ateş gibi sıcak ve kırmızıdır.
Yetişti gündönümü arayan pervaneler Bin yıllık camekânlar ah ü efganla doldu Erguvan kokusuyla tütsülendi haneler Su ve kan mahşerinde her şey yanıp gül oldu
Biliyorum, ben burda içli bir âh sesiyim Baktığım her noktada ya karanlık, ya serap Kuşatılan ruhların efkarlı gölgesiyim Yalnız umut dipdiri, ten viran, mevzi harap
Reklam
Ah bu menfaatler
Şunu unutmayınız arkadaşlar, devletler arasında dostluktan ziyade çıkar ilişkisi vardır. Almanlar da özellikle Ortadoğu'ya inebilmek için bizimle müttefik oldular. Yoksa 1914 yılı başlarında Genelkurmay Başkanları Moltke, Osmanlı'nın kendilerine sadece bir yük olacağını belirtmişti.
Sayfa 65
Bazen hicran kuşları kanat çırpar usulca Top sesleri dağıtır kanatlarında hüznü Bazen bir kartal gibi uçardı gökte umut Burda her an bir güneş devrilirdi toprağa Cebindeki mektupla kucaklaşan askerin Yanık bir türkü olur âh çeken dudakları Yüzündeki o mağrur tebessümü Götürürdü ırağa
Ah be Çanakkale:((
On, on beş kelimeyle anlattı Cemil, Çanakkale'yi... Oysa 55.127 ölü verdik biz bu savaşlarda... 130 bini aşkın da yaralı..
Sayfa 111Kitabı okudu
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi. -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya- Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı' Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp
Reklam
Toprakta gizli kaldı bizim âh u zârımız. Baş eğmedik edâniye ikbâl ü câh için; Mâzîye, ırka, sancağadır iftihârımız.
Çanakkale Şehitlerine
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi, Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde -gösterdiği vahşetle- “Bu bir Avrupalı!” Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud
Kimi cephede ateşle yandık, kimi cephede donarak öldük, kimi yerlerde, çölde susuzluktan kavrulduk, Süveyş Kanalı'nda suda boğulduk. Devletin bekası için bir milyondan fazla Türk evlâdı bu cephede yitip gitti. Belki birkaç binin dışında yüz binlercesinin mezarları bile belli değil.
Beklemek! Bir ömür boyu beklemek... Yıllarca geçen zaman.. geçmeyen zamanı beklemek. Beklemek bulutların geçişinden, kuşların uçuşundan, böceklerin ötüşünden, rüzgarın esişinden umut bularak beklemek. Bin bir türlü rüyayı hayra yorarak beklemek. Çanakkale'de esir düşüp sağ kalanlardan zaman zaman dünyanın çeşitli yerlerinden dönenler oldu. Kepsut köylerinde on dokuz sene sonra dönenlere, dokuz sene sonra iki gözü kör dönenlere rastladım. Zannediyorum en son dönen esir 1952'de idi. Analarımız, kadınlarımız beklediler.. beklediler.. beklediler.. Gençliğini bilmedi Yel bulutu delmedi Çanakkale'den beri Koçyiğitler gelmedi.
185 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.