Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Canan Ejderoğlu

Canan Ejderoğlu
@cananejderoglu
Psikolojik danışman
Marmara Üniversitesi/Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik
77 okur puanı
Temmuz 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
268 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Benliğini Arayan Çocuk
Benliğini Arayan ÇocukVirginia M. Axline
9.1/10 · 2.933 okunma
Reklam
"Her insanın derininde kendinden az çok gizlediği, içinde çocukluk dramının aksesuarlarının bulunduğu bir arka odası vardır. Kimseyi sokmadığı bu gizli odasına mutlaka girecek olanlar yalnız kendi çocuklarıdır. İnsan çocuk sahibi olunca odaya hareket gelir, hazırlık başlar; çünkü dramın devamı için gerekli ortam sağlanmıştır. Fakat çocuk bu dramda oynayacağı rolü ve kullanacağı aksesuarları seçmekte özgür değildir, çünkü rolü zaten yaşama getirilirken belirlenmiştir."
"Biz her zaman kendimizi suçlu hissettiğimiz derecede suçlu olmayız; ve her zaman suçsuz olduğumuza inanmak istediğimiz kadar da suçsuz olmayabiliriz."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Bırakın beni, üzülmüşsem üzgün, sevinmişsem sevinçli olurum, başkalarına mutlu görünmek zorunda değilim!. Üzüntümü, korkumu ve diğer duygularımı başkalarının ihtiyaçları karşılansın diye bastıramam! Kızarım, küserim, bu kimsenin başını ağrıtmaz, kimseyi öldürmez. Beni incitirseniz kıyametleri koparırım, hakkımdır bütün bunlar! Bunları seni, anneciğim, seni, babacığım, kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya gelmeden yapabilirim ben!"...
"İnsanların çocuklukta zahmetler ve özverilerle elde ettikleri bir "sevginin" aslında kendilerine, gerçekte oldukları kişiye yönelmediğini duygusal düzeyde kavramaya başladıkları evde, terapinin önemli bir dönüm noktasıdır. Kişi artık anlar ki, örneğin güzelliğine ve başarılarına duyulan hayranlık o zamanki hali ile çocuğun kendisine duyulan bir hayranlık değildi, sadece güzelliğe ve başarıya duyulan bir hayranlıktı.. bütün o yaşam boyu kazanılan başarıların ardından küçük yalnız bir çocuk ortaya çıkıp acılar içinde geçmişi sorgulamaya başlar. "Eğer ben karşınıza huysuz, suratsız, kötü düşünceler besleyerek, öfkeler ve kıskançlıklar içinde, şaşkın halimle gelseydim ne olurdu? Bana olan sevginizden eder kalır mıydı? Ben aynı zamanda işte tam böyle biriydim. Bu aslında beni sevmediğiniz, sadece size benmişim gibi gösterdiğim o çocuğu sevmiş olduğunuz anlamına gelmez mi? Terbiyeli, güvenilir, her şeyi gözünüzden okuyan, anlayışlı, sorun çıkarmayan bir çocuk; aslında çocukluğunun yitirmiş olan bir çocuk...Peki, benim çocukluğuma ne oldu? Onu benden çalmadınız mı? Artık geri dönemem, yitirdiğim çocukluğumu yeniden yaşayamam... Ben zaten baştan beri bir yetişkindim, hiç çocuk olamadım... Bütün o yeteneklerim -onlar hep kötüye mi kullanıldı?"...
Reklam
"Çocuğun ana/babanın ihtiyaçlarına uyum sağlaması - kesinlikle olmasa da çoğu zaman- "sanki-kişiliğinin" ya da genellikle "sahte benlik" olarak nitelenen bir kişiliğin oluşmasına yol açar. Bu kişilik oluşumlarında insan sadece kendisinden beklenen türden davranışlar gösterdiği ve giderek bu kendini sunuş biçimiyle de kaynaşıp birleştiği "sürekli bir tavır" edinir... Böyle bir durumdaki insanın gerçek benliğinin farklılaşıp gelişmesi mümkün olmaz, çünkü kişi gerçek benliğini yeterince yaşama fırsatı bulamamaktadır. Hastaların boşluk duygularından, anlamsızlıktan, kendilerini vatansız gibi hissetmekten şikâyetçi olmaları doğaldır, çünkü hastalar gerçekten de bir boşluk içindedirler. Bir insan olarak sahip oldukları olanaklarda giderek bir koflaşma, fakirleşme, budanma olmuştur; belli yanları körelip ölmüştür. Bütünlüklerinin çocukken yaralanması canlılıklarını ve kendiliğinden/spontane davranışlarını onlardan koparıp almıştır."
"Çünkü küçük bir çocuk duygularını ancak yakınında onu bu dışa vurduğu duygularıyla kabul eden, anlayan ve ona kendi duygularıyla eşlik eden bir kimse bulunduğu zaman yaşayabilir. Yanında bu özellikte olan, ona böyle yaklaşan biri yoksa ve çocuk annesinin veya onu ikame eden kişinin sevgisini kaybedebileceği endişesini duyuyorsa, en doğal olan duygusal tepkilerini bile kendi ile bir başına ve gizlice içinden yaşayamaz; bunları bilincinden itip gömmek zorundadır."
104 syf.
9/10 puan verdi
·
26 saatte okudu
Harika bir kitap. Eminim benim kitap üzerine söyleyebileceklerim çoktan söylenmiştir. Eleştiriyi, toplum gerçeklerini sorgulamayı bu kadar alegorik ve zeki biçimde yapabilecek çok az yazar vardır. 1984 kitabını da okumuştum yazarın; bu kitap kadar etkileyiciydi en az. Toplum olarak ne kadar unutkanız, ne kadar hazırız konforlu yalanlar duymaya. Hani bir laf vardır: Sorgulanmamış hayat yaşanmaya değmez. İnandıklarımızı, değerlerimizi, alışkanlıklarımızı sorgulamalıyız. Zor, evet. Ama kendimize zor sorular sormazsak izimiz kalmayacak.
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021247,5bin okunma
104 syf.
9/10 puan verdi
·
26 saatte okudu
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell
8.5/10 · 247,5bin okunma
«Kendini güvende hisseden ve diğerleriyle anlamlı ilişkiler kuran bireyler, yaşamlarını uyuşturucu kullanarak ya da televizyon karşısında boş boş oturarak mahvetmezler; kendilerini karbohidratla doldurmazlar ya da diğer insanlara saldırmazlar. Ancak, yaptıkları şeyler hiçbir farklılık meydana getirmiyorsa, kendilerini kapana sıkışmış hissederler ve ilaçların, çete liderlerinin, radikal dinlerin ya da şiddete dayalı politik hareketlerin kendilerini rahatlatacak herhangi bir şey ya da herhangi birinin- tuzağına düşerler. ACE çalışmasının da gösterdiği gibi çocuk istismarı ve ihmali, ruhsal hastalıkların en önemli önlenebilir nedenidir; ayrıca uyuşturucu ve alkol kullanımının da en önemli nedenlerindendir ve diyabet, kalp hastalığı, kanser, felç ve intihar gibi şeylerin nedenlerinin de başında gelmektedir.»
Sayfa 351Kitabı okudu
Reklam
«AIDS farkındalığını sağlamak için yola çıkan ilk aktivistler, güçlü bir slogan oluşturmuştu: "Sessizlik = Ölüm". Travma hakkında sessiz kalmak da aynı zamanda ölüme götürür; ruhun ölümü. Sessizlik travma adına yalnızlığı güçlendirir. Başka bir kişiye yüksek sesle "Tecavüze uğradım." ya da "Kocam beni dövdü.", "Annem babam buna disiplin diyor ama bence istismar." ya da "Irak'tan döndüğümden beri iyi değilim." gibi yüksek sesle cümleler kurabilmek, başlayabilecek bir iyileşmenin habercisidir. Sessiz kalarak, üzüntümüzü, korkumuzu ya da utancımızı kontrol edebileceğimizi düşünebiliriz ancak isimlendirmek başka bir tür kontrol biçimi olasılığını ortaya çıkarır. Yaratılış kitabında Adem, hayvanlar krallığına geldiğinde yaptığı ilk iş, yaşayan her yaratığa bir isim vermek olmuştur.»
Sayfa 232Kitabı okudu
«Korkmuş kişilerin, bedenlerinin boşlukta nerede olduğunu ve sınırlarını algılamaya ihtiyaçları vardır. Kararlı ve güven verici dokunuşlar, bu sınırların neler olduğunu anlamalarına yardımcı olur. Dışarıda ne var ve bedenleri nerede bitiyor. Kim oldukları ve nerede oldukları konusunu merak etmek zorunda olmadıklarını keşfederler. Bedenlerinin, sağlam olduğunu ve sürekli savunmada olmalarına gerek olmadığını keşfederler. Dokunmak, güvende olduklarını anlamalarına yardım eder.»
Sayfa 217Kitabı okudu
«Bağlanma ihtiyacı hiçbir zaman azalmaz. Pek çok insan, uzun süre diğerlerinden uzak kalmayı tolere edemez. İş, dostluk ya da aile aracılığıyla iletişim kuramayan insanlar, hastalık, dava ya da aile içi kavgalarla kendi bağlanma biçimlerini bulurlar. İlgisizlik ve yabancılaşma gibi kasvetli algılar bile tercih edilebilir. Birkaç yıl önce bir Noel arifesinde, Suffolk County Hapishanesin deki on dört yaşındaki bir erkek çocuğu incelemek üzere çağrıldım. Jack, tatile giden komşularının evine girip hırsızlık yaptığı için hapishanedeydi. Polis, onu oturma odasında yakaladığında hırsız alarmı çalıyormuş. Jack'e sorduğum ilk soru, Noel'de kendisini kimin ziyaret etmesini beklediği oldu. "Hiç kimse." dedi. "Kimse benimle ilgilenmez." Daha önceden de pek çok kez hırsızlık sabıkası olduğu ortaya çıktı. O polisleri tanıyordu, polisler de onu biliyordu. Büyük bir keyifle polislerin kendisini odanın ortasında görünce "Aman tanrım, yine şu kahrolası küçük Jack." dediğini anlattı. Biri onu tanımıştı ve adını biliyordu. Kısa bir süre sonra Jack "Biliyor musun bunun için sıkıntıya girmeye değer." diyerek itiraf etti. Çocuklar görüldüklerini hissetmek ve bağlı olmak için her şeyi yapar.»
Sayfa 115Kitabı okudu
«Bu dünyaya geldiğimiz anda varlığımızı duyurmak için çığlık atarız. Biri hemen bizimle ilgilenir, bizi yıkar, kundaklar, karnımızı doyurur ve en iyisi de annemiz bizi tatlı bir tensel temas için kucağına ya da göğsüne yatırır. Bizler son derece sosyal canlılarız; yaşamlarımız insanoğlunun oluşturduğu topluluk içinde kendi yerimizi aramaktan ibarettir. Büyük Fransız psikiyatrist Pierre Janet'in şu ifadesini çok severim: "Her yaşam bir sanattır, anlamlı olan her şeyi bir araya getirin."»
Sayfa 110Kitabı okudu
«"Eylemlilik" yaşamınızdan sorumlu olma duygusu için kullanılan teknik bir terimdir: nerede durduğunuzu bilmek, başınıza gelenlerle ilgili söyleyecek sözlerinizin olduğunu bilmek, koşulları şekillendirecek yeteneğinizin olduğunu bilmek. VA'da duvarı yumruklayan savaş gazileri, bir şey yapmak için kendi eylemliliklerini göstermeye çalışıyordu. Ancak sonunda daha fazla kontrolden çıkıyor ve bir zamanlar kendilerine güveni tam olan bu adamlar çılgınca hareketler ve hareketsizlik döngüsü arasında sıkışıp kalıyordu. ... Farkındalığımız arttıkça yaşamımızı kontrol etme olasılığımız da artar.»
353 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.