Gönderi

"İnsanların çocuklukta zahmetler ve özverilerle elde ettikleri bir "sevginin" aslında kendilerine, gerçekte oldukları kişiye yönelmediğini duygusal düzeyde kavramaya başladıkları evde, terapinin önemli bir dönüm noktasıdır. Kişi artık anlar ki, örneğin güzelliğine ve başarılarına duyulan hayranlık o zamanki hali ile çocuğun kendisine duyulan bir hayranlık değildi, sadece güzelliğe ve başarıya duyulan bir hayranlıktı.. bütün o yaşam boyu kazanılan başarıların ardından küçük yalnız bir çocuk ortaya çıkıp acılar içinde geçmişi sorgulamaya başlar. "Eğer ben karşınıza huysuz, suratsız, kötü düşünceler besleyerek, öfkeler ve kıskançlıklar içinde, şaşkın halimle gelseydim ne olurdu? Bana olan sevginizden eder kalır mıydı? Ben aynı zamanda işte tam böyle biriydim. Bu aslında beni sevmediğiniz, sadece size benmişim gibi gösterdiğim o çocuğu sevmiş olduğunuz anlamına gelmez mi? Terbiyeli, güvenilir, her şeyi gözünüzden okuyan, anlayışlı, sorun çıkarmayan bir çocuk; aslında çocukluğunun yitirmiş olan bir çocuk...Peki, benim çocukluğuma ne oldu? Onu benden çalmadınız mı? Artık geri dönemem, yitirdiğim çocukluğumu yeniden yaşayamam... Ben zaten baştan beri bir yetişkindim, hiç çocuk olamadım... Bütün o yeteneklerim -onlar hep kötüye mi kullanıldı?"...
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.