Ordu Caddesi'nin pek de düzgün olmayan kaldırımlarında yürürken kendimi, Sadrazam Çandarlı Halil Paşa gibi hissediyordum. Tedirgin, gergin, kuşkulu. Acaba bu işin sonu nereye varacaktı?
Bu gökkubbe altında sır kalmıyor ...
Tarihten bir kesit sunmak istiyorum:
- Çandarlı Kara Halil Paşa, Osmanlı askeri örgütünün ilk adımı sayılan "Yaya" sınıfını kurduğunda, adım listeye yazdığı hemen herkesten rüşvet aldığı için yargılandı mı ? Hayır! .. Oğlu Vezir Ali Paşa da, İstanbul kuşatmasını kaldırması için Sultan Bayezit'i
... Kaldırımlarda yürürken kendimi, Sadrazam Çandarlı Halil Paşa gibi hissediyordum. Tedirgin, gergin, kuşkulu. Acaba bu işin sonu nereye varacaktı?...
Fatih Sultan Mehmed, çok erken yaşta ve değişik merkezler dolaşmadan tahta geçmiştir. Babası Sultan II. Murad'ın 1451'de Edirne'de ölmesi üzerine Çandarlı Halil Paşa Manisa'ya haberciler gönderdi. İkinci defa Osmanlı tahtına oturacak olan Şehzade Mehmed henüz 19 yaşındaydı ve artık "Hakan-ı Sâbık" Sultan II. Mehmed diye künyesi de vardı.
Şu bakış açısına sahip başka bir Osmanlı Türk tarihçisi yok!
Heath Lowry, bu sene bir kitap çıkardı, aşağı yukarı aynı tezi savunuyor. Diyor ki, "Osmanlı devletini kuran, hatta Fatih devrinde devleti idare edenler Müslüman olmuş Rumlardır.” Yanlış, Osmanlı’dan Önce Orta Anadolu Selçuklu medeniyetini hesaba katmamaktan ileri geliyor. Evet Köse Mihal var, Müslüman olmuş, başka Rumlar da var, bunların şüphesiz rolü olmuştur. Fakat öbür taraftan devleti idare eden Çandarlı Halil, İslâm medeniyetini, müesseselerini yakından bilen, kadılık yapmış bilgin bir insan. Sonra ilk vezirler... Meselâ ilk vezir Alaeddin Paşa, bunlar hep ulemadan insanlar ve İslâm devlet geleneklerini iyi biliyorlar. Ama meselâ Köse Mihal halk adamı, Malkaçoğulları vs. hepsi yerel Rumlar. Tabii bunlar Osmanlı ile kaynaştılar, İznik’in fethinden sonra halktan pek çok insan Müslüman oldu. Ancak mübalağa var. Şimdi deseniz ki, “Bu devleti yalnız Türkler kurdu;” bu da doğru değil. Osmanlı, bugün anladığımız manada bir millet değil, hanedan etrafında oluşmuş bir devlet...
Fatih Sultan Mehmet İstanbul üzerine yürüdüğü zaman 23-24 yaşlarında idi. Bir gece Çandarlı Halil Paşayı ansızın yatak odasına çağırttı. Paşa idam olunacağı sanısına düşmüş, bir miktar servetini beraberinde getirerek padişaha sunmak isteyince Fatih güldü ve:
Benim muradım servet toplamak değil, İstanbul'u almaktır.
Ve ilâve etti:
Lala, şu yastığı görüyorsun, onu uykusuzluktan böyle bumburuşuk bir hale getirdim. İstanbul'u almadıkça, gözlerime uyku girmeyecektir, dedi.