Televizyon ekranlarından her gün en iğrenç erotik sahneler müslüman evlerinde arz-ı endam ediyorsa; internet sayesinde en hayvanca porno görüntülerin girmediği müslüman evi neredeyse hiç kalmadıysa; on dört on beş yaşında tazecik kızlar ve körpe delikanlılar bu hayvanca porno görüntülere maruz kalıyorsa; ticaretle uğraşıp da faize bulaşmamayı becerebilen kaç müslüman tüccar olduğu sorusu, vahim bir soru olarak cevaplamayı bekliyorsa; alkol ve uyuşturucu kullanımı, bırakın üniversiteyi, ilköğretim seviyesine indiyse; fuhuş/ zina, bırakın üniversiteyi, ilköğretime kadar indiyse ve üstelik 'çağdaşlık' adı altında, kız erkek ilişkileri olabildiğince ahlaksız boyutlara ulaştıysa; piyango veya iddia ismiyle kumar melaneti olabildiğince yaygınlaştıysa; bana söyler misiniz, cânım efendim, 'İslamcılar İktidarda' sözüne nasıl inanırım ben?
İz YayıncılıkKitabı okudu
- Şunu çalar mısın biraz? - Elimi sürmüş değilim flavtaya efendim. - Kolay canım, şu deliklere parmağını koyacaksın şurayı da üfleyeceksin en tatlı sesler çıkacak kendiliğinden. -Hiç anlamam efendim. - Ya, gördünüz mü? Ne kadar küçük görüyorsunuz, çalmaya kalkıyorsunuz beni. Perdelerimi bilirmiş gibi davranıyorsunuz. Sırlarımı üfürmek istiyorsunuz yüreğimden. Oysa şu çalgıyı, şu ufacık çalgıyı bile bilmem, beceremem diyorsunuz söylemesini. Allahtan korkun. Bu düdükten daha mı kolay beni öttürmek? Dilediğiniz çalgıya benzetin beni. Kırın, koparın tellerimi, perdelerimi. Bir tek ses bile çıkaramazsınız benden
Reklam
Ben daha çok, hüzün, keder, ıstırap tarzı şeyleri çekerim üstüme. Belki de üstünüzde iyi durduğu içindir. Efendim? Ah hah ha, bu kez de ben şaka yaptım! Neyse canım bırakalım şimdi bunları; şu formu beraber doldur­mamız gerekiyor. Yukardan da onaylanınca aşk hesabınız cari olacak; istediğiniz her an hesabınızdan aşk çekebileceksiniz. Yaşınız? Otuz. Hımm. Sevgilinizin yaşı? On se­kiz. Medeni haliniz Evliydim boşandım. Hımm, laf ara­mızda, aslında bir erkekte en iyisi budur. Toy bir erkek hiç çekilmez, öyle değil mi? Bilmem, öyle mi? Neyse, mesle­ğiniz? Öğretmenim. Şeyy... aslında yazarım. Ooo! O zaman sevgilinize bir tutam da ilham tozu serpmemizi ister mi­siniz? Evet lütfen. Peki. O da tamam: bu sayede gerekti­ğinde ilham periniz olarak da görev yapabilecektir.
Yolsuzluk, canım efendim. Ee, tabiatiyle, bir yere para yağıyorsa toplayacak birileri çıkacaktır her zaman.
Canım efendim, kendini beğenmek nadanlık (cahillik) alametidir.
Aynı gök kubbenin altında yaşadığımızı bilmekte yetiyor…
“Seni uzaktan seviyorum…” diye düşündü. Yaklaşmadan, anlatmadan, anlaşılmadan… Ben seni beklentisiz seviyorum. Hiçbir şey ummadan, talepte bulunmadan, hayal bile kurmadan. Kendi içimde taşıdığım, sessiz sedasız bir sır bu. Ben belki de senden çok bu sırrı seviyorum. Sırrın senden bile güzel çünkü, senden bile özel. Sırrın bir billur kadeh, kırılmasın diye yüreğimde taşıyorum. Sırrın nazenin bir mum alevi, sırf yanmaya devam etsin diye karanlığı gündüze yeğliyorum. Kimse bilmiyor, bilmesi de gerekmiyor. Hem kim ne anlar. Ateş bu, hep düştüğü yeri yakar. Bense ne bir şeyleri değiştirmek peşindeyim, ne bir yere varmak. Ne sahip olmak derdindeyim, ne kendimi kanıtlamak. Her şey olduğu gibi kalsın istiyorum. Ben hep bir sıfır mağlup olayım; sen hep uzak bir hayalden ibaret. Sen olduğun gibi kal. Ulaşılmaz. Dokunulmaz. Koklanılmaz. Ben olduğum gibi. Dünya olduğu gibi. Merkez Efendi’nin dediği gibi; “Her şey zaten dengede ve ahenkte, canım efendim. Her şey zaten merkezinde”…
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.