İnsan kaybetmek için yaşamazdı. Yaşam sadece mutsuz olduğun anlardan ibaret olamazdı. Buradaydım, hayattaydım. Bazen olmak istemediğim ve çoğu zaman hissetmediğim kadar canlı hem de. En çok da bu yüzden güzel anlar olacağını biliyordum. Çünkü bütün kötü anları cebime koymuştum. Yarın yine canım yanacaktı çünkü bu yaşama dahildi. Ama ben yine gülümsemenin yolunu bulacaktım.
Yarın... yarın pırıl pırıl ışıldayacaktı bu ışık, bin mumluk ampuller gibi. Vali, yüreğinde yöre insanının çeyrek asırlık hasretini taşıyordu, köprüyü beklerken. Sanki köprü çelikten yapılmış bir nesne değil de canlı bir varlıktı... Umut, sevgi, iyimserlik dolu bir varlık. Onu seviyordu Vali. Onun için çalışmış çabalamış, gecelerini gündüzlerini harcamıştı. 'Umut Köprüsü' adını takmıştı ona. Köprü ise, yılların hasretiyle tutuşan bir âşık gibi, sevdiğinin kollarına atılmaya hazır, tutkulu bir bekleyiş içindeydi.
Reklam
➤"Gözden ırak olan gönülden de ırak olur." atasözünün en canlı örneği bizim kitabımıza karşı tutumumuzdur. Onu en az kullandığımız odanın ulaşılmaz yerine veya kitaplığın rafları arasına kendi haline bıraktık. Ne garip bir şey. En çok meşgul olmamız gerekenle en az meşgul olduk. ➤İyi biliniz ki kalbin ve kafanın açlığı midenin
Timaş Yayınları
Bilirim: Fal açıp yolacağım ben de Bahçeden sevecen bir papatyayı. Herkes çeker bu yeryüzünde Aşkın acısından neyse payı. Şafağa degin penceremde yaktığım bir m um Ve çekmiyorum özlemini kimselerin. Ve bilmek de istemiyorum, istemiyorum, istemiyorum Nasıl öpüldüğünü başka sevgililerin. Yarın bana aynalar gülerek derler ki "Artık ne ışıl ışıl gözlerin, ne de canlı ... " Usulca derim: "Aldı gitti o peri Tanrısal armağanını."
TEK DİŞİ KALMIŞ BATI ÇETESİNİN TEK DİŞİ DE İBRETLİK BİR ŞEKİLDE KIRILDI Suçüstü yakalamak için suç işlemeleri adına süre ve olanak verildi onlara. Gözleri dönmüştü güç hayranlığı ile kör olan duyunçları sayesinde. Ne hukuk tanıyor, ne ahlak, ne insanlık ne de adalet tanımıyorlardı. Gök Tanrı süre dolduğunda planını devreye soktu. Mehmet
Caraco'dan vahiy gibi...
Yok olup gidecek olan için bir ölüm ezgisidir benim söylediğim ve beş para etmez naiplerimiz karşısında, kafalarına ayin başlığı geçirmiş düzenbazlarımız karşısında ve çoğu olgunluğa bile erişmemiş bilginlerimiz karşısında, ben, bir münzevi, meçhul biri, kendi kuşağımın kâhini, yakılmak yerine sessizliğe canlı canlı kapanmış ben, yarın insanların koro halinde terennüm edecekleri bu silinmez sözleri ben söylüyorum. Tek tesellim, bir dahaki sefere bu naiplerin, düzenbaz ve bilginlerin de bizimle birlikte ölecekleri, bu melunların felaketten kaçıp sığınabilecekleri bir yeraltı olmayacak, okyanusta onları kabul edebilecek ada kalmayacak, onları yutacak çöl de kalmayacak; onları, hâzinelerini ve ailelerini. Karanlıkların içine hep birlikte geri dönüşsüzce yuvarlanacağız ve gölgeler kuyusu kabul edecek bizi; bizi ve saçma tanrılarımızı, bizi ve cani değerlerimizi, bizi ve gülünç türlerimizi. Ancak o zaman, yalnızca o zaman adalet yerini bulacak ve bizi hiçbir gerekçeyle taklit edilmemesi gereken bir model olarak anımsayacaklar, biz yükselen kuşaklar için uyarı olacağız ve gelip metropollerimizin çirkin kalıntılarını -düzenin yarattığı bu kaos evlatlarını!- seyredecekler. ...
Reklam
558 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.