Goethe'nin Mefisto biçiminde sunduğu şeytanı ciddiye alması onu çok etkilemişti. Felsefede de kötülüğün varlığını kabul eden ve dünyada yaşanan acıları ve sefaleti dile getiren Schopenhauer'den etkilenmişti.
Jung ve Freud denince çoğu kişinin aklına psikolojinin yanı sıra düşüncelerinin sanat, beşeri bilimler, film ve popüler kültür dünyası üzerindeki geniş etkileri gelir.
(...) Güneşin doğduğu yer, insanın nefs-i natıkasıdır. Zülkarneyn'in doğuya yolculuğu ruhlar âlemine ulaşmayı sembolize eder. Nitekim orada güneşi maddî bağlardan soyutlanmış bir toplum üzerine doğarken bulmuştur.
Kasım 1914’te Jung ilk olarak gençliğinde okuduğu Nietzsche’nin Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabı üzerinde yoğun olarak çalışmıştı. Sonradan “birdenbire ruh beni kavradı ve Zerdüşt’ü okuduğum bir çöl ülkesine götürdü,” diye yazacaktı.