Her okuyuşumda aynı duygu.. derinnn.. derinnn..
Dertliyim, viraneyim, ben bir aziz değilim
Azizler tohum eker sevgi tarlalarına
Senin gözlerin dram; oysa ağlatan benim
Ben dilenci; sen sultan, sevgi dağıtan benim
Sen ışık; ben karanlık ve aydınlatan benim
Ben ölümüm; sen hayat, cana can katan benim
Sabah sende oluyor; güneşi tutan benim
Soran ben; sorulan sen, hüznü damıtan benim
Öldüren ben; ölen sen, kabirde yatan benim
Sen sevda yüklü bulut, göklerimin sahibi
Saklıyorum içimde seni bir tufan gibi
Sayfa 18 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Bayramın gözünü seveyim...
Nihayet kaçamak yapıp Salacak da çay keyfi imkanı bulabildik..
Sevgilim ve ben.. 
E.N
Not: Resim temsili değildir..
HZ. ÂİŞE (ra) ve EVLİLİĞİ MESELESİ...
Mesud Özbilir Hoca'nın da gayet vuzuhla ifade ettiği gibi "evlilik yaşı" meselesinin "18"e tapulanması çok sonraki Avrupalı bir iştir. Bizim Müslüman memleketimizde, daha babalarımız çağına uzandığımızda dahi, bu işin daha erken yaşlarda olduğunu hepimiz biliriz. Aşağıdaki yazı Mesut Hocama aittir:
- "Hz.
Kim Koo Yong'dan ''Ölü Bir Budist Arkadaşa'' Şiiri.
Uzağa gittin,
Tutunmayı umduğumuz bulutlu zirvelerin ötesine.
Tozlu yolda izlerin yok,
Ustanın doğuya mı batıya mı gittiğini söyleyecek.
Uzağa gittin.
Bambu ormanı gümüş alacakaranlıkta şarkı söylüyor,
Söylediğin şarkıları. Yeni ayın parlayan yayı
Çam ormanının arasından bakıyor, seni boşuna arıyor.
Uzağa gittin.
Düzgün değneklerinle tırmandın yukarıya doğru.
Bir dere kenarında bir süre dinlenmek için durdun.
Sonra kör edici sisler indi ve sen gittin.
Ne zamana kadar seni izleyeceğim?
Bambu çalılıklarından ve orak aydan
Gecikmiş bakışımı çevirene kadar değil,
Ve şekilsiz bulutlar arasında kendimi kaybedene kadar
