Anlık seçimlerimizin hayatımıza tezahürüne çarpıcı bir bakış açısı sunmuş, olmak istediğimiz hayatlar başkalarında görüp özendiğimiz şeyler…
Şu an bağlamında bakıldığında aslında bir sonraki evren ya da senin seçim gücüne bağlı olarak hayatının sana sundukları olması, biraz hayata tutunabilmek işin özü.
Baktığımız pencereyi değiştirmek ya da yeni bir pencere eklemek o kadar zor ki bu dönemlerde. İlaç gibi geldi desem yeridir.
Yeni bir pencere, pişmanlıkların belki de kim bilir.
Pişmanlıkları geçmişe dönüp düzeltemediğimizi biliyoruz. Şunu yapabilmekte var pişmanlıklarla hayatı yeniden deneyimlemek ve tekrar o çukura düşmemek. Pişmanlıkları keşke diyerek anımsamak yerine seçeneklerinin bir farklı versiyonunu denemek için hayat her zaman kapılar açar biz insanlara. Bizim için yapılması gereken tek şey adım atmak. Bu adımın çok uçlarda olmasına gerek yok. Belki bir teklifi kabul etmek belki de bir insana hayır diyebilmek. Kendi bedeninin istediğine yürümek, hissettiklerinin daimi olmadığını bilmek.
Hissettiklerinin daimi olmadığını bilmek bir yandan umut kapısını aralarken bir yandan da insanları karamsarlığa itebilir. Çünkü biz insanlar acının yok olup gitmesini mutluluğun da bir ömür sürmesi gerektiğini düşünüyoruz. Aslında olay biraz uç noktaları dengeleyebilmek. Gelecek ya da geçmiş kaygısı olmaksızın şu anda kalmayı başarıp zamanını güzel değerlendirmek?
Bilemezsin ki belki de paralel evreninde sadece şu anını değerlendirdiğin için bugün gıpta ile baktığın bir hayatını deneyimliyorsun.
İnanılmaz bir kitap. Bir psikolog olarak içeriğine hayran kalmayı bir tarafa atıyorum yeni evli bir insan olarak, kadın olarakta kesinlikle alınıp okunması gereken bir kitap.
Bilgiler o kadar yalın bir dille aktarılmış ki 7’den 70’e herkesin rahatlıkla okuyup kavrayabileceğine inancım tam. Bir danışman olarak seans süreçlerime katkı sunabilecek, bibliyoterapi başlığı altında danışanlarıma tavsiye edebileceğim bir kitap kendisi.
İnsanların gerek arkadaş gerekse romantik ilişkilerinde alma verme dengelerini sağlamalarına yardımcı olacağına inanıyorum.
Herkes kendi dilince sevdiklerine dokunur ama bazı zamanlarda kendi dilimiz işlevsiz kalır. Tam bu noktada karşımızdaki insanı daha iyi anlayabilmek verirken onun dilinden konuşabileceğimiz, öğrenebileceğimiz eser.