Okuduğum en sıkıcı en boş kitaptı. Gerçekten vakit kaybı. Farklılık olsun diye aşk konulu bir kitap okuyayım demiştim. Pişman etti. Olay örgüsü çok sıkıcı ve hep aynı şeyi anlatıyor. Yarısından fazlasını atlamadan okudum ama sonlara doğru artık sıkılıp atlayarak devam ettim. Ne şaşırtıcı ne de beklenmedik bir sondu. 5 yaşındaki çocuk bile tahmin edebilirdi sonunu. İki puan veriyorum, o da içindeki bazı cümleleri beğendim diye.
En başlarda üzücü olduğunu söyleyebilirim. Sonrasında ise bu duygunun yerini korku ve endişe kapladı. Çünkü günüm birinde bunun olacağını biliyorduk. Yazar hissettirmişti. Tahmin edilebilir bir son olsa da üzücü bitti benim için.
Çok güzeldi. Fikirleri, söyledikleri, hissettikleri... Ne olursa olsun geri dönmesi. Bırakmak istese de heo bir şekilde yenilmesi... Onun bunu hiç anlamaması, hep aynı şekilde ısrarla devam etmesi...
Rastgele bir şekilde filmini izlemiştim. Konusu ve işleyişi hoşuma gittiği için devamı var mı diye baktığımda olmadığını görmüştüm. Sonra baktıkça karşıma kitabı çıktı. Bir seri olarak basılmıştı ve konu devam ediyordu. İlk üç kitabı aldım fakat ikisini okuyabildim. Bir süre sonra sıktı. Ama bu kitap filmi tamamen almış. Filmin bitimiyle aynı doğrultuda. Önce filmi izleyip sonra kitabı okumak daha iyi olacaktır çünkü zihinde canlandırmaya büyük bir katkısı var.
Güzel bir kitaptı. Akıcı olduğu için zorlanmadan okudum ve yine kısa sürede bitirdim. Tekrar okurum, konusu farklı geldiği için ilgimi çekti. Fakat babasının onu uzaktan takip etmesi yerine daha erken bir zamanda gelmesini isterdim. Ölüm döşeğini beklemiş son nefesinde gelmiş olması da değerli ama madem bu kadar önemsiyordu, değer veriyordu neden daha önce gelmedi? Ve en çok sinir olduğum nokta da bir sürü kadını ziyaret etmesi ama oğluyla gerekmedikçe konuşmaması.