Bu Yerlerde' de Mesafeler Demiryoluna Göre Hesaplanırdı.
"Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir... Gider gelirdi..."
400 sayfalık kitap sadece tek bir günde geçen vakti anlatıyor. Fakat o tek gün hikaye içerisindeki kahramanların anılarıyla uzun zaman dilimlerine ayrılıyor.
Kısacası şöyle diyebiliriz; bir gün içerisinde geçen o vakit yüz yılları göğsüne
Kibarlık Budalası, bir politik hiciv olarak Fransa Kralı XIV.Louis’in talebiyle Moliere tarafından yazılmış bir komedyadır.
Hicivin merkezini Osmanlı Devleti’nin o yıllarda Fransa’ya atadığı Elçi Süleyman Ağa oluşturmaktadır. Süleyman Ağa saraya davet edilmiş, kral huzuruna çıkmış ve ziyareti esnasında Osmanlı Padişahı’nın sarayının Fransız
Türk edebiyatının kıyıda köşede kalmış, daha doğrusu kalmaya mahkum edilmiş muazzam bir ismi Fahri Erdinç. Yazarın yaşamı ve yazını hakkındaki bilgilere, bu platform dolayısıyla az çok sahip olduğunuzu düşündüğüm için değinmeyeceğim. Fahri Erdinç'i hâlâ tanımayan arkadaşlara ise, yazarın otobiyografik romanı Acı Lokma' yı ya da hiç değilse roman
İyi sayılabilecek bir günün ardından, kahvemi yudumlarken, karanlığın sokakları esir almaya başladığı bu zaman diliminde yavaştan başlıyorum incelememe...
Nobel ödüllü yazarın en ünlü eseri olan Don Hikayeleri 1920'li yıllarda Don Nehri (Sovyet topraklarından geçen bir nehir) etrafında geçen hikayeleri ele alır.
Nişan, Sığırtmaç, Şibalok'un
İnsan insan derler idi, insan nedir şimdi bildim...
Hayat telaşı içerisinde uzun zamandır inceleme yazamamış olmanın susuzluğunu gidermem konusunda beni kamçılayan, hemen bitmesin diye sindire sindire okuduğum bir kitabın son sayfasını kapattım az evvel. Doğrusunu isterseniz biraz hüzünlüyüm biraz da umutlu.
Klişe belki ama sokakta ya da yan dairenizde bir insan şiddete uğrarken onun acısına