Gözyaşın, terin ve kanın Nereye akıyor?
Gözyaşın: yani duygularını nereye veriyorsun? duyguların neyin uğrunda gidiyor? (bir liderin, ideolojinin kölesi mi oldun?) Yoksa "Allah ve Resulü'nün (s.a.v) yolunda mı kederleniyorsun veya seviniyorsun . Terin: Terini nereye akıtıyorsun? Enerjini nereye sarf ediyorsun? "24 saatini nerde geçiyorsun? Buna dikkat etmek zorundasın!" 24 saatin kimin işine yarıyor? Kanın: Ne uğrunda öldüğüne dikkat edeceksin! Allah'ın ve Resulü'nün(s.a.v) yolunda mı ölüyorsun? Allah'ın kelimesini yüceltmek için mi ölüyorsun? Yoksa batıl davalar uğrunda mı ölüyorsun? Sadece iyi niyet kurtarmıyor kardeşlerim yaptığımız işin desteklediğimiz insanların sonunu düşünmek zorundayız yoksa Cehennem'e kendi ellerimizle bilet alabiliriz!!!
Kadına karşı şartsız kayıtsız bütün erkeklerimiz: Maddeleri yazılmamış, ama herkesçe ezbere bilinen ve hergün saksağan gevezeliği ile tekerlenen bir "Anayasa"nın adsız fedaileri olarak sözbirliği ve işbirliği etmişlerdir. Kadın düşmanlığı, kimi sosyal sınıf ve zümrelerimizde canavarca ağır, kimisinde daha yeğnikçe veya cilalıca görünebilir. Toplumumuzun her sosyal sınıf, tabaka, zümre, grup ve kişilerinde Kadın: İlk fırsatta gözünden vurulup, uçtuğu göklerden çamurlu er avcı ayaklarının altına yaralı düşürülmekle öğünülen bir avdır... Niçin? Çünkü, o azgın erkek sadizmini besleyen kök, ekonomi geriliğimizin tabulaştırılmış derinliklerinden benliğimize fışkırıp dal budak salmıştır. Bırakalım Tefeci - Bezirgan Hacı- ağanın kadın gettosu dilsiz cehennem harem dairesini. Bırakalım kozmopolit burjuva züppeliğinin boynuz tokuşturan salon flörtlü metres ticaretiyle kadını süslü kir paçavrası durumuna sokuşunu. En aşağı kul kölenin, evinde, tarlasında tepe tepe sömürüp ezdiği, etini ve ruhunu cımbızla didiklediği bir dişi kulu, ev kölesi, cariyesi vardır. Geri üretim toprağında başka türlüsü de olamaz.
Reklam
İçimizde taşıdığımız cehennem, şehirlerimizin cehennemine karşılık geliyor, şehirlerimiz zihniyetlerimizin ölçüsü, ölüm istenci yaşama coşkusuna öncülük ediyor ve hangisinin bize esin kaynağı olduğunu ayırt edemiyoruz, tekrarlanıp duran işlere koşturuyor ve doruklara yükselmekle övünüyoruz, ölçüsüzlüğün elinde esiriz ve düşünüp taşınmadan sürekli binalar inşa ediyoruz. Dünya bir süre sonra yalnızca bir şantiye olacak. Burada, beyazkarıncalar gibi, milyarlarca kör, uğultunun ve leş kokusunun içinde otomatlar gibi didinip duracaktır soluksuz kalana dek. Günün birinde, deli gibi uyanıp, bıkıp usanmadan birbirlerini boğazlamaya koyulacaklar. İçine gömüldüğümüz bu evrende delilik, yabancılaşmış insanın, cinli insanın, imkânlarının gerisinde kalmış ve eserlerinin kölesi olmuş insanın kendiliğindenliğinin alacağı biçimdir. Delilik artık elli katlı konutlarımızın altında kuluçkaya yatıyor. Deliliğin kökünü kazıma yönündeki aciliyetimize rağmen, yeni tanrı odur, ona bir tür ibadette bulunsak bile yatıştıramayız onu: Ölümümüzdür o; hiç durmadan her şeyi talep eder.
Çılgın Kız! Cehennemlik Koca! Bir cehennem hayat arkadaşının itiraflarını dinleyelim: Ey kutsal Koca, Efendim, kullarının en mutsuzu ben cariyenin sesine kulaklarını tıkama. Perişanım. Ayyaşın tekiyim. Kirliyim. Bu nasıl yaşam!Bağışla, yüce Tanrım, bağışla! Oy! bağışla! Nice gözyaşları döktüm! Dökeceğim de! Geleceğim yüz yüze kutsal kocayla!
"Biz uygar yaratıklar ne zaman gerçekten ciddi olacağız?" demişti Kierkegaard. Ancak cehennemi kıyılı köşeli tanıdığımızda."
Sayfa 193Kitabı okudu
insan, marifetullaha erişip sahibinin Yüce Mevlâ ve kendisinin de ancak O’nun kölesi olduğunu idrak ettikten sonra, Allah Tealâ kendisini mükafatlandırsa da mükafatlandırmasa da kul olması hasebiyle O’na kulluğunu devam ettirmekle mesuldür. Sonra Cenab-ı Hakk’ın fazlından, kerem ve ihsanından olduğunu bilerek O’ndan cennetini istemeli, O’nun azabından ve cehennem ateşinden yine O’na sığınmalıdır. İşte bu, Rasulullah sallallahu aleyhi vesellemin dualarındaki niyazıdır.
Reklam
395 öğeden 121 ile 130 arasındakiler gösteriliyor.