Zıtlıklar Sanatı
Aşk... Zıtlıkların sanatı. Bir taraftan en kısası hayatın, Öbür yanda bitmeyen bir ömür. Bir yanda cehennem azabı Öbür yanda cennetin bahçesi.
Bu şehrin her köşesi ayrı bir dert kokuyor İnsanlar hayaletler gibi yaşıyor Zaman zaman gülüp eğlensekte İşte tam da o gün, içimiz burkuluyor Kimi zaman bir şehit haberi Kimi zaman depremi, zelzelesi Liyakat nedir bilmeyen namus fukarası Göçük altında kalasıca, siyasetçisi Alnını karışlarım diye parmak sallayanı Haktan hukuktan bihaber mafyası Milletin mına koyan işadamları(!) Boynu, altında kalasıca bakanları Sabretmek selamettir, tevekkül ettik Kendini Allah sananları yücelttik Artık hayatı cehennem dahi etseler Aklımız başımıza gelmeyesiceler..
Reklam
Kendimce nacizane okumayı sevdiren kitapları paylaşmak istedim.
rahmetli mustafa necati sepetçioğlu'nun şu kitapları: dünki türkiye serisi'nin 12 kitabı 1- kilit 2- anahtar 3- kapı 4- konak 5- çatı 6- üçler yediler kırklar
Çölün ortasında, cehennem gibi güneşle olan savaşımın sahasının köşesi olmayan kenarında çıktın karşıma Daha adını bile bilmeden tüm uzuvlarım seni tanıma girişimine geçtiğinde anladığım o an Neyi anladığıma merakın içinde bitmek bilmeyen çocukluğunun yoklamalarıydı Ve sen çok aceleciydin, bir çocuktan daha çekingen kalıyordum yanında Bendim kendi dünyasından çıkamayan, dibine bağdaş kuran Gölgemdin, en güvenli bölgem Geceler tüm sıcaklığını alıyordu günün ve bahanem oluyordu birleşmeyen ellerimli sarılmalarıma Dallarının arasından esen rüzgarın sesini dinlerdik, içimde beni güldüğünü hissetmeye zorlayan bir avuntu vardı Avuntularla büyüdük biraz da Sonra ellerim birleşmeye başladı ve uzanabildiğim her yarana merhem olmak istedim Cehennem de görevini tamamlamış olmanın gururuyla uzaklaştı üzeremizden, tüm dünyam gölgene büründü
Ahlaki erozyon: flört
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular: “Bir kadınla bir erkek bir yerde baş başa kaldıklarında üçüncüsü şeytandır.” (İbn-i Hanbel, Müsned, I, 227; III, 339) “Flört”, bize Batıdan geldi, kanser gibi bizi de sardı. Batı’da daha önce bu beraberliklere şöyle bir bakış açısı vardı: “Evlilik öncesinde fertlerin birbirlerini tanımalarını sağlayan, olgunlaşmada bir basamak olan, bir çeşit duygusal ilişki... Gençlerimizin flörtle aradıkları sevgi huzur ve mutluluk, nikâh çatısı altında en güzel şekliyle gerçekleşiyor. Hangi yollarla gerçek mutluluğa varılacağını, Yaratan mı bilir, yoksa sınırlı görüş açısına sahip insan mı? Sınırsız merhamet sahibi Rabbimiz, insanın her türlü ihtiyacını bilerek fıtratına uygun bir hayat tarzı olan dinimizi göndermiştir. Nikâh çatısı altında da muhabbet meylinin tatmini sağlanmıştır. Bunu, Allâh’ın ölçülerinde yaşamayı hedef edinmiş ve bunun üzerine evlilik yapan çiftlere sorduğumuzda çok net görüyoruz. Evlilikten sonra hanım, kendisine verilmiş duygu zenginliğiyle beyine destek olurken, erkeğin de evin huzur kaynağı olarak gördüğü hanımına nâzenin ölçülerde kol kanat germesi de mutluluğun devamını sağlıyor. Ne kadın üstünlük davasında, ne de erkek. Her ikisi de elmanın birer yarısı gibi birbirini tamamladığının farkında... Bu evlilikler, aşk, muhabbet ve huzurla beraber “cennet köşesi” oluyor. Fakat öte yandan flört vb ilişkilerde bir süre sonra “cehennem provası” yaşanıyor. Huzur ve mutluluğun yerini hayal kırıklığı, kin, nefret ve düşmanlık alıyor. (Ayşegül Zobi, Şebnem Dergisi)
SEN RİSALESİ - 2
Azîz sevgilim Hasretlik guslüne girdim üzerim sensizlik kokar diye Leyla kalbim, Mecnun beynim; hangi birine laf geçireyim? Gözlerim kalbimle bambaşka sıla bağlamında Azîz sevgilim Sokakların işgal altında geçmediğinden ötürü Yapraklar, güller soldu bir gidip bin gelemeyip öpmedikten sonra Azîz sevgilim kalbim Leyla beynim virane Mecnun Ömür
Reklam