Sırf 'sürükleyici' diye ve yoğun duygular hissedebilmek için dram veya cinayetle ilgili romanlar okuyorsak, asla kendi bedenimizi etkilemesini istemeyeceğimiz rezonans alanları yaratan filmler izliyorsak, tiksinti ve nefret doğuran ya da bizi şok eden haberleri yoğun ve sık şekilde izleyip içselleştiriyorsak, o zaman bu rezonans alanını kendi içimizde yaratıyoruz. Çekim yasası devreye giriyor ve gittikçe olmak istemediğimiz bir şeyle özdeşleşmiş hale geliyoruz
Joseph Murphy’nin Bilinçaltının Gücü hayatımı çok değiştiren bir kitap olmuştu. İkinci ne deseler, Rezonans Kanunu derim. Enerji, çekim yasası, odaklanma, başarı, para ve sağlık gibi konuların bilimsel deneyler ile okuyucuya sunulduğu muazzam bir eser. Bitirseniz de baş ucununzdan kalkmayacak bir kitap
❝
Newton, hareket eden bir cismin, yolu üzerinden çekecek bir etkiyle karşılaşmadıkça, düz hat üzerindeki gidişini sürdürdüğünü özetleyen çekim gücü yasasını buldu. Ay'ı yeryüzüne doğru sürekli olarak çekerek he men hemen dairesel bir yörüngede tutacak bir başka güç olmasa, Ay yörüngesine teğet bir çizgi üzerinden dümdüz fırlayıp giderdi, diye düşünüyordu Newton. Bu çekim gücünün uzaktan etki yaptığı kanısındaydı. Yerküreyle Ay'ı fiziksel olarak birbirine bağlayan hiçbir şey yoktur ortada. Buna karşın, yerküremiz sürekli olarak Ay'ı kendine doğru çekmektedir. Kepler'in üçüncü yasasını kullanarak Newton matematiksel olarak yerçekimi gücünü hesapladı. Bir elmayı yere çeken gücün Ay'ı da yörüngesinde tutan aynı güç olduğunu gösterdi. Uzak gezegenlerden Jüpiter'in o zamanlar yeni keşfedilen Ay'larını yörüngesinde tutan gücün de ayrı bir şey olmadığını ortaya koymuştu. Dünya var olduğundan beri yeryüzüne cisimler düşüyordu. Ay'ın yerküremiz çevresinde döndüğüne insanlık tarihi boyunca hep inanılmıştır. Newton hem yere elmayı düşüren, hem de Ay'ı yerküre evresinde döndüren gücün aynı olduğunu akıl edebilen ilk insandır. Newton'un bulduğu yerçekimi kuramına "Evrensel Çekim Yasası" denilmesinin nedeni budur.
❞