Severek okuduğum bir kitap oldu; ama belli bolumlerinde yaşi küçük olan okuyucularin tarihsel ve ideolojik bağlamı anlayabilmelereri için biraz arastirma yapmalari gerekecektir ki bu da ayri bir guzelliktir tabi.
KISA ÖZ DÜŞÜNCE
“Bizim ağa, bu köylünün donuna kadar aliyi ama köylüden acayip itibar göri. Ben bu işi çözememişem hakim bey!” (Kibar Feyzo -1978)
Bence kitabın özü bu replikte yatıyor! Yukarıda anlatılan köylü ile kitapta anlatılan proleteryanın bu bağlamda birbirinden hiç farkı yoktur bence; ve her ikisinin de tembellik hakkı da yoktur çünkü her ikisi de “cellatlarına aşıktırlar” (Ömer Hayyam)1. Kanaatimce gerçek tembelliği haketmek için geniş görüşlü, olabildiğince doğmalardan arınmış, çıkar hesaplarından sıyrılmış; zihin kapasitesini, yaratıcılığını, bilgi-beceri ve kültürünü yükseltmiş, felsefeyi bile sorgular hale gelmiş bireyler olabilmek, en azından gücü ve yeteneği ölçüsünde buna gayret edebiliyor olmak gerekir. Ancak bundan sonra insan "gerektiği kadar çalışacak" ve kalan zamanını bilime, sanata, felsefeye ve kaliteli eğlenceye: “tembelliğe” ayırıp en gerekli haklarından birini kullanabilecektir. Doğru ve bilinçli çalışarak tembelliği haketmek gereklidir. Aksi taktirde tembellik hem bireysel hem de toplumsal anlamda ölümcüldür. Neleri öldürdüğüne sizler karar verin.
* 1 Celladına aşık olmuşsa bir millet,
İster ezan, ister çan dinlet,
İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet,
Müstehaktır ona her türlü zillet.
/Ömer Hayyam/