Manço siyasete uzak dursa da Hey Koca Topçu ve Genç Osman ile milliyetçi-muhafazakar kesim tarafından sevilirken Cem Karaca ise Tamirci Çırağı ve Parka başta olmak üzere solun sesi olur.
Sayfa 25 - Mehmet Atilla GülerKitabı okudu
Cem Karaca birçok siyasi nitelikli şarkı yapmış olmasına rağmen en azından benim aklımda içlerinden en çok Tamirci Çırağı kaldı. Şarkının sözleri, sınıfsal bir öyküyü anlatıyordu. Oto tamircisinde çalışan çırak, tamirhaneye arabasıyla gelen bir kapitalist kızına âşık oluyor ve ustası bunu fark ediyordu. Arada sınıfsal uçurumlar varken aşkın aşk olmayacağını düşünen usta çırağı uyarıyor ve şarkıda şöyle deniyordu: “İşçisin sen işçi kal, giy dedi tulumları."
Reklam
Cem KARACA- Tamirci Çırağı dinleyesim geldi :)
. Bana demli bir çay, uzun efkar, geniş keder Sana smoke sana malt viskiler sana rezerv .
Arabesk müzik ve İstanbul
Arabesk yaşam tarzının da tam olarak bu sebeple ortaya çıktı ileri sürebilir. Arabesk müzik ve arabesk filmler bu kültürün ana damarını oluşturur. Arabesk, umutsuzluktan beslenir. Şehre küsmüşlüğün, bu yeni yerde hayallerini gerçekleştirememiş olmanın acısını işler. Arabesk İstanbul'a yenilmişliğin ilanından ibarettir desek yeridir. En az varoluşçuluk kadar kötümserdir hayata karşı. Her yönüyle kabul görmeyişi, kabul etmeyişi, isyanı bayrak yapar kendine. Mesela şehre gelmişsiniz, bir kıza tutulmuşsunuz. Kiz apartmanda oturan, okumuş, kültürlü, zengin, güzel, şehirli ve modern bir hanımdır. Buna karşı sizin elinizde ise tertemiz bir platonik aşk vardır, başka da bir şey yoktur. Birkaç arabesk film izlemişseniz temanın hep aynı doğrultuda olduğunu görmüşsünüzdür. Umut fakirin ekmeğidir, arabesk filmlerde gerçek hayatta birbirine âşık olması nerede ise imkânsız kişiler birbirine tutulur. film de zaten bu imkânsız aşka karşı çıkıp, direnen kötü karakterlere verilen savaş üzerine kurgulanır. Çok azı mutlu sonla biter. İnsan bu kadar da vicdansız, olabilir mi dediğiniz aşağılık kom karakterlerden türlü darbeler yiyen acılı insanların gözyaşları süsler filmin her karesini. Bir süre seni hayallerinle baş başa bırakan senaryo, finalde hayatın hakikatlerini tokat gibi çarpar izleyen yüzüne. Çünkü davul bile dengi denginedir, haddini bilmelidir insan, olmayacak duaya da amin dememelidir. Cem Karaca, "Tamirci Çırağı" parçasında ne güzel özetliyor değil mi? "Bu umutsuz aşkı bir kenara at ya da göm içine, şimdi git giy o tulumları ve takımları da al gel!"
Cem Karaca / Tamirci Çırağı, 1975
“Gerçekçi olduğu için katı belki ama gerçeklerin kendi acılığı bu.”
Sayfa 63 - İmge Kitabevi Yayınları
Anadolu Rock Müziğin Ceviz Ağacı: CEM KARACA
Ben bu satırları yazarken bir yerlerde bir işçi, çekici yanlışlıkla eline vurdu. Bir maden ocağında yüzü madenden kapkara olmuş bir usta, Gökyüzünü görme özlemiyle bir of çekti. Maaşının hepsini yeni atandığı köy okuluna harcayan bir öğretmenin yaktığı soba cızırdadı. Bir tamirci çırağı tulumlarını giydi ve anladı hayatın romanlardaki gibi olmadığını. Bir bebek dünyaya gelirken ağladı, bunun son olmayacağını henüz bilmeyerek. Radyolarda şarkılar "Boş ver!" dedi, açlıktan verem olana zengin komşusu "Bal ye!" dedi. Ben su satırları yazarken tüm bu sahneler bir şarkı, bir ses oldu; içime doldu. Ve ben Cem Karaca olmanın ne demek olduğunu işte böyle anladım.
Sayfa 4
Reklam
15 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.