"Dostoyevski, güçlü psikolojik tahlilleri olan bir yazar"
"Dostoyevski şüphesiz ki, edebiyat tarihinin önemli bir yerini kaplamakla kalmaz, Cemal Süreyya'nın deyişiyle "huzursuz kılan" yanıylada mütemadiyen etkileyiciğini koruyan bir yazar. Bize düşense tekrar tekrar onu okumak!
Sezai Karakoç, Cemal Süreya ve Muazzez Akkaya - 1
Mülkiye Mektebi'nin 1950'lerdeki öğrencileri Cemal Süreya ve Sezai Karakoç, gönlünü sınıf arkadaşları Muazzez Akkaya'ya kaptırır. Kim Muazzez'in gönlünü kazanırsa diğeri soy isminden bir harfi sonsuza kadar silecektir. İddiayı Cemal Süreyya kaybeder ve soy ismindeki "y" harflerinin birinden vazgeçer. Şair Karakoç ise Akkaya için edebiyatın en dokunaklı şiirlerinden, "Tek Gül" anlamına gelen "Mona Roza"yı yazar.
SÖZ= BEN
Cemal Süreyya'nın; "Sen bakma benim bu kadar hüzünlü şeyler yazdığıma, ben çok gülerim. Ve gülerken hiç kimse yalan olduğunu anlayamaz.."
Cemal Süreyya'nın söylediği gibi:"Aynı şehirde sen varsın, ben varım, biz yokuz."
Şair De Olsa Erkek Hep Erkek!
Cemal Süreyya ile Sezai Karakoç üniversiteden arkadaştır ve ikisi de Muazzez Akkaya 'ya aşık olurlar.Kadına olan aşklarını birbirlerine anlatırlar.Yazdıkları şiirleri birbirlerine okurlar.Aralarında kadını elde etme üzerine bir iddiaya girerler.Kadını elde edemeyen fiziksel olmasa da ömür boyu taşıyacağı bir şey ile cezalandırılacaktır.İddiayı kazanan Cemal Süreyya olursa Sezai Karakoç'un ismi "Sezai Karkoç"olarak değişecek,Karakoç kazanırsa da Cemal Süreyya'nın adındaki bir "y"harfi çıkarılıp adı "Cemal Süreya"olacaktır.İddiayı Sezai Karakoç kazanır ve Cemal Süreyya'nın adındaki "y" harfi atılır .İddia üzerini beraber olduklarını öğrenen Muazzez Akkaya da var olan diğer sorunlarını etkisi ile de Geyve'ye geri döner.Bu olaya çok üzülen Sezai Karakoç da Mona Roza şiirini yazar.