92 syf.
·
Puan vermedi
·
16 saatte okudu
Mustafa Kutlu'nun "Sır" İncelemesi Mustafa Kutlu'nun 1987 yılında yayımlanan "Sır" adlı eseri, sekiz öyküden oluşan bir hikaye kitabıdır. Hikayeler birbirinden bağımsız gibi görünse de, tematik ve karakterler bakımından bir bütünlük oluşturmaktadır. Eser, modern Türkiye'de bireyin yaşadığı kimlik bunalımı, inanç
Sır
SırMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 20218,6bin okunma
479 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
GOGOL'UN PALTOSU
Bir söz vardı, hepimiz gogol'un paltosundan çıktık, diye. Gerçekten kitabını okuduğum da anladığım o zor cümlelerin, tek bir çember etrafında öyle nizami bir duruşla okuru selamlamalarını, Üstünkörü bir ütopyayı bile bize öylesine gerçek bir olay hissiyatı verdirmeyi başaran, kusursuz bir olay kurgusu ve anlatım becerisini bizlere açık bir şekilde gösteren bir Eserin, kısa bir incelemesini sizlere aktarmak isterim. Gogol'un ölü canlar eserinde bütün hisleri güçlü bir şekilde hissetmek ve insanın yeri geldiğinde ne kadar küstah ve acımasız bir canlıya dönüşebileceğini, açgözlülük belirtilerinin ne gibi küstahca olaylar yaratabileceğini Rus insanlarının yeri geldiğinde her bir insan gibi ne kadar zeki ve sinsi insanlar olabileceğini, Gogol'un bir noktası da toplumsal olayların ve bunun yaratabileceği kişilikler ve statülerin, şehir veya bir ortam açısından ne gibi kaoslara dönüşebileceğini, insanların komün yapıdan ziyade aslında bireysel varlıklar olduklarını ve bireysellik bozuldukça, toplumsal yapının da sarsıldığını kitap üzerinden birçok duygu ile bizlere nüfuz ettirmeyi başarmış. Ütopik anlamda gerçekten olay örgüsü ve olayların sıralanışı düşünüldüğünde muazzam bir eser. Ben genel mânâ da incelemelerimde fazlaca kitap içeriği hakkında derine inmeyi absürt buluyorum. Sadece kitabın konu ve oluşu bakımından nicel yorumlar yapmayı seviyorum. Bu Yüzdendir, incelememi kısa tutuyorum. Okumak isteyen her Rus edebiyatı hayranıns şiddetle tavsiyemdir.
Ölü Canlar
Ölü CanlarNikolay Gogol · İş Bankası Kültür Yayınları · 202224bin okunma
Reklam
148 syf.
10/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Hem yol hem yolcu , yolda olma hikayesi
Bazı kitaplar vardır zamansızdır her okuduğunuzda size farklı bir mesaj farklı bir tat verir Siddhartha bu kitaplardan biri… Siddharta bir Brahmanın oğlu olan mutluluğu,bilgiyi, hakikati ,benliği arayan biri. Ama farkeder ki bir öncüyü takip ettiğinde kendi benliğini bulmak kendisi de öncü olmak amacıyla yürürken sadece öncünün yolunu yürüyor. Bu hikayede önce Brahman babasıydı daha sonra Buddha Gotama ardından tüccar Kamaswami oldu ama “Bilgi bir başkasına aktarılabilir, bilgelik hayır. Bilgelik keşfedilebilir, bilgelik yaşanabilir, bilgelik el üstünde taşıyabilir insanı,bilgelik mucizeler yaratabilir, ama bilgelik anlatılamaz ve öğretilemez.”(sf.139) diyerek kendi yoluna çıktı Yolumuzun üzerinde süresini tamamlamış veya tamamlayacak olan bir çok evre ,yol, yoldaş ,zaman var bunu anlattı bize . Kendimizi ararken her tercihin her hatanın bizi biz yaptığını , herşeyin insana ait olduğunu . “Yol daha nereye götürecek beni? Acayip bir yol, dönemeçler çizerek ilerliyor, belki de bir çember çiziyor. Nasıl ilerlerse ilerlesin, izleyeceğim bu yolu.”(sf.98) “Bir kimse arıyorsa, gözü aradığı şeyden başkasını görmez çokluk, bir türlü bulmasını beceremez, dışardan hiçbir şeyi alıp kendi içine aktaramaz, çünkü aklı fikri aradığı şeydedir hep, çünkü bir amacı vardır, çünkü bu amacın büyüsüne kapılmıştır. Aramak, bir amacı olmak demektir. Bulmaksa özgür olmak, dışa açık bulunmak, hiçbir amacı olmamak.”(sf.137) Kesinlikle okunmalı dediğim,önerdiğim bir kitap oldu.
Siddhartha
SiddharthaHermann Hesse · Can Yayınları · 202038,4bin okunma
399 syf.
7/10 puan verdi
·
22 günde okudu
Millennium serisinden yıllar sonra, ilk defa bir polisiye eseri okurken gerçekten zevk aldığımı hissettim. Kitabın konusu çok başarılı, yüksek profilli beyaz yakalıların hayatları oldukça gerçekçi tasvir edilmiş, özellikle creme de la creme tabakanın hayatının kofluğu çok başarılı aktarılmış. Yazarın anti kapitalist duruşunu da beğendim. Ek olarak, insan doğasına ve ilişkilere dair çok güncel tespitleri vardı, bu sebeple polisiye dışı bir roman yazarsa mutlaka okumak isterim. Kurgu bence kitabın son kısımlarına kadar güzel ve dengeliydi. Asansör ve Sara Hall'un hayatı dengeli bir dinamikte ilerledi. Ancak kitabın son 50 sayfasının fazla zorlama olduğunu düşünüyorum, sanki kurgunun sınırları zorlanmış gibiydi. Kitabın varacağı sonuca sınırlar bu kadar zorlanmadan da ulaşılabilirdi. Örneğin Sara'nın tekrar Stanhope'a girmesine gerek yoktu. Bunun dışında, işten kovulmadan önce Sara'yı takip eden adamın Çember çetesiyle ilişkisi de havada kaldı. Çember ekibinin Sara şirketten ayrıldıktan sonra neler düşündüğünü de bilmek isterdim. Anlatım bazı yerlerde gereksiz karmaşıklaştı ve betimlemeler gereksiz uzadı, bu durum yazarın üslubundan mı kaynaklanıyor çeviriden mi emin değilim. Son olarak, Sara'ya yazılan mutlu son tatmin edici değildi. Zira, okuyucuya tasvir edilen mutsuz, üretimden uzak, kara paraya dayalı bir hayattı. Bence yazar burada kitap boyunca zenginliğe dair verdiği mesajlarla çelişti. Sara'nın kendisi için yazılan mutlu son senaryosundaki şartlarda maksimum 1 ay sonra sıkıntıdan patlayacağını düşünmeden edemedim.
Firar Odası
Firar OdasıMegan Goldin · Aprıl Yayıncılık · 202417 okunma
165 syf.
·
Puan vermedi
Roman mahalle kültürünü, ataerkil düzeni ve içinde gerçek anlamı barındırmayan namus kavramını işler.Bir aile bireyinin ,toplumun kadına yüklediği köhne, içi boş namus kavramı bu topraklarda kaç eve ateş düşürmüştür? Roman bu meseleyi erkek bir kahramanla işlerken hem bu meseleye hem romandaki olaylara kadınların da bakış açısını dahil eder. Almanya’da çalışan,anne ve babalarını erken kaybedince kardeşlerine anne ve baba olan Seher, kız kardeşi Aynur okusun diye Adana’ya para yollar.Fakat Hikmet tarafından her ay gönderilen paraya el konulur. Hikmet etrafından duyduklarıyla hareket eder, Aynur ‘a şiddet uygular.Seher zaten Hikmet’in baskı , psikopat(mecaz değil gerçek anlamıyla) tutumlarından dolayı onu çoktan gözden çıkarmıştır.Amacı kardeşi Aynur’u okutup,Almanya’ya yanına almaktır.Sonunu düşünmeden hareket eden Hikmet yine sonunu düşünmeden yaptığıyla bir felaketi başlatır. Hem bir ağabeyin hem bir babanın mahalle baskısıyla, öğretilen namus kavramıyla yaptıklarının bedelini kadınlar öder.Hikmet iyi yönde bir değişime girerken hayat ondan yana olmaz .Hikmet ilahi adaletle karşılaşır.Kendi canıyla sınanırken yaşattıklarının bedelini öderken,aslında ikinci bir kadını,oğlunun annesini de can evinden yaralar.
Kırık Çember
Kırık ÇemberSelen Öngörü · Kronoloji Yayınları · 20233 okunma
80 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"Bu kitabı Atatürk, ölümünden bir buçuk yıl kadar önce, III Türk Dil Kurultayı'ndan hemen sonra 1936-1937 yılı kış aylarında Dolmabahçe Sarayı'nda kendi eliyle yazmıştır." önsözüyle başlar. Önsözün devamında Atatürk'ün kişiliği hakkında bir şeyler öğrenmiş oluruz: Atatürk önerdiği terimlere gelen eleştirileri hoşgörüyle
Geometri
GeometriMustafa Kemal Atatürk · Panama Yayınları · 20181,805 okunma
Reklam
796 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.