80 syf.
·
Not rated
İstanbul’a veda etmenin derin hüznü ‘Derviş Hüneri’. Pakdil trende giderken, el sallıyor gibi Sirkeci, Bostancı, Süleymaniye, Üsküdar… Dile gelmiş perde, kitap kolileri ve apartman dairesi. Sessizliğin iççekişleri eşlik ediyor ustaya. Ve bu hüznü anlatan bir cümle : ”Gözyaşımı koyacak yer olmayınca çıkarmadım artık:...”. / Nafiye Yıldız   ‘Derviş Hüneri’, Nuri Pakdil’in hüner isteyen bir yaşama biçimini örnekleyen, günce türünde yazdığı bir eser. Derviş Hüneri’nde, yaşama çabası içinde olan bir insanın günlüğü sunulmaktadır. ‘Çelik Adam’ karakteri güncenin kahramanıdır yazarın ifadesiyle. Nuri Pakdil’e göre, “hayatı tatlılaştıran, acı dersleridir” ve  dervişçe bir terbiyeden geçmelidir insan. / Cemile Sümeyra Alver   ‘Derviş Hüneri’, Nuri Pakdil’in ‘Edebiyat Kulesi’ adlı kitabının kronolojik olarak devamını oluşturuyor. Nuri Pakdil günlüklerinde, bir sanatçı, bir yazar olarak, inancımıza ve medeniyetimize ve elbet bunların her cinsten düşmanlarına karşı sürekli bir duyarlılık ve bilinçlilik durumu içinde olunması gereğini vurguluyor. / Şaban Abak 
Derviş Hüneri
Derviş HüneriNuri Pakdil · Edebiyat Dergisi Yayınları · 2014327 okunma
272 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 19 days
Kitabı özellikle tatilde okumak için almıştım, seyahat ve edebiyatın ne kadar iç içe olduğunu örnekleri ile anlatıyor. Geçmiş yıllardan günümüze seyahatnameler ve onların edebiyatla olan ilişkisini adeta yolculuk yapar gibi okudum. Seyahate çıkacaklara kesinlikle tavsiye ediyorum.
Seyahat ve Edebiyat
Seyahat ve EdebiyatCemile Sümeyra · Şule Yayınları · 201710 okunma
Reklam
1978'de doğan Özge Dirik, ölümünden önce Akbank'ta çalışmaktadır.Özge Dirik, inithar etmeden önce ''Vasiyetimdir'' diye başladığı bir mektup bırakmış, ve bu mektupta yazdığı 30 şiirin başlıklarını sıralayıp bunların bir kitapta toplanmasını ve kitabın bir nüshasının mezarına bırakılmasını istemiştir.
Zafer Ekin Karabay'ın intihar mektubu kendisine ulaştırılan Can Dündar, onun intihar nedenini sorgular ve şöyle bir açıklama yapar.Mesele (Mayakovski’den Kaan İnce’ye, Van Gogh’dan Nilgün Marmara’ya, Jack London’dan, Hemingway’e kadar) bütün sanatçıların, vicdan sahiplerinin, hayatı sevenlerin meselesi: Ozanın, başkalarının acısı pahasına elde edilen mutluluğu kabullenememesi... Alaattin Topçu’nun deyişiyle "hayatın ağırlığı karşısında insanın hafifliğini", "N’apalım, dünya böyle" diye geçiştirememesi... Sokaktaki tevekkülle baş edememesi... Sokaktakilerden olmayıp, onları dönüştürmeye de gücünün yetmemesi... Ve "kendiyle barışıp" haksızlığa alışarak yok olmaktansa, intihar ederek var olmayı tercih etmesi... Nilgün Marmara da "Ey, iki adımlık yerküre/ senin bütün arka bahçelerini gördüm ben" deyip gitmedi mi?
Kaan ince ile ilgili arkadaşlarının anlattıkları..
''Hayyam'la şarabı, Ahmet Arif ile rakıyı, sazın sesini, bir de Gülcan'ı severdi.''
Nilgün Marmara
Mezar Tükenirdi monolog Kaçarken içine düştüğüm kara toplum Big bang sonrası büyük yalnızlık bilinmeyeni Saçlarında titreyen iblisler karartırken güneşi Üstüste gömülürken Saydam yaşamlar Bir yankı duyulurdu hiç’likten Bütün yalnızlıklarınızın ilenci Korusun çoğulluklarınızı Cinnet koyun erdemin adını Maskelerinizi kuşanıp yalanlarınızı çoğaltın Hepiniz mezarısınız kendinizin…
Reklam
Hece dergisi, ''Yaşadığı gün sayısı kadar okudu dense yeridir'' cümlesiyle İlhami Çiçek'teki okuma tutkusunun altını çizer. Okuyan, düşünen ve sanatıyla da yaşadığı çağı, çağının insanını sorgulayan bir şairdir o.
İlhami çiçek
Göğe bezgin bakanların bir türlü öğrenemediği bir oyundur satranç.
143 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.